Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nasır-ı Hüsrev

Nasır-ı HüsrevSaadetname yazarı
Yazar
7.2/10
7 Kişi
46
Okunma
13
Beğeni
1.992
Görüntülenme

En Eski Nasır-ı Hüsrev Sözleri ve Alıntıları

En Eski Nasır-ı Hüsrev sözleri ve alıntılarını, en eski Nasır-ı Hüsrev kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tanrı'nın rızası iyilikte olduğna göre, hangi iş iyilik etmekten daha iyidir?
Çok uzun yaşamayı arzu ediyorsan, insanların gönlünü kırma. Kimseyi incitmeyen, kırmayan daima uzun ömürlü olur.
Reklam
İyilerden ol ve iyilik yapmak için çalış. İyi bir insanı da gönlünden çıkarma.
Akraban da olsa bilgisizle ilgini kes. Çünkü vereceği sıkıntı, sağlayacağı huzurdan fazla olur.
İnsan oğlusun, insan gibi hareket et. Şeytan olmak neye yarar, insan ol.
“Akraban da olsa, bilgisizle ilgini kes. Çünkü vereceği sıkıntı, sağlayacağı huzurdan fazla olur. Bilgisiz ve görgüsüz kimseden gece bile kaç ve arkanı dönüp bakma. Sana sağlayacağı faydalarla gönlünü avutma; çünkü onun yüz faydası, bir tek zararını karşılamaz.”
Reklam
Rahman ve Rahîm Tanrı Adiyle Tanrı tövbe nasibetsin ve tövbesini kabul eylesin, Merv'in Kubadyan'ına mensup Ebû-Muin Nâsır Hüsrev şöyle der: Ben, kâtipliği iş edinmiştim.
Oradan Hama şehrine vardım. Hoş, mamur bir şehirdi. Âsi ırmağının kıyısına kurulmuştu. Bu ırmak, Rum ülkesine gittiğinden, yani İslâm memleketlerinden kâfir şehirlerine aktığından Âsi adını almıştır.
Oradan da Erzen şehrine vardık. Mamur, güzel bir şehirdi. Akar suları, bahçeleri, ağaçları, güzel çarşıları vardı. Orada Farsların azer ayında iki yüz batman üzümü bir dinara satıyorlardı. Bu üzüme Ermanuş üzümü diyorlardı.
Ben, dünyanın dört bucağında, Arap, Acem, Hind ve Türk memleketlerinde birçok şehirler ve kaleler gördüm, fakat yeryüzünde hiçbir ülkede Amid şehrinin kalesine benzer bir kale ne gördüm, ne de başka bir yerde bunun gibi bir kale gördüm diyeni duydum.
Reklam
Oradan hareket edip Karavul denen bir şehre ulaştık. Cömert bir yiğit, bizi konukladı. Evine girince yanıma bir bedevî Arap geldi, aşağı yukarı altmış yaşında vardı. Bana Kur'an bellet dedi. Ona "Kul aûzu bi Rabb-in nâs"ı belletmeye çalıştım. Benimle beraber okurken ben "Minet cinneti vennas" deyince "Eraeyten nâs" da diyeyim mi dedi. Bu sure, bu kadardır dedim, sonra Nakkalatel hatab suresi hangisi dedi. Tebbet suresinde Nakkaletel hatab değil, "Hammaletel hatab" dendiğini bilmiyordu. O gece ne kadar çalıştıysam faydası olmadı, altmış yaşında bir Arap, "Kul aûzu" suresini belleyemedi gitti.
Birisi, ulu Tanrı, sana bunca mal ve nimet vermiş, ne diye sen yemiyorsun da halka veriyorsun diye sormuş, o da yediğimden fazlası benim değil ki diye cevap vermiştir.
75 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.