Türkler atlarının suratına güvenerek yoğun bir bulut gibi ansızın Bizanslıların üzerine çöküyor ve Bizanslılar daha mızraklarını kullanamadan rüzgar gibi ortadan kayboluyordu.
"Sırplar, devlet huzur içinde ve güçlenmiş bulunduğu sürece, kendi halinde mert insanlar rolünü oynamış ve hep devlete bağlılıklarını teyid ve temin etmişlerdi. Fakat yüreklerinde başka şey yatmaktaydı. Çünkü bir az evvel tasvir ettiğimiz kara ve deniz felâketleri imparatorun başına yağdığında bunlar, küstahça ve hiç utanmadan fırsattan faydalanarak silahlarını Bizanslılara karşı kaldırmış ve kendilerine komşu Bizans arazisini tahrip etmişlerdi (1149)."
Sayfa 61 - Türk Tarih Kurumu YayınlarıKitabı okudu
Bizans ve Türk tarihi açısından çok önemli bir Ortaçağ kroniğidir. Oldukça karanlık olarak ifade edilen Anadolu'nun Türkleşmesi meselesine ışık tutabilecek kadar mühim bir eserdir. Giriş kısmında da bahsedildiği üzere kronik, orijinal dilinden ziyade Grabler'in Almanca tercümesinden yapılmıştır. Ioannes Komnenos'un imparatorluğu ile başlatılmış, İmparator Manuel'in ölümüyle sonlandırılmıştır. Eser, anlatım düzeni olarak "birinci kitap"tan başlayarak "yedinci kitap"a kadar bölümlere ayrılmıştır. Türk, Bizans ve Haçlı Seferleri çalışmaları için kıymetli bir kaynaktır.
HistoriaNiketas Khoniates · Türk Tarih Kurumu · 202013 okunma