Kürtçe, dedi anneannem, kalbin dilidir.
Türkçe, müziktir.
Bir şarap deresi gibi akar, yumuşak, tatlı, parlak.
Bizim dilimiz, diye bağırdı, acının dilidir.
Ölümü tattık hep; dilimizde nefretin, acının yükü var.
..Kendime hep "kalkınma" nın ne olduğunu sordum. Ne tür bir kalkınma olmalı? Kim "kalkındıracak"? Niye biz "kalkındıranız"? Kim demiş masada yemek yemenin daha iyi olduğunu? Ya kalkınma uğruna yaşam çeşitliliğini yok edersek?...
Özellikle altını çiziyorum, ağaç dikmek doğa korumacılık değildir. Türkiye'de insanlar ve şirketler hatıra ormanları oluşturarak doğa koruma faaliyetleri yaptıklarını sanıyorlar. Hiç kimse "Ağaçlandırma veya hatıra ormanları neden yolun kenarındadır ve neden ağaçlardan büyük tabelaları vardır?" diye düşünmüyor. Bunlar çok somut şeyler. Ben birçok sunum yapıyorum ve bunu anlattığım zaman insanlara soruyorum, "Ağaç diktiğiniz mi?" Hepsi mutlaka dikmiş oluyor. "Diktiğiniz ağaca ne olduğunu sordunuz mu hiç?" diye sorduğumda ise hiç olumlu cevap almadım daha. "Diktiğiniz ağaçlara neler olmuş, bir sorun bakalım," diyorum. Büyümüş mü? Tutmuş mu? En azından tutup tutmadığını sorun. Bu bir göstergedir. Tuttuysa doğaya ne gibi bir katkısı oldu? Oraya yeni bir kuş türü mü gelmiş, yeni bir böcek türü mü gelmiş, yeni bir meyve türü mü gelmiş, bunları öğrenmeniz lazım. Eğer bunlar varsa gerçekten o işin içinde doğa koruma vardır. Bunlar yoksa sadece bir tabeladan ibarettir.
Bir gün kendi kendime düşündüm. Hep zengin çocukları mı hakim, savcı, doktor, avukat olacak ? Hep bu zengin çocukları mı yönetecek bizi? Mevsimlik işçilerimizin içinde öyle çocuklarımız var ki o zengin hakimin, avukatın, savcının çocuğunu ona katlar zeka olarak. Ama hani biri diğerinin göğsüne vurmuş, yumruğu yiyen demiş ki "Oy belim!" " Lan, göbeğine vurdum, belinin ne şeyi var?" demiş vuran, " Ah arkamda, belimde adamım olaydı, bu şekilde vuramazdın bana!" demiş öbürü. Bunu düşünerek kurduk bu derneği 2004'te.
Aslında müdahale etmeye çalıştık ama yetmedik, yetemedik, yapamadık. Belki farklı hareket edebilirdik, hep vicdan azabımız olacak bundan dolayı, biz eksik kaldık.