Aziz Nesin yangından sonra çıkıp konuşmasa, devlet yetkililerinin yalan söylediğini haykırmasaydı, ya da ölseydi Sivas yangınında? Medya ve devlet zaten suçlu ilan etmişti. Olayın nedeni Aziz Nesin'di, tahrikçiydi.
Konuştuğu ve yazdığı içindir ki bugün Aziz Nesin, ne vatan hainidir ne de tahrikçi! Konuşmak, yazmak ve hesaplaşmak Aziz Nesin'in boynunun borcudur.
Bu borcunu çok iyi biliyor Aziz Nesin, hep söylüyor, halkıma çok şey borçluyum, yazdıklarımla bu borcumu ödüyorum, diyor.
"Bu Doğulu insanlar hoş görmezlerdi bir erkeğin ağlamasını. Hayır, doğru değildi bu. En sevdalı ağıtları buranın insanları yakmıyor muydu? Hem tarihlerinden beri ağlamıyorlar mıydı yazgılarına.."
Sivas sözcüğü neyi anımsatıyor bize?...
Yiğidoların, türkü çağıranların, türkü yakanların memleketi Sivas mı?
Çanların bizim için çaldığı, bilim için, sanat
için, aydınlık için, insan için çaldığı Sivas mı?
1993'ün 2 Temmuzunun Sivas'ı mı?
35 canın Madımak Otelinde yakıldığı Sivas mı?
Onu da mı unuttuk?
İşte o Sivas mı?
Unuttuk mu?
Sivas'ı da mı unuttuk?
Sivas'ı unutmak nedir?
Üryan geldim gene üryan giderim
Ölmemeye elde fermanım mı var
Azrail gelmiş de can talep eyler
Benim can vermeye dermanım mı var
Uryan geldim ise uryan giderim
Ölmemeye elde fermanım mı var
Azrail gelmiş de can talep eyler
Benim can vermeye dermanım mı var
Dirilirler dirilirler gelirler
Huzur mahşerde divan dururlar
Harâmî var diye korku verirler
Benim ipek yüklü kervanım mı var
Er isen erliğin meydana getir
Kadir Mevlâm noksanımı sen yetir
Bana derler gam yükünü sen götür
Benim yük götürür dermanım mı var
En güzel türküsüne gelir sıra, "Kalktı göç eyledi Avşar elleri" diye başlar Dadaloğlu. Uzun Yayla'ya gitmesi yasaklanmıştır Avşarların. Padişah fermanı çıkmıştır. Ama Avşarlar'ı ve Dadaloğlu'nu padişah fermanı engelleyebilir mi:
"Hakkımızda devlet etmiş fermanı
Ferman padişahın dağlar bizimdir. "
der Dadaloğlu. Yol dağlaradır ve dağları Osmanlı askerleri beklemektedir. Kavga yine kaçınılmazdır ve kavgaya doğru giderken Dadaloğlu son şiirlerinden biri olan bu ünlü şiirinin son dörtlüğünü söyler:
"Dadaloğlu'm birgün kavga kurulur
Öter tüfek davlumbazlar vurulur
Nice koç yiğitler yere serilir
Ölen ölür kalan sağlar bizimdir.”
Nice sultanları tahttan indirdi
Nicesinin gül benzini soldurdu
Nicelerin gelmez yola gönderdi
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm.
Karac'oğlan der ki kondum göçülmez
Acıdır ecel şerbeti içilmez
Üç derdim var birbirinden seçilmez
Bir ayrılık bir yoksulluk bir ölüm.