Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Onur Ataoğlu

Onur AtaoğluJapon Yapmış yazarı
Yazar
8.5/10
212 Kişi
539
Okunma
21
Beğeni
2.944
Görüntülenme

En Eski Onur Ataoğlu Sözleri ve Alıntıları

En Eski Onur Ataoğlu sözleri ve alıntılarını, en eski Onur Ataoğlu kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
“Milliyetçilikleri kahvede okey oynayıp galeyana geldiklerinde kurt başı işaretini gözünüze sokmakla sınırlı değildir. Üretirler, katkıda bulunurlar, “en iyi” olduklarını somut bir şekilde ispatlarlar. Ülke sevgileri slogancı değil, yapıcıdır; “Ya sev ya terk et” yerine, “Seviyorsan gereğini yerine getir” felsefesi hâkimdir. Yani, “Japon yapmış”tır.”
Evliya Çelebi bile seyehatnamesinde “Uzaylıyı uzayda arama, Japonya dururken” dememişse, bunun tek sebebi, Japonya’ya gitmemiş olmasıdır. Sadece Japonya’ya uzak olan bizler için değil, Koreli, Çinli, Filipinli ve diğer bilumum Uzakdoğulu hemşerilerimiz için bile Japonya farklı bir galakside yer almaktadır.
Sayfa 12 - E-kitapKitabı okudu
Reklam
Japonya, yüzölçümü Türkiye’nin yarısı kadar olan büyükçe bir ülkedir. Ne var ki Japonya’nın, özellikle kendi vatandaşları arasında, “küçücük bir ülke” imgesi yaygındır. Bir Japonla coğrafi bir tartışmaya girdiğinizde size ufacık bir adada yaşadığını söyleyecektir. Bir İngilizden ise hiçbir zaman böyle bir yorum duymazsınız; gel gör ki, Japonya İngiltere’den daha büyük bir ülkedir. Ne zaman bu coğrafi gerçeği bir Japona anlatsam bana inanmaz; onun kafasında Japonya küçücük bir ülkedir.
Sayfa 14 - E-kitapKitabı okudu
...Japonlar için zaman, aynı anda hem bir durağanlık hem de bir akış içerir. Akış evrenin doğal devinimi, “an” ise insanın bu devinim içinde kendini fark etmesi, mevcudiyetinin farkına varması ile ilişkilidir. “An” akıp gittiği için değerlidir; ama akıp gitmemesi de istenmez, yoksa evrenin dengesini bozar...
Beni çileden çıkaran çelişkilerden biri de Japonların sessiz iletişim kavramı olmuştu... Bir bakış, duruş, yüz ifadesi, hatta telepati ile çok yakın iki insanın anlaşabilmesi sessiz iletişimin temel prensibidir. Bunu yapamayanların da yeteri kadar yakınlaşamadığı varsayılır.Japonya’da bir süre kaldıktan sonra sessiz iletişim benim de aklıma yatmaya başladı. Gerçekten de metrolarda, lokantalarda sadece bakışlarla “konuşan” ve anlaşan yaşlı çiftlere rastladım. Aslında iletişimin en ilkel ve hatalara en açık şeklinin konuşmak olduğunu düşündüm. Fazla iletişim iletişimsizliğe yol açıyor, anlaşılmaya çalıştıkça yanlış anlaşılıyoruz. Belki de sustukça insanlar arasındaki iletişim gelişecek.
Evliya Çelebi bile seyehatnamesinde “Uzaylıyı uzayda arama, Japonya dururken” dememişse, bunun tek sebebi, Japonya’ya gitmemiş olmasıdır.
Reklam
Japon made it
Japonlar kesinlikle dünya üzerindeki en gururlu ve milliyetçi toplumlardan biridir. Eserleri ile, yaptıkları ile gurur duymayı isterler, bu yüzden iyi yaparlar. Japon yapımı herhangi bir seyin dünyada bir eşinin olmadığına inanırlar. Milliyetçilikleri kahvede okey oynayıp galeyana geldiklerinde kurt başı işaretini gözünüze sokmakla sınırlı değildir. Üretirler, katkıda bulunurlar, "en iyi" olduklarını somut bir şekilde ispatlarlar. Ülke sevgileri slogancı değil, yapıcıdır; "ya sev ya terk et" yerine, "seviyorsan gereğini yerine getir" felsefesi hâkimdir. Yani, "Japon yapmış"tır.
Sayfa 72
Sepuku
Japonların intihar alışkanlığı samuraylar döneminden geliyormuş. Samuraylar yaptıkları iş gereği lordlarına 'ölümüne' bağlılarmıș. Eger lordlarını, topraklarını koruyamaz ve savaş kaybederlerse teslim olmak yerine ölümü tercih ediyorlarmıș. Kaybın hiçbir mazereti yokmuş. "Efendim, karşı taraf daha kalabalıktı, hava yağmurluydu, hakem taraf tuttu, federasyon istifa" olmazmış Japonya'da; kaybedersen hayatını da kaybetmelisin.
Sayfa 74
Mizahşör yazar :)
(...)Samuray denince, bir yanlış anlamayı önlemek için ninja konusuna da değinmek lazım. Bizim genelde vurdulu kırdılı Asya filmlerinde gördüğümüz, kapkara giyinmiş, yüzü maskeli, kelebek gibi uçup arı gibi sokan, etrafı dumana bulayıp ortadan kaybolan, düz duvara tırmanıp rakibine yıldız şeklinde bıçaklar atan şerefsizler nincadır; onları samuraylar ile karıştırmamak gerekir.
Sayfa 98 - E-kitapKitabı okudu
Ninca = Anti-samuray :)
Samuraylar ne kadar onurlu, gururlu, ahlaklı savaşçılarsa, bu nincalar da o denli güvenilmez, alçak, şerefsiz kaypaklardır. Arkanızdan konuşurlar, dedikodunuzu yaparlar, çamur atarlar, borç alırlarsa geri vermezler, bir de sinsice arkadan yaklaşıp sizi öldürüverirler. İmaj yapmak için çoğunlukla siyah giyinirler, sadakat falan hak getiredir, parayı bastıran için adam boğazlarlar.
Sayfa 98 - E-kitapKitabı okudu
Reklam
Bushido = Japon Töresi
Ninca, özel bir savaş eğitimi almış gerilladır diyebiliriz. Bushido, samuraylara belaltı vurmayı yasakladığından, kirli işlerini hallettirmek için kullandıkları maşalardır nincalar. Bir ninca için en olmazsa olmaz özellik görünmeden hareket etmektir. Bu yüzden, ninjutsu (fark edilmeden ilerleyebilmek) denilen bir savaş sanatında ustalaşırlar. Görünmemek ve tanınmamak için filmlerde abartılan teknikleri geliştirmişlerdir; yoğun duman çıkaran bir tür bomba kullanarak ortadan kaybolmak veya rakibinin suratına bambudan mamul bir kum/metal tozu karışımı patlayıcı fırlatmak nincanın klasik numaralarındandır.
Sayfa 99 - E-kitapKitabı okudu
"20 duraklik mesafe katetsen, ama görevliye 2 durak geldiğini söylesen ne olacak? Senin trene nereden bindiğini nasıl anlayabilir?" Arkadaşım hayretle bana baktı: " Böyle bir şeyi niye yapayım ki?" "Yanı ,mesela 750 yen yerine 150 yen ödersin...Çaktın mı köfteyi?" "Ama böyle bir şey yaparsam tren şirketleri zarar etmeye başlarlar. Dolayısıyla zaman içinde fiyatlari artırmak zorunda kalırlar. Ve benim cocuklarim gelecekte bu hizmetten daha pahalıya faydalanırlar." Adam ciddi mi diye bir süre yüzünü inceledim. Gayet ciddiydi. Utancımdan deprem olsa yee yarilsa da içine girsem diye bekledim...
Sayfa 121Kitabı okudu
Coğrafya ve iklimin bir toplumun kültürüne, mutfağına, gelenek ve göreneklerine, günlük hayatına çok büyük etkisi olduğuna inanırım. Örneğin Japon halkı " Japon " olduğu için balık ve pirinç yemiyor; o coğrafyada yaşadığı için yiyor. Türkler Orta Asya'dan çıkınca batan güneşi değil, doğan güneşi takip etseler ve Japon adalarına ayak bassalardı, bugün sushi yiyen toplum bizler olurduk. Ya da Japon halkı patlayan volkanlardan sıkılıp teknelerle güneye inseler, Pasifik adalarında pinekleyen bir toplum olurlar ve günde on altı saat çalışmayı akıllarından bile geçirmezlerdi.
Sayfa 21 - Çınar Yayıncılık
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.