Özer Şenödeyici, 1981 yılında İzmit’te doğdu. Lise öğrenimini tamamlayıncaya kadar bu şehirde yaşadıktan sonra, 1999 yılında lisans öğrenimi için Ankara’ya geldi. Gazi Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nü 2003 yılında bitirdi. Aynı yıl, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Eski Türk Edebiyatı bilim dalında yüksek lisans eğitimine başladı. Yüksek lisans eğitimi devam ederken Gazi Üniversitesi Kırşehir Fen-Edebiyat Fakültesi’nde araştırma görevlisi olarak çalışmaya başladı (Aynı fakülte daha sonra Ahi Evran Üniversitesi’nin bir birimi oldu). 2006 yılında yüksek lisansını tamamladı ve doktora eğitimine başladı. 2007 yılında Sultan Hanım’la evlendi. 2011 yılında Eski Türk Edebiyatı sahasında doktorasını tamamladı. Aynı yıl içinde askerlik vazifesini ifa etti ve ardından Karadeniz Teknik Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne yardımcı doçent olarak atandı. 2013 yılında Doçent unvanını aldı. 2015 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’ne atandı. Halen bu görevini devam ettirmekte olan Şenödeyici, bir çocuk babasıdır.
Bir tencere yemeğe bir çay kaşığı zehir karıştırılınca insan o yemeği yedikten sonra zehirlenir. Bu kitapta da dini inançlarla biraz alay biraz da değiştirmeye eğim gördüğüm için bütün alıntılarımı sildim.
Tanrı diye bahsettikleri için dedikleri geçerli olabilir. Ama Allah ve onun katî kelamı için saçmalıklar ve aşağılık düşünceler geçerli değildir.
Bu mantık çerçevesiyle süslenmiş adıyla da sanki İslami bir çağrışım yaratılmış kitabı önermiyorum!
Kitaptaki şu cümleye tek hak verdim:
... kitaplar da kötü arkadaşlar gibi insanı yanlış yola sevk edebilir. İnsan, hem dostunun hem de kitabın sözlerini tartmalıdır.
İster alayvari ister bilgisiz isterseniz de hasetinden deyiverin eleştirime.
Bu tarz bir kitap kaygan zemindir. Zannımca bu düşüncelerim sahibi olan kişi; İslam'ı ya eksik anlamış ya anladığını sanmış ya da hiç İslam'la tanışmamış.
Araya serpiştirilmiş iyiliğimsi örnekler kitabın genelindeki zehri gizleyemez.
Oku-tturmayın.
Bu kitabın kalemi güçlü bir öğreti mahiyetindedir.Eski Türk Edebiyatı dersim için "Kinik Felsefe ve Kadeh Dilencilere Üzerine" bir yazı değerlendirmesi ödevi hazırlamıştım.Beni en çok etkileyen konusu buydu.Öykünün başında 'insan arıyorum' öğretisi ile her vakit üstüne parmak bastığım insan olma kavramıyla ilgili ben de güzel bir anlam kazandırdı.Tekrar okuyabileceğim bir kitap arasında.