Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Özgür Taburoğlu

Özgür TaburoğluDünyevi ve Kutsal yazarı
Yazar
7.6/10
20 Kişi
97
Okunma
21
Beğeni
3.121
Görüntülenme

En Eski Özgür Taburoğlu Sözleri ve Alıntıları

En Eski Özgür Taburoğlu sözleri ve alıntılarını, en eski Özgür Taburoğlu kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
(Özne) "kendisini yaratan boşluğu görünmez kılan bir üretim türü" olarak tanımlanabilir.
Sayfa 169
Zanâat ve Sanat Ayrımı
Plotinos'un yapıtında, yine Helen düşüncesinden bir sapma olarak, güzelliğin ve doğruluğun kaynağı kendisinde değil, başka düzeylerde aranır. Tabiatın fiziksel olanla eş sayıldığı, ruhun maddesinden ayrıldığı bu yaklaşımla birlikte güzellik, faydalı varlıkların zorunlu bir bileşeni olmaktan çıkar. Zanaat ve sanatın ayrıştığı bir sınırdır burası. Bu ayrım sayesinde, ele gelir, faydalı olanı şekillendiren bir yaratım alanı olarak zanaat, tanrısal akıla öykünen ve ruhu içeren maddeyle şekillenen sanattan ayırt edilebilir olur. Sanatsal yaratım (poiesis) doğal olanla karşıtlaşır. Sanatçı, fiziksel ve maddesel olana baktığında onu yüceltir, kendinden ayrı ve farklı olan nous'un katına yükseltir. Bu nedenle sanat ancak "doğal olan"ın aradan çekildiği yerde mümkün olur.
Sayfa 44 - MetisKitabı okudu
Reklam
Mistik Deneyim
Mistik kendisini, baş edemeyeceği, akıl erdiremeyeceği büyük boşluğun, doluluğun, karanlığın, göz alıcı aydınlığın içinde faydasızca harcar. Kendisi dinsel deneyimin öznesi olmaz, tam tersine nesnesi olur. Mistik deneyimin sahibi, önünde büyüyen, genişleyen, karartılarla dolu korkutucu boşluğa kendisini bırakır ve başına gelecekleri bekler. Romantik bir tipin yapacağı gibi yazgısının üzerine çıkmaya da çalışmaz.
Sayfa 52 - MetisKitabı okudu
Dünyevi kültürün ilk biçimleri, kutsallığın tecrübesini dışlamaz. Bir zamanlar yerde ve bu dünyanın sakinleriyle iç içe yaşayan ötedünyalıları yeniden yeryüzüne çekme çabasıdır bu. Eski Yunan'ın dünyası bu iç içeliğin kusursuz bir yansımasıdır. Doğa olarak tercüme edilen physis'ın onlar için sadece fiziksel bir karşılığı yoktur. Onların doğası kendisini çoğaltan ve fiziksel olmayanı, görünen, görünmeyen tüm varlık türlerini de kuşatan bir genişliktir.
Sayfa 56 - MetisKitabı okudu
Aristoteles ve Bilimsellik
Bilimsellik, nesnesini başka belirlenimlerden yalıtan ve korkmadan eline alan cesaretli bir tavrın devamıdır. Bu yüzden de dünyevileşen bakışın bir uzanımıdır - belki de sapması. Öteden gelen suretlerin, izlerin yerdeki nesnelere bulaşmasına izin vermeyen bir çalışma biçiminin sonucu olarak bilimsellik, aydınlanmayla birlikte, ilk nüvelerini bulduğu Aristoteles'in yaklaşımından çok farklı yerlere açılacaktır. Aristoteles eline aldığını ve gördüğünü açıklarken, çok farklı güçlerin etkisi altında biçim bulan ve henüz şeyleşmemiş varlıklardan söz etmektedir. Birçok başka şey Aristoteles'in araştırdığı şeye bulaşır. Ele aldığı şeyin yerini, dünyadaki yerini tam bulamamış belirsiz, ara varlıklar alır. Başka güçler bu nesneyi kendini safça ifade etmekten alıkoyar.
Sayfa 57 - MetisKitabı okudu
Weber bilimsel düşüncenin ve kapitalizmin neden sadece Batı'da ortaya çıktığını sorduğunda kendisine, cevabı da hazırdır. Ona göre özellikle Uzakdoğu ve İslam düşüncesinde tıp, biyoloji, kimya bir zamanlar çok gelişmiş olsa da, belirli bir "ussal" temelden, araçsal akıldan yoksun kalmıştır. Deneysel ve kanıtlamaya dayalı yaklaşım, Rönesans'ın Helen düşüncesine geri dönerek geliştirdiği bir yöntemdir. Rönesans Avrupası'ndan önce, doğa bilgisi herhangi bir mekanik ya da matematik temele oturtulmamıştır. Aynı zamanda kesin hesaba dayalı, ölçülebilir bir dünya kavrayışı kapitalizmin çıkarlarına da uygun düşer. Bilimsel, sanatsal, siyasal ve ekonomik tüm alanlar, "Batı'ya özgü olan ussallık" yörüngesine girdiğinde, kapitalizmin dünyayı karşısına alan ethos'u da belirginleşmiş olur.
Sayfa 106 - MetisKitabı okudu
Reklam
Put, bir ara biçim olan ikondan farklıdır; kutsallığı soğurur, kendi içine hapseder.
Sayfa 142 - MetisKitabı okudu
Özellikle Rönesans resminde, dönemin anatomi bilgisindeki belirgin artış kolaylıkla gözlenebilir; insan bedeninin en mahrem kıvrımları bile izlenebilir. Oysa daha önceleri anatomi bilimi, kutsallık ile bilimsel düşünceyi karşı karşıya getirmiş oluyordu; kadavrayı açan kişi yasak bir bilgiyi zorla ele geçirmiş, kutsallığın sınırlarını ihlal etmiş sayılıyordu. Özellikle dönemin resimlerinde, ayrıntılı bir anatomiyle çizilen, insanileştirilen kutsal kişilerin temsillerinde bu ihlal çok belirginleşir. Manevi şahsiyetler bu halleriyle, sonlu ve dünyevi bir zamana ve mekana aitmiş gibi görünürler. İnsan bedeninin derinliklerini teşhir ve teşrih eden bu tür resimler, kutsallığın sınırlarına değiyormuş gibidirler.
Sayfa 118 - MetisKitabı okudu
Heidegger, Batılı'nın doğayı yanlış tanımladığını düşünür. Romalılar, Yunanlıların physis'ini natura diye çevirip, doğayı kültürel olmayanın alanına yerleştirdiğinden bu yana bu yanlış anlama sürmektedir. Oysa Eski Yunanlı gibi düşünen biri için, sözgelimi otomobil de doğanın bir parçasıdır.
Sayfa 122 - MetisKitabı okudu
İkonkırıcılar
İkonkırıcılar için yazı ve resim çok ayrı iki ifade yoludur. Resim zındık, pagan kavrayışa uygun düşen bir ifadedir. Resimdeki şekiller her an canlanıp, temsil ettiği varlığın yerini alma tehlikesi taşırlar. Oysa yazı kendi soyutluğu ve simgesel dünyasına sıkışıp kalmıştır. Dünyadaki başka hiçbir şeye benzemez ve gerçek bir dindarlığa uygun düşen bir ifade yoludur.
Sayfa 136 - MetisKitabı okudu
288 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.