Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Özgür Taburoğlu

Özgür TaburoğluDünyevi ve Kutsal yazarı
Yazar
7.6/10
20 Kişi
95
Okunma
21
Beğeni
3.068
Görüntülenme

En Eski Özgür Taburoğlu Sözleri ve Alıntıları

En Eski Özgür Taburoğlu sözleri ve alıntılarını, en eski Özgür Taburoğlu kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Paganlar için görülebilirlik gerçek bir mevcudiyet kanıtıdır. Görülmeyen şeylerin varlığı şüphelidir.
Zamansız ve yersiz olandan, zamana, kronos'a ait görüngüler türer. Ölçüsüz bir büyüklük, ölçülebilir bir görüngü tasarlanabilir bir imge şeklini alır. Bu görüngüler basitçe asıl olanın kopyaları, gölgeleri değil, hakikatin değişik görünümleri mevcudiyete sığan uzanımlarıdır.
Reklam
“Tanpınar’ın kuramsal metinleri ve romanları, bu sözlük içerisinde kolaylıkla birbirine ulanır. Tür farkı önemli bir ayrım yaratmaz. Tümü aynı arzuyla yazılmış gibidir. Bir tarihsel şahsiyet ya da roman kişisi arasında nitelik farkı pek önemli değildir. Ama Saatleri Ayarlama Enstitüsü biraz hariçte bırakılabilir. Tanpınar’ın belki de en önemli romanının, sanki bu sözlüğü dışlar gibi ortaya çıkması çarpıcıdır. Tüm diğer metinlerde bu sözlüğün çok sayıda parçasına rastlamak mümkün olsa da, bu roman başka yazar tarafından yazılmış gibi, ayrı bir yerde durur. Bu nedenle, çalışma içerisinde bu metne nadiren gönderme yapılmıştır. Tanpınar’ın mitolojisi dışında bir üretim gibi durur. Bu romandan hemen önce yapısal bir dönüşüm ortaya çıkmış ve sonrasında olağan Tanpınar ruh duygu hâli geri dönmüş gibidir.”
Sayfa 12 - DoğuBatıKitabı okudu
“Şark, “kendisini ve bütün âlemi tek bir varlık halinde görebilmenin sırrını” çok erkenden keşfetmiş olma vehmiyle “avunur”. Bir yandan da bu derinliği temeşa etmenin “ıstırapları”, çilesinden kendisini kurtarır; ruhunu bu derinlikleri ve yükseklikleri araştırma çilesiyle “zehirlemez”. Bu muhtemel zehre karşı “panzehirleri” erkenden icat eder; teselli, telafi, şikâyet, sızlanma gibi müesseseler, bu panzehirin olası görünümleridir.”
Sayfa 19 - DoğuBatıKitabı okudu
Âlem: “Tanpınar’ın kendisinin, roman kişilerinin veya tarihsel şahsiyetlerinin içine girip çıktığı bu âlemler, her zaman iki farklı duygu, durum,olay, medeniyet arasında tecrübe edilir; ara yerlerde, köprülerde, berzahta, sırlı yer ve zamanlarda açılır ve kapanırlar. Bazı âlemlerin sakinleri, tüm cemiyet, bütünüyle Müslüman Şark olabilir; bazılarının tek kişilik sakinleri vardır. Kalabalık âlemlerin en büyüğü, mazi ile hâl arasında açığa çıkar; Garp ve Şark arasında da o nispette büyük bir başkası açılır. Bazen iki âşık arasında ve daha küçük, daha değişken bir tanesi açılabilir; hattâ ben kendim arasında âlemlerin en mahremi ortaya çıkabilir. Ama her durumda benim, bizim bir başkasıyla ilişkimiz vardır. Bu bağ kopunca, ortak yaşadığımız âlem küçülür, muayyen bir yer olur.”
Sayfa 25 - DoğuBatıKitabı okudu
Âlem: “Tanpınar’ın, âlem dediği, belli ruh, zihin ya da duygu hâllerine sahip varlıkların yaşam sürdükleri yer ve zamandır.”
Sayfa 24 - DoğuBatıKitabı okudu
Reklam
Aksülamel: “Aksülamel, Tanpınar’ın sözlüğünde, tepki anlamında da kullanılır ama genellikle eylem hâlinde ve kural koyucu bir varlığa tâbi bir başkasının karşı eylemini ya da düşüncesini ifade eder. Dolayısıyla aksülamel, nedenleri, ilkesi kendinde bir fiili işaretlemez çoğunlukla. Asıl eylemin sahibine dönük bir kınama , yakınma gibi dile gelir.”
Sayfa 33 - DoğuBatıKitabı okudu
Muayyen bir zevkin üretimi olsa da, aynı zamanda “Dede’nin sanatı, en şaşırtıcı tesadüflerin sanatıdır”. Gelenek içerisindeki tekrarların, klasik zevke mutlak hâkimiyetin sonucu farklar ve tesadüflerdir bunlar. (…) Dede, “değişerek devam eden” bir bütünlüğün içerisinde çalışır. Sanatı, dinleyicisine ne eskinin tekrarı ne de yeninin farkı gibi ulaşır. Yeniliği gibi eskiliğini de belli etmez. Çünkü eserleri, belli bir zevk etrafında şekillenmiş bir hayat ve zaman içerisinde biçim bulur. “
Sayfa 36 - DoğuBatıKitabı okudu
Boşluk: “Boşluk, iki farklı şekilde görünür ona (Tanpınar’a) göre: bir çeşit müphemlik, sırlı bir genişlik, sonsuzluktan bir parça ya da yekpâre bir doluluk gibi. Ama onun için katlanılmaz olan, doldurulmuş olandaki keyfîlik, şekilsizlik, “çözük” görünümdür. Eski binaları yıkıp, yerine biçimsiz apatmanların yapılması böyle katlanılmaz bir görüntüye neden olur. Bu binaların yerinde boşluklar olsa daha ilham verici bir manzara olabilirdi.”
Sayfa 47 - DoğuBatıKitabı okudu
Fert: “Klasik ile romantik, iki karşıt tavır gibi görünse de, özünde tüm sanatsal girişimler, şiir, yazı, resim veya poetik eylemler, romantik bir hamle ile başlar.”
Sayfa 82 - DoğuBatıKitabı okudu
Reklam
(Özne) "kendisini yaratan boşluğu görünmez kılan bir üretim türü" olarak tanımlanabilir.
Sayfa 169
Zanâat ve Sanat Ayrımı
Plotinos'un yapıtında, yine Helen düşüncesinden bir sapma olarak, güzelliğin ve doğruluğun kaynağı kendisinde değil, başka düzeylerde aranır. Tabiatın fiziksel olanla eş sayıldığı, ruhun maddesinden ayrıldığı bu yaklaşımla birlikte güzellik, faydalı varlıkların zorunlu bir bileşeni olmaktan çıkar. Zanaat ve sanatın ayrıştığı bir sınırdır burası. Bu ayrım sayesinde, ele gelir, faydalı olanı şekillendiren bir yaratım alanı olarak zanaat, tanrısal akıla öykünen ve ruhu içeren maddeyle şekillenen sanattan ayırt edilebilir olur. Sanatsal yaratım (poiesis) doğal olanla karşıtlaşır. Sanatçı, fiziksel ve maddesel olana baktığında onu yüceltir, kendinden ayrı ve farklı olan nous'un katına yükseltir. Bu nedenle sanat ancak "doğal olan"ın aradan çekildiği yerde mümkün olur.
Sayfa 44 - MetisKitabı okudu
Mistik Deneyim
Mistik kendisini, baş edemeyeceği, akıl erdiremeyeceği büyük boşluğun, doluluğun, karanlığın, göz alıcı aydınlığın içinde faydasızca harcar. Kendisi dinsel deneyimin öznesi olmaz, tam tersine nesnesi olur. Mistik deneyimin sahibi, önünde büyüyen, genişleyen, karartılarla dolu korkutucu boşluğa kendisini bırakır ve başına gelecekleri bekler. Romantik bir tipin yapacağı gibi yazgısının üzerine çıkmaya da çalışmaz.
Sayfa 52 - MetisKitabı okudu
Dünyevi kültürün ilk biçimleri, kutsallığın tecrübesini dışlamaz. Bir zamanlar yerde ve bu dünyanın sakinleriyle iç içe yaşayan ötedünyalıları yeniden yeryüzüne çekme çabasıdır bu. Eski Yunan'ın dünyası bu iç içeliğin kusursuz bir yansımasıdır. Doğa olarak tercüme edilen physis'ın onlar için sadece fiziksel bir karşılığı yoktur. Onların doğası kendisini çoğaltan ve fiziksel olmayanı, görünen, görünmeyen tüm varlık türlerini de kuşatan bir genişliktir.
Sayfa 56 - MetisKitabı okudu
Aristoteles ve Bilimsellik
Bilimsellik, nesnesini başka belirlenimlerden yalıtan ve korkmadan eline alan cesaretli bir tavrın devamıdır. Bu yüzden de dünyevileşen bakışın bir uzanımıdır - belki de sapması. Öteden gelen suretlerin, izlerin yerdeki nesnelere bulaşmasına izin vermeyen bir çalışma biçiminin sonucu olarak bilimsellik, aydınlanmayla birlikte, ilk nüvelerini bulduğu Aristoteles'in yaklaşımından çok farklı yerlere açılacaktır. Aristoteles eline aldığını ve gördüğünü açıklarken, çok farklı güçlerin etkisi altında biçim bulan ve henüz şeyleşmemiş varlıklardan söz etmektedir. Birçok başka şey Aristoteles'in araştırdığı şeye bulaşır. Ele aldığı şeyin yerini, dünyadaki yerini tam bulamamış belirsiz, ara varlıklar alır. Başka güçler bu nesneyi kendini safça ifade etmekten alıkoyar.
Sayfa 57 - MetisKitabı okudu
288 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.