Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Özlem Hemiş

Özlem HemişGözün Menzili yazarı
Yazar
8.2/10
5 Kişi
10
Okunma
3
Beğeni
1.374
Görüntülenme

Özlem Hemiş Gönderileri

Özlem Hemiş kitaplarını, Özlem Hemiş sözleri ve alıntılarını, Özlem Hemiş yazarlarını, Özlem Hemiş yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir caminin bahçe demirlerine asılmış bir pankartta “İlk emri oku olan kitabın, ilk sorusu okudun mu olacaktır” yazmaktaydı.
Sayfa 285
380 syf.
1/10 puan verdi
·
14 günde okudu
Bu bir doktora tezine itirazdır. Minyatür sanatını anlamaya yönelik bir tez yazıldığını ve akademik çevrelerde baya tartışılan ilgi çeken bir araştırma olduğunu duyunca ilgimi çekti kitap(tez). Ama tam bir hayal kırıklığı. Müslümanları anlama çabası olması gerekirken tam tersine oryantalistlerin fikirleriyle İslam içindeki meseleleri çarpık
Gözün Menzili
Gözün MenziliÖzlem Hemiş · Vakıfbank Kültür Yayınları · 202010 okunma
Reklam
Sürekli oryantalistler, sürekli çelişki
*** Frithjof Schuon ise, tevhid’teki olumsuzlamanın İlke bağlamında hayâli olan evrensel oluşuma karşılık geldiğini, diğer kısmının gerçeklik olan ve oluşumla ilgili yegâne gerçek İlke’yi karşıladığını; bu kavrayışın Taocu ying-yang sembolünün vurgusuyla örtüştüğünü ileri sürer. Tevhid’te “Aşılabilen yol gerçek Yol değildir” ya da “İsimlendirilebilen isim geçek İsim değildir” gibi Taoist formüllerdeki paradoksa yakın bir tanımlama; bir düşüncenin geçici olarak hatırlatılması ve sonra düşüncenin her türlü kategori dışına çıkarılması söz konusudur.
Hilye-i Şerîf
Cündioğlu da Mimar Sinan’ın “Menâr-ı çâr guyâ çâr-yâr-ı Fahr-i âlemdir” mısrasıyla Selimiye Camii’nin dört minaresinin "çâr-yâr-ı güzîn"i yani dört halifeyi simgelediğini söylemektedir. Hilyelerin göbeğinin dört tarafında dört halifenin adı yazılıdır. Dünyanın dört yönü, evrenin dört temel direği gibi, İslami kavrayışın dört halifesi ve dört temel direği vardır; evtâd adıyla simgelenen, hayat (Abdülhayy), ilim (Abdülilim), irade (Abdülmürid) ve kudrettir (Abdülkadir). Ortada kutup bulunur. Hz. Muhammed, “server-i kâinat”, “iki dünyanın feleklerinin kutbu”dur; Hakk’ın aynası, mukaddes niteliklerin ve ilahı mazharların tecelligahıdır. Bir anlamda kutup ve evtad, âlemin varlık nedenleridir. Hz. Muhammed ve dört halifesi adeta kutup ve evtâda bir ilk örnek oluştururlar hilye düzleminde.
Yakup Kadri'den inciler.
Karaosmanoğlu’nun Atatürk betimi, onu doğrudan bir tanrı olarak sunmaktadır, hatta hangi tanrılar kuşağına yakıştırdığını da öğreniriz: “Ve onun sonsuz bir gençlikle taravetli sarışın profiline bakıyordu. Bu profil’in en belli, en göze çarpan hususiyetleri, alında, göz yuvasında ve çenede toplanmıştı. Bu alın, çok geniş olmamakla beraber, eski Yunan heykeltıraşlarına bir genç tanrı kafası örneği olacak derece düzgün, ahenkli ve yontulmuş idi.” Karaosmanoğlu’nun burada betimlediği Yunan tanrısı her zaman sakallarıyla tasvir edilen Zeus ya da Poseidon değil, ışığın tanrısı Apollon’dur muhtemelen; İskender’in kendini özdeşleştirdiği Apollon.
Ernst Kantorowicz devlet hukukunu Ortaçağda hâkim olan egemenlik karakterine odaklanarak kralın iki bedenle temsiline, doğal bedenle politik bedeni bir bütün olarak gören anlayıştan yola çıkarak inceler. Doğal beden ölümlü ve sonluyken, egemenlik ve halkı temsil eden politik beden doğal bedenin aksine her türlü sakatlık, hastalık ve ölümlülere özgü olası kusurlardan azade ve ölümsüz olduğuna dikkat çeker. Atatürk’ün sözlerindeki gibi: “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktır, ancak Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.”
Reklam
Carl Schmitt modern devlet kuramının dünyevileştirilmiş ilahiyat kuramları olduğunu söyler; örneğin “her şeye kadir Tanrı, her şeye kadir kanun koyucuya dönüşmüştür.”
Bir önceki alıntının detayı.
*** Eliade’nin güneş kahramanları olarak nitelediği tanrısal kahraman mitleri “dünyayı ‘kurtarır’, yeniler, evrenin düzenlenmesini sağlayan yeni bir dönem başlatır; başka bir deyişle Yüce Varlığın demiurgos mirasını hâlâ korur.” Bu bağlamda yukarıdaki alıntının gönderme alanı belirgindir. Eski Ahit söylemini anımsatan bir dille yeni bir “yeniden” yaratılış hikâyesinde ışığa hükmetmekte olan bu “Tanrı”nın kutsal ağacı nasıl var ettiği anlatılmaktadır. Önce ışığı, ardından ağacın tohumunu fidana çevirecek olan suyu var etmiştir. Levh ile yeni cumhuriyetin yasalarından söz edilmekte olsa gerektir. Bu yeni levh-i mahfuz ülkenin aydınlık ve parlak geleceğini kuracak olan laik bültenin yazılacağı yerdir.
Yakup Kadri dinini saklamadan söyleyebilecek kadar cesur en azından.
*** "Bu bir (dünyanın ikinci yaradılışı) idi. Bundan dört yıl evvel yüzünü gördüğü ve sesini işittiği Tanrı, aydınlığa, ol! demişti; aydınlık oluyordu. Suya ol! demişti, su oluyordu ve ‘Suların arasından levh olsun’ demişti. Levh meydana gelmişti ve ‘tohum verir nebatı ve yeryüzünde tohumu kendisinden olarak cinsine göre yemiş veren ağaçlar husule gelsin’ demişti ve tohumun cinsinden türlü ağaçlar bitmişti.” Yakup Kadri Karaosmanoğlu genç cumhuriyetin 11. yılında yazdığı Ankara romanından alıntılanan yukarıdaki sözlerinde Atatürk Tanrı ile özdeşleştirilmektedir.
Sanki (Resim yorumlarda)
Hilalin içinde sülüs hatla Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri yazısı okunmaktadır. Atatürk’ün portresinin üzerinde sağda ve solda simetrik olarak iki Türk bayrağı taşıyan, İran minyatürlerinde rastladığımız meleklerden nakşedilmiştir. Meleklerin tuttuğu bayrakların hemen üstünde güneş ışınları olan bir ay yıldız motifi bulunmaktadır. Işın saçan ay-yıldız madalya ve nişanlarda, Osmanlı İmparatorluğu’nda filizlenen portre geleneğinde rastlanan bir motiftir. Sanki sadece hanedan değişmektedir.
Reklam
Düğün, şenlik.. hepsi olur.
*** Dinamik işlev toplumsal enerjinin dengelenmesine yöneliktir. Durağan ve düz çizgisel olarak ilerleyerek insanı mutlak nihayetine götüren günlük hayatın dışına çıkma olanağı sağlayan şenlikler bir topluca yenilenme tekniği, bozulan dengelerin düzeltilmesi, “bir çeşit yitik cennetin bulunmasıdır.”
T.O.M.A
Kuşkusuz Osmanlı şenliklerinde bir tür savurganlık gerçekleşmekte, bir enerji boşalmaktadır ama kontrol mekanizması bütün bütün elden bırakılmamaktadır. Örneğin günümüzde daha şiddetli örneklerine Türk halkının hâlâ maruz kaldığı bir yöntem olarak taşkınlık yapan halkı hizaya sokmak için tulumcular (sakalar) tarafından su, katran ya da yağ ile ıslatılmasından söz edilebilir.
Tek tanrı?
*** Kuşkusuz Hıristiyanlığın tek tanrılı bir din olarak çok tanrılı imparatorluk kodlarının egemen olduğu bir iklimde yerleşikleşmesi zaman almıştır ve bu salt kozmik ağaç ya da azizler yardımıyla gerçekleşmemiştir. Güneş tapımının ustaca çevrimi, Konstantin’in dâhiyane buluşu olmuştur. Öncelikle Aurelianus III. yüzyılda bir Suriye tanrısı olan Sol Invictus (yenilmez güneş) tapımını Roma’ya sokarak tutunmasını sağlar; Roma’nın pagan geleneğini, evrenselleşmeye yatkın görünen tek tanrılı dinin yapısındaki güneş teolojisiyle bütünleştirmeyi Roma’yı bir arada tutmak için kullanmaya karar verir. Suriye unsurlarının önemli ölçüde temizlese de doğulu güneş tanrılarının doğum günü olan 25 Aralık’ı kutlama günü olarak seçer.
Tasavvuf dilinde tarikat, tinsel yürüyüşü ifade eder; yol, iz, yöntem anlamı taşır. Tarik, ta, ra ve kaf’tan oluşan dört köktür. İlki akşamın gelişi anlamındaki turûktur. Bu köke bağlı olarak yıldıza da gece doğduğu için tarık denmektedir. Tarik, ulaştırır; bu yolla bir şeyin, başka bir şey üzerine konmasıdır. Çeşitli isimler altında, ilahi arayış bir menzil, bir güzergâh, bir girişim, bir yol, bir yaklaşım olarak görünür. Mürit, “Allah’a doğru yol açan bir sâlik, Allah yolunda yürüyen bir sâ’ir veya Allah’a ulaşma çizgisini zaten aşmış bir vâsıl” olarak nitelenir.
157 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.