0.0/10
0 Kişi
14
Okunma
4
Beğeni
638
Görüntülenme

En Eski Pierre Renouvin Gönderileri

En Eski Pierre Renouvin kitaplarını, en eski Pierre Renouvin sözleri ve alıntılarını, en eski Pierre Renouvin yazarlarını, en eski Pierre Renouvin yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ağustos 1914'te, iki Orta Avrupa devleti, 147 piyade ve 22 süvari tümenini -silah altında bulunan ya da ihti­yat olarak- savaş hattına sürebiliyordu. Büyük nüfusuna karşın İtilaf Devletleri, harekatın ilk haftalarında 167 pi­yade (silah altında ve ihtiyat olarak) ve 36 süvari tümeni­nin üzerinde kuvvet çıkaramıyordu: sürekli beslediği ordusu çok küçük olan Büyük Britanya, savaş hattına an­cak 5 piyade tümeni gönderebiliyordu; Rusya, demiryolu ağının yetersizliğinden ötürü, Sibirya'da, Türkistan'da ya da Kafkasya'da mevzilenmiş tümenlerini hızla cepheye getiremiyor ve subay-assubay kadrolannın yetersizliği yüzünden, askerlik çağındaki erkeklerin ancak yaklaşık üçte birini askere çağırabiliyordu. Gerçekte, askerlerinin ve subay-assubay kadrolarının niteliği birbirine benzeyen Alman ve Fransız orduları, harekatların temel yükünü çekiyorlardı: Almanlar'ın 87 piyade, 11 süvari, Fransız­lar'ın 72 piyade, 10 süvari tümeni vardı. Ayrıca, ağır sah­ra topçusu, makineli tüfek, motorlu taşıt araçlan bakı­mından Alman ordusunun açık bir üstünlüğü vardı.
I.Dünya Savaşı Romanya'nın çıkarı:
Romanya'nın (7.500.000 nüf.) gözü, Rusya (Besarab­ ya) ile Avusturya -Macaristan (Erdel, Temeşvar ya da Ta­mışvar, Bukovina) topraklarında yaşayan, Romence ko­nuşan halklardaydı. Savaşın patlak vermesinden beri , İttifak Devletleri Romanya'ya bir söz vermekteydiler: 1883'­ ten bu yana Romanya'yı Avusturya-Macaristan'a bağlayan antlaşmayı imzalamadığı takdirde Besarabyn Roman­ya'ya bırakılacaktı. İtilaf Devletleri'yse, kendi saflarında yeralması durumunda Erdel'i elde edebileceği umudunu aşılıyorlardl. 3 Ağustos 1914'te Romanya hükümetinin yansızlığını açıklaması, savaşan her iki öbekle de 1916 yazına kadar sürdüreceği pazarlıklara açık kapı bırakıyordu.
Reklam
I.Dünya Savaşı Bulgaristan'nın çıkarı:
İkinci Balkan Savaşı'nda (1913) yenilen Bulgaristan (4.700.000 nüf.), öç alma umudunu yitirmemişti: Bulga­ristan'ın gözü, Romanya'ya bırakmak zorunda kaldığı Dobruca'ya ve özellikle de Yunan ve Sırp Makedonya'sına çevriliydi. Sırbistan kritik duruma düşer düşmez Bulgar politikasının bundan yararlanmaya çalışması hiç de şa­şırtıcı değildi. İttifak Devletleri Bulgaristan'a avantajlar sunmaya hazırken, Rusya Slav dayanışmasının tarihsel amlanna başvurmaktan öte bir şey yapamıyordu. Bulga­ristan'ın yansızlığı, 1915 sonbaharında sona erecek bir bekleyiş tavrından başka bir şey değildi.
I.Dünya Savaşı Yunanistan'ın çıkarı:
Yunanistan (4.800.000 nüf.), Makedonya'da elde etti­ği toprakları, Bulgar isteklerini sonuçsuz bırakarak koru­mak istiyordu; ama aynı zamanda, Doğu Trakya'ya kom­şu bölgelerde, Anadolu'da ve Ege Denizi adalarında Türk egemenliği altında yaşayan Rumca konuşan halklara göz dikmişti: bu halkları "kurtarmak", yeni Yunan devletinin kuruluşundan başlayarak milliyetçi iddianın esinlediği "megalo idea" idi. Bu duygular ve çıkarlar Yunan siyase­tini İtilaf Devletleri'ne yakinlaştırmak zorundaydı: yansızlığü geçici bir çıkar yol olarak gören meclis başkanı Venizelos'un izlediği siyaset işte buydu. Ama, Il. Wilhelm'in kayınbiraderi olan kral Konstantin ise Avrupa'daki sava­şın Almanlar'ın zaferiyle sona ereceğine, yansız kalmanın Yunanistan'ın temel çıkarlarına uygun düşeceğine inanı­yordu.
I.Dünya Savaşı İtalya'nın çıkarı:
İtalya'nın tavrı çok başka bir önem taşıyordu: çünkü bu büyük devletin (36 milyon nüf.) bir askeri gücü, Akde­niz'de çok önemli bir stratejik konumu vardı. Bütün siya­sal çevreler Avrupa'daki savaşın İtalyanlar'ın milliyetçi özlemleri için elverişli bir fı rsat yarattığına inanıyorlardı: zira sözkonusu savaş, Avusturya-Macaristann İmparator­luğu'nu, İtalyan halkın yaşadığı toprakları terketmek zo­runda bırakabilirdi . Ama bazı çevreler Trentino'nun ko­parılmasını ve belki de Trieste kentinin özerk bir statüye kavuşmasım yeterli görüyorlardı ve bunların da savaş riskine girmeden, bir görüşmeyle elde edilebileceğine ina­nıyorlardl.
I.Dünya Savaşı ilk yıllarında İtalya:
Bazılarıysa, İtilaf Devletleri'nin saflarında müdaha­leye geçilmesini savunuyordu: çünkü, onlara göre, "düş­manın elinde" kalmış bütün ülke topraklannı geri alma­ nın ve Adriyatik Denizi'ne egemen olmanm tek yolu buy­du.Kamuoyundaysa farklı görüşler vardı müdahaleden yana olanlar, sağcı liberaller, farmasonlar, Hırıstiyan de­mokratlar (çok küçük bir öbektiler), reformcu ya da mu­halif (Mussolini) sosyalistler, cumhuriyetçilerdi; yansızlık taraflarıysa, solcu liberaller, Katoliklerin çoğu, sosya­listlerin ve sendikacılann çoğundan oluşuyordu. Parla­mento, on iki yıldır siyasal yaşama egemen olan Giolit­ti'nin etkisindeydi ve bütün gücüyle yansızlık hareketini destekliyordu. Salandra'nın başkanlığındaki hükümet, yalnızca İtalya'nın "kutsal egoizminden" esinlenmek istediklerini açıkladı. Dolayısıyla hükümet, 1915 başında her iki tarafla da görüştü. Dört aylık çetin görüşmelerden sonra karara vardılar. Avusturya-Macaristan hükümeti­ne Adriyatik Denizi programını kabul ettiremediğinden, İti­laf Devletleri'yle 26 Nisan 1915'te gizli bir antlaşma im­zalandı; antlaşmaya göre İtilaf Devletleri, Avusturya­ Macaristan İmparatorluğu'nun İtalyanca konuşulan top­raklannın yanısıra, Dalmaçya kıyılarının büyük bölümü­nü de İtalya'ya bırakmaya söz veriyorlardı. Parlamento çoğunluğu verilen bu sözleri reddetmeye hazır gibi görü­nürken kamuoyunda ortaya çıkan bir hareket bu direnişi kırdı. Büyük kentlerindeki halk gösterilerinde "Yaşasın savaş" diye bağrılan tek ülke İtalya oldu. 20 Mayıs 1915'te, Parlamento askeri ödenekleri onaylamak zorun­da kaldı.
Reklam
22 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.