Her bir geceyi şarkı gibi düşünürdüm. Ya da her bir dakikayı şarkı gibi. Ama şimdi tek bir şarkıda yaşamadığımızı anladım. Şarkıdan şarkıya, sözden söze, akordan akora geçiyorduk. Burada bir son yoktu. Sonsuz bir şarkı listesiydi.
Ben ölmüş, ölmek üzere ya da çaresiz kitaplarla takılmayı tercih ediyordum: onlara kullanılmış kitaplar diyoruz; acımasız olmak istemediğimiz sürece bir insan için asla söylemeyeceğimiz bir
kelime.
"Ne var biliyor musun, Boomer?”
“Ne, Dash?”
“Sayende insanlığa olan inancımı kaybetmiyorum. Son zamanlarda düşünüyorum da insanın yapabileceği en iyi şey etrafını insanlığa olan inancını kaybetmemesini sağlayan insanlarla çevirmek.”