En Eski Reyes Monforte kitaplarını, en eski Reyes Monforte sözleri ve alıntılarını, en eski Reyes Monforte yazarlarını, en eski Reyes Monforte yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1992 yılının Nisan ayında başlayan Bosna Hersek katliamı ancak bu kadar korkunç anlatılabilirdi.Her türlü kötülük,işkence,sapıklık,bencillik bitmek bilmez ayrıntılar verilerek uzun uzun anlatılmış.İçiniz kalkıyor okurken hele ki duygusal biriyseniz hiç okumayın.Ben dinlene dinlene okudum.Kitap kapağı içerikle bu kadar alakasız bir kitabı ilk defa görüyorum zaten.Kapak vahşeti,kederi,kötülüğü anlatan soyut bir resim olabilir ancak.Romanın kahramanı Zehra"nın başından geçenlerle duygu dünyasının çalkantılı değişimi çok uyumsuz.Bilemiyorum bana mantıklı gelmedi.Apayrı bir hayat soykırımdan kaçmış bir kadına alalade tutturulmuş sanki.1992 yılında ilkokul 3.sınıftaydım ve hiç hatırlamıyorum o dönemki Bosna"da soykırım haberlerini.İyi ki çocukmuşum.Çok acı...Oradaki o kadar insanın çektikleri ve kimseni en kısa zamanda yardım etmeyişi çok acı.Allah kimseye yaşatmasın.Bosna katliamı okunmalı, öğrenilmeli, dersler alınmalı.Ancak bu kitabı bu konuda tavsiye edemeyeceğim.
“ Bir gün bedenleri yok olsa bile kimse onların isimlerini ve hikâyelerini unutmasın diye, bulduğu kartpostalların ve fotoğrafların arkasına orada olanları yazmaya karar verir..”
SS lerin ilk yaptığı şeylerden biri mahkumların kimliğini ellerinden almaktı. İsimlerini yok edip yerine üniformalarına dikilecek ve ciltlerine damgalanacak bir numara veriyorlardı çünkü isimler onları korkutuyordu. İsimler onların insan olduğunu hatırlatıyordu ve onları bir nesneye dönüştürmek herşeyi kolaylaştırıyordu.
Kızılordu, Auschwitz'i kurtardığında krematoryum fırınları on gündür çalışmamasına rağmen havada yanmış et kokusu hissedilmeye devam ediyordu.
Auschwitz'e 1.300.000 kişinin gönderildiği ve bunun 1.100.000' inin öldürüldüğü tahmin edilmektedir. Yaklaşık bir milyonu Yahudi'ydi.
Auschwitz'den sağ kurtulan 60.000 kişiden 15.000' inin ölüm yürüyüşlerinde öldüğü tahmin ediliyor.
Avrupalıların %30'u Auschwitz hakkında çok az şey biliyor ya da hiç bilgisi yok . Amerikalıların %40'tan fazlası Auschwitz'i bilmiyor.
Y kuşağının %66'sı Auschwitz'i duymamış.%22'si Holokost'un ne olduğunu bilmiyor.
" Her şeyi çekin. Bir zaman gelecek ve bir piç çıkıp bunun asla yaşanmadığını söyleyecek" A.B.D. 34. Başkanı olan Eisenhower'in Auschwitz'de muhabirlere söylediği bu sözler gerçekleşirse Almanya'daki Türkler büyük tehlike altında diye düşünüyorum.
Özellikle Dr. Mengele'nin yaptığı işler anlatılmış.Son derece detay içeren bir kitap.
Bazı yerleri okurken zorlandım.
Tavsiyemdir.
..Mahkûmlar geceleri yatak arkadaşlarının nefes alıp almadığını anlamak için camı burunlarına yaklaştırıp buğulanıp buğulanmadığını kontrol ediyordu ve bu, her zaman güzel bir şekilde sonuçlanmıyordu. Bazılarıysa camı hayatlarına son vermek için son çare olarak kullanıyordu.
Auschwitz'den çok uzakta başlayan bir hikâye. Bella'nin annesi öldüğünde ondan geriye kalan düzinelerce kartpostallar, okunmak için zamanını bekliyordu ve işte o an gelmişti. Auschwitz kampında ulaştırılmak için yazılan bu kartpostallar asla asıl sahiplerine ulaşamamış.
Bella, annesi Ella'nin geçmiş hayatına bu kartlarla ulaşıyor ve bizi 1943 yılının Auschwitz kampına götürüyor.
.
Ella'nin hayatını altı yabancı dil bilmesi ve görüp okunabilecek en iyi yazıyı yazmaya sahip olması kurtarmış olabilir.
Her mahkumun bir kartpostal gönderme hakkı var ve ne olursa olsun yerlerine ulaşmak zorundalar. Ulaşamadıklarını saklamayı kendine görev edinen Ella, kayıplarla zorluklarla bu şekilde başa çıkmayı öğreniyor...
.
Yani size Nazi dönemi Auschwitz'de geçen en iyi kitapları yazabilirim.
Ama bu kitap benim için vasatın altında oldu. Ben diyalog insanıyım, 550 sayfalık bir kitapta toplasan tüm diyaloglar 50 sayfa etmez. Öyle yaşanılanları hikâye okur gibi, giriş gelişme ve sonuç olarak okuyorsun. Bu da bir yerden sonra uzun uzun anlatımlarla sıkmaya başlıyor.
Asla akıcı değildi. Tavsiye edersem topa tutarsınız beni. Keyfiniz bilir.
.
Okumak Iptiladir Müptelâlara Selam Olsun.
Nazi katliamı ile ilgili okumaya başladığımda, daha kötü ne okuyabilirim diye düşünüyorum, kitabı bitirdiğimde bir kez daha yıkılıyorum. Çünkü akıl almaz işkenceler yüreğimi yaralıyor.
Hangi insan evladı bu kadar gaddar olabilir, inanamıyorum.
Kitabı yüreği dayanabilecek olanlar okusun.
#konusu
Yazısı güzel ve altı dil biliyor diye, diğer mahkumlardan ayrılan Ella’ya şanslı olduğu söyleniyor. Aman ne şans(!) Tecavüze uğruyor, kırbaçlanıyor ama temizlenmesine izin verilmiş ve saçları kesilmemiş.
Ella , Nazi Subaylarına yardım etmeye zorlanırken içi parçalanıyor. Bir gün Auscwitz-Birkenau kampından kurtulma umuduyla inanılmaz kötü günler geçiriyor.
Bulduğu kartpostallar arkasına, ölenlerin anılarını yaşatmak için notlar alıyor.