Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Rıza Zelyut

Rıza ZelyutOsmanlı'da Oğlancılık yazarı
Yazar
6.3/10
167 Kişi
497
Okunma
41
Beğeni
5,8bin
Görüntülenme

En Beğenilen Rıza Zelyut Gönderileri

En Beğenilen Rıza Zelyut kitaplarını, en beğenilen Rıza Zelyut sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Rıza Zelyut yazarlarını, en beğenilen Rıza Zelyut yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
272 syf.
10/10 puan verdi
Bu oğlanlar bildiğiniz oğlanlardan değil!
Tarihimizde olan şeyleri gizlemeden yazan insanların kitaplarını seviyorum. Gizlenince olanlar yok olmuyor çünkü. Eşcinsellik normal ama oğlancılık asla normal değil ve toplum için utanç verici bir şey olmalı. Bunu gizlemeden anlatan bir eser. Rıza Zelyut'un Osmanlıya bakışı olumsuz hatta fazla olumsuz. Tarihi bir olayı araştırmacı-gazeteci
Osmanlı'da Oğlancılık
Osmanlı'da OğlancılıkRıza Zelyut · Kaynak Yayınları · 2016144 okunma
Gazneli Mahmut
Sıkı Sünni bir Türk sultanı olan Mahmut, gulamlarından birisi olan Ayaz'a çıl­gınca âşık olmuştu. Mahmut ile Ayaz arasındaki eşcinsel ilişki he­men hemen bütün doğu kaynaklarına ve minyatürlere yansımıştır. 15. yüzyılın büyük Divan şairi Necati'nin şiirlerinde sık sık Mahmut- Ayaz ilişkisine gönderme yapılmasının sebebi de budur. Mahmut- Ayaz ilişkisine gönderme yapılarak erkek erkeğe aşk yüceltilmiştir.
Reklam
Bak sen Fatih'e...
Haremdeki çarpıklık, buradaki erkek görevliler (içoğlanları ile ağalar) arasında daha başka bir boyuta ulaşmıştır. Erkek çocukla­rı kullanma işi ilkin Osmanlı saraylarında ortaya çıkmıştır. İstan­bul'un fethinden çok önce, daha 14. yüzyılda esir edilen Hıristiyan çocuklarının yüksek yönetici tabaka tarafından cinsel zevk aracı haline getirildiğini gösteren bilgiler vardır. Bursa Sarayı'nda daha dar çerçevede olduğunu tahmin ettiğimiz oğlancılık, Edirne baş­kent olup Balkan ülkeleri hızla ele geçirilince yaygınlaşmış ve aşağı kademelere kadar ulaşmıştır. İstanbul'un fethinden sonra kurulan Topkapı Sarayı'nda oğlancılık, sistemin bir parçası haline getiril­miştir. Daha sonra aktaracağımız belgede de görüleceği üzere Topkapı Sarayı'nı yaptıran padişah Fatih Sultan Mehmet, kendi içoğlanına göz koyan Ahmet Paşa'yı öldürtmeye kalkacaktır.
Osmanlı'da oğlanlar şöyle sınıflandırılmıştır: Acemi oğlanı, içoğlanı, şehir oğlanı, hamam oğlanı, şamar oğlanı, tavşan oğlan, ateş oğlanı. Bunlardan ilk ikisi, esir alma veya devşirme yoluyla oluşturul­muştur. Diğer dört grup ise doğrudan doğruya şehirlerdeki cinsel ticaret üzerinden ortaya çıkmıştır.
"İnsanı alınır satılır mal haline getiren sistem, köleyle birlikte kadını da aşağılara iterken, köleci soylular sınıfını da eşcin­selliğe mahkûm etmiştir. Köleci toplumsal sistem, erkekler­den oluşan köleci sınıfı kendi arasında ve köleleriyle cinsel ilişkiye hapsetmiştir. Sistemin ideologları ise bu hayatı meş­rulaştırmışlar, kurumlarına hizmet etmişlerdir. Cinsel tercih özgürlüğünden eski Roma'da kölelerin paylarına düşen de unutulmamalıdır. Köle, çocukluk yıllarından itibaren efendi­sinin aynı zamanda cinsel kölesidir."
Yüzlerce genç kadının erkeksiz biçimde iç içe ve koyun koyuna yat­tıkları haremde elbette ki cinsel arzular kaçak yollardan karşılanmaya çalışılmıştır. Bu yüzden de Harem'deki cariyeler ve öbür hizmetçi ka­dınlar (kalfalar) zıbık denilen yapay erkek organı da kullanmak dahil her yolu denemişlerdir. Bunlar arasında ortaya çıkan seviciliğin şid­detle cezalandırıldığı biliniyor. Ayaklarına taş bağlanıp denize atıla­rak boğulan binlerce adsız cariyeden rahatlıkla söz edilebilir.
Reklam
Türk kadınının konumundaki bozulma, Osmanlı Devleti'nin kurumsal hale gelmesinden sonra başlamıştır. Devletin, Pers ve Bi­zans geleneğini taklide başlamasıyla birlikte; esir edilen Hıristiyan çocukları, Cennetteki huriler ve gılmanlarla eşleştirilerek üst taba­ka tarafından kullanılmaya başlanmışlardır.
Belgeler ortaya koymaktadır ki oğlancılığın en açık biçimde yü­rütüldüğü mekân, hamamlardır. Buralarda tellak olarak çalıştırılan oğlanların büyük ölçüde cinsel nesne olarak kullanıldıkları ve ağır biçimde sömürüldükleri anlaşılıyor. Bu konuyu en açık biçimde gösteren eserlerden birisi de Dellakname-i Dilküşa (Gönül Açan Tel­laklar) adlı yazma eserdir.
Sayfa 249Kitabı okudu
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.