Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Ruth Malkinson

Ruth MalkinsonBilişsel Yas Terapisi yazarı
Yazar
9.5/10
2 Kişi
6
Okunma
1
Beğeni
604
Görüntülenme

En Yeni Ruth Malkinson Sözleri ve Alıntıları

En Yeni Ruth Malkinson sözleri ve alıntılarını, en yeni Ruth Malkinson kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bilişsel bir bakış açısından terapistin kayıp yaşayan kişiye yardım etme İsteği (akılcı bir düşünce) güçlü bir gereksinime (akılcı olmayan bir düşünce) dönüştüğü zaman bir engel haline gelebilir.
Yasta acı kaçınılmaz olsa da, aynı zamanda terapinin ancak kayıp yaşayan kişi acılarından kurtulup iyileştiği zaman başarılı olduğu yönündeki beklenti ile ilgili akılcı olmayan düşüncelerin de kaynağıdır. Terapistler bu beklentiyi yerine getirememelerinin "Hastanın acısını dindiremedim, bu yüzden başarısız oldum. `diye yorumlarla. Burada iki hatalı düşünce görünmektedir biri terapistin başarısız olduğu düşüncesi ve diğeri de yasın  Acısız geçmesi gerektiği düşüncesidir. Bu, kayıp yaşayan kişinin rahatsızlık yaşantısının akılcı olmayan bir değerlendirmesini. Terapistler olarak insanların acısını hafifletmek isteriz çünkü insanların acı çektiğini görmek bize acı verir ve bu yüzden o acıyı iyileştirmeye çalışırız. Bir bireyin acı çektiğini görmek bizi rahatsız ve huzursuz eder ve ilk tepkimiz o acıyı azaltmaya yardım etmeye çalışmaktır. Yas durumunda ise bu olanaksızdır çünkü  acı yasın içinde gömüldür ve yasin bir parçası olarak kalacaktır. Bowly  (1980) çaresizlik sorununu ele almıştır: 'Sevdiğin birini yitirmek bir insanın yaşayabileceği en yoğun acılardan biridir; olayı yaşamak kadar onlara tanık olmak da acı verir ve bunun nedeni yardım etme gücümüzün olmamasıdır. " (s. 7) Gerek insan olarak gerekse Terapist olarak insanlara yardım etme yeteneğimizin sınırlı olduğunu ve bu konudaki zayıf veya tersiz yönlerimizi kabul etmemiz önemlidir.
Reklam
Bir aile üyesini yitirmenin yankıları çoktur. Her bir üyenin yaşantısı aileyi, bütün bir ailenin yaşantısı kadar etkiler: Birey ve aile birbiriyle bağlı ve ilişkilidir. Ölen kişiyle süregiden bağların yankıları, ailenin bakış açısından, zaman içinde yoğunluğu ve yüksekliği değişebilen ancak hiçbir zaman susmayan sesler olarak duyulur. Bu sesler oradadır ve ailenin her bir üyesi ve bir birim olarak aile ölen kişiyle bağlarını yaşatmayı sürdürdükçe de orada kalacaktır. Ölüm insan yaşamımda  kaçınılmaz bir olay, dolayısıyla da profesyonellerin hem kendi yaşamlarında hem de hastalarının yaşamlarında başa çıkmak zorunda oldukları bir olaydır. Tıp devrimi ölümü arka bahçesine gömmüştür ve çağdaş toplumda ölümden kaçınmak genel bir eğitim haline gelmiştir. (Fieffel, 1987)
Genel olarak kurumsal dayanağı her ne olursa olsun yas terapisinin amacı yası normalleştirmek tanımak ve hastaya yas sürecinin öğeleri ve olası sonuçları  konusunda bilgi vermek, kayıp yaşayan kişinin ayrıca sonsuza dek değişem yaşamında yas sürecine (acı çekerek de  olsa) uyum sağlamasını kolaylaştırmaktır.
"Bence terapi sonucunda elde ettiğim anlamlı bir kazanım, kaybın acısından korkmamayı ve sürekli bir özlem içinde yaşamayı öğrenmiş olmamdı. " - Uzun süren bir hastalığın ardından eşini yitiren bir kadın-
Terapi sırasında amaç acı yaşantısından kaçınmak değil onu azaltmaktır. İlginç bir biçimde acıya dayanamama korkusunu iyileştirmenin yolu acıyı yaşamaktır. Kaçınma döngüsünün "acı çekmemeyi" sağlamak yerine acıyı artırabileceği kendisine açıklandığında hasta işlev görmeyen değerlendirmesine ilişkin bilgi sahibi olur...  ve bu değerlendirmeye uyum sağlamayı destekleyen düşünce biçimine dönüştürebilir.
Reklam
Yaşamımız boyunca çok çeşitli kayıpların yasını tutarız. Dolayısıyla yakınımızdaki birinin ölümü varlığımızın bütün yönlerine yapılmış bir saldırıdır, çünkü insan olmamızın anlamı ilişkilerimizdir. Doğumunuzdan başlayarak yaşamımız boyunca önem verdiğimiz kişilerle ilişkilerimiz gelişir ve verilir, zaman zamanı değişir ve bozulur. Ancak sevdiğimiz biri öldüğü zaman ve yalnızca o zaman ilişki hayatta kalan kişi tek başına düzenler, ölen kişi sağ kalanın içinde sessiz bir ortak olur. Kayıp yaşantısı ezicidir zaman zaman travmatik olur ve bizi sonsuza dek değiştirir. Kişisel kimliğimiz,   kişilerarası dokumuz ve ilişkilerimizin niteliği değişim geçirir, kişisel tarihimiz ve belleğimiz değişir.
"Her şeyin bir mevsimi ve göğün altındaki ber şeyin bir zamanı vardır: Ekmenin bir zamanı ve ekileni toplamanın bir zamanı Doğmanın bir zamanı ve ölmenin bir zamanı... Ağlamanın bir zamanı ve gülmenin bir zamanı Yas tutmanın bir zamanı ve dans etmenin bir zamanı.. Savaşın bir zamanı ve barışın bir zamanı" ( Vaiz 3:1-9)
Matem tutmanın  dördüncü görevinin ölen kişiye bir yer bulmak olduğunu öne sürüyorum. Bu öyle bir yer olmalıdır ki matemdeki kişinin ölen kişiye bağlı kalmasını sağlamalı ancak bu bağlılık onu yaşamına devam etmekten alıkoymamalıdır. Ölmüş olan sevdiklerimizi anısallaştırmanın yani anımsamanın onların yanımızda tutarken yine de yaşamamızı sürdürmenin yollarını bulmalıyız. (Wordsen)
Ancak acı, ölen kişiyi unutmamayı güçlü bir biçimde istememekle de ilişkili olabilir.
Reklam
Üzüntünün aksine acı, kaçınılması gereken, korku uyandıran bir duygu olarak görülür. Acı, yastaki normal bir tepki olmakla kalmayıp yaşantının da kaçınılmaz bir parçasıdır.
Sayfa 105Kitabı okudu
Akılcı olmayan düşüncenin çökkünlük duygularını arttırma eğiliminde olmasının yanısıra, kişinin travmatik ölçüde çökkün duyguları da akılcı olmayan düşünceleri doğurur.
Sayfa 102Kitabı okudu
Bir ölüm olayı bireyin yaşam ve ilişkiler konusunda var olan görüşlerinin yapısını bozar ve dışsal olayın yıktığı şeyin bilişsel olarak yeniden düzenlenmesini içeren acı dolu bir süreç gerektirir. Ayrıca kişinin bildiklerini, düşüncelerini ve duygularını değiştirmesini, yaşamın eski anlamından vazgeçmesini ve yani anlamlar oluşturmasını içerir.