Karmati lideri Ebu Tahir, miladi 930 yılında Terviye günü,
Kabe'nin etrafındaki herkesi katletti, mallarını gasbetti, bu
katliamdan Kabe'nin Örtüsüne sığınanlar bile kurtulamadı,
Kabe'nin örtüsünü çıkararak parçalattı, Haceru' l Esvedl yerinden
söktürttü, Karmati eşkıyalar "Nerede Ebabil kuşları,
hani Kabe emin/güvenlikli olacaktı? Tanrı' nız göktedir. Yeryüzüne
ev yapmaz. Hadi onun evini yağma edin ve yıkın!"
diyordu. Sonra Mekkeli kadın ve çocukları esir ve köle etti,
Ebu Tahir Aksa'ya gelince daha da ileri giderek, Tevrat, İncil
ve Kur' an'ı sokağa fırlatıp üstlerini kirletmiş ve "İnsanları üç
kişi serseme çevirmiştir. Çoban (Musa), Tabib (İsa) ve Deveci
(Muhammed). Kinim diğerlerinden daha hilekâr, daha üç kağıtçı
ve daha göz bağcı olan deveciyedir," demişti,
Netice de hepimiz, her bir insan Peygamber torunudur. Ama Adem'in, ama Nuh'un ne fark eder? Unutulmamalı ki, İman babadan oğula genetik olarak tevarüs etmez! Kimsenin doğuştan gelen bir ayrıcalığı yoktur. Şeref* izzet ve fazilet takva ve ameldedir!
O, kimseyi önünde eğdirmedi. Kimseye elini öptürmedi.
Kendisi içeri girince kimseyi ayağa kaldırmadı. Yemen' den. dönen Muaz bin Cebel yanına gelince secde edip eteklerine kapandı. Yakasından tutup kaldırdı ve sordu: “Ne yapıyorsun, bu yaptığın nedir? " Muaz "Ey Allah ın Resulü, Yemen' de Yahudi ve Hristiyan âlimlerinden gördüm. Birbirlerini böyle selamlıyorlar, peygamberlerin selamlanması böyleymiş "dedi. Şöyle cevap verdi: “Dik dur ve Allah'ın selamı ve rahmetl seninle olsun.“ de. “Bizim selamlamamız budur, onlar peygamberlerine iftira atmış." dedi.
Karşısında dik durulmasını isteyen, gülenle gülen, ağlayanla ağlayan, arkadaşlarının üzerine titreyen, mazlumlar için meydana atılan, belaların içine dalan Öksüz bir vicdana destek vermek. Onunla Allah'ın günlerini yaşamak, destanlar yazmak, tarih yapmak, davasını kendi davan, yolunu kendi yolun bilmek* ona arkadaş olmak, ekmeğini aşını onunla paylaşmak ve yeni bir dünya için onunla omuz omuza mücadele etmek. Arkadaşlarının /Ashabının yaptığı tam olarak buydu.
"Aklı zayıf olanlar, hakkı adam ile tanırlar, adamı hak ile değil.
Akıllı kimse ise önce hakkı tanır, onunla da insanları. Hak nereden gelirse gelsin kabul eder, batıl da kimden gelirse gelsin reddeder.
Ali Şeriati’nin gerçeklerle sizi rahatsız etmeye geldim demesi gibi Saadettin Merdin de dini konularla ilgili bilgileri Kur’an Işığı altında anlatarak, gerçekleri söyleyerek bolca miktarda rahatsızlık veriyor. O kadar çok bam teline basıyor ki, ben kitabı okurken ve alıntı paylaşırken filan gördüğüm tepkilerden tahmin ediyorum ki sitenin
Saadettin MERDİN Hoca, Allahü Teala' nın Peygamber ve kitap ile indirdiği dini, bizim aziz pavluslarımızca nasıl uydurulan bir din haline dönüştürüldüğünü eserinde detaylı bir şekilde dile getirmiş. Özellikle İnsanı Kamil ve Hakikat-İ Muhammediyye/Nûr-İ Muhammedi bölümleri çok dikkat çekiciydi.
Okuduğunuzda hayretler içinde kalıyorsunuz.
Allah(CC) tarafından, Kur'an-ı Kerim’ in indirilmesi ve İslamiyet’in tebliği için, Peygamberimiz Hz. Muhammed (S.A.V) görevlendirmesi ile başlayan ve sonraki tüm zamanını, hiçbir dünya malına tamah etmeksizin, kâh aç, kâh yokluk içinde İslam’ın tebliği ve birlikteliğini sağlamak adına ömrünü harcadığı güzel dinimizin, geçmişten bu güne nasıl ve