Kültür, devrimci bir müdahale olmadığı sürece hep kendisini yeniden ürettiği için yani durağan olduğu için onun yansıması olan siyasal düzenimiz de sürekli kendini yeniliyor. Nasıl ki Selçuklunun ve Osmanlı'nın halkı dışarıda tutan ıkta düzenine dayalı siyasi askeri rejimi, siyaseti o rejimin işleyişiyle sınırlı tuttu ve halksız yürüttüyse, o kültür geleneğinin bugünkü uzantısı da siyaseti elitler arası bir işlev olarak görüyor.