O yıl hiçbir hastalık ortaya çıkmayacaktı. Ve çocukları daha çabuk serpilip büyüyeceklerdi. Günde dört öğün pirinç yiyebileceklerdi. İkindi ve akşam pirinç yiyeceklerdi.
İnsan ve doğanın kıyasıya savaşı anlatılıyor bu kitapta. Bir çiftçinin hayatını nasıl "karın tokluğu" nâmına feda ettiğini, geride kalanların ne hale geldiklerini...
Lehuma ve Jeha. Yedi kız çocuğu, on dört relongluk pirinç tarlası. Seller, sülükler, yılanlar, kurbağalar... Bir kobra yılanıyla tarlada çalıştığı sırada karşılaşan Jeha'nın bir daha eskisi gibi çalışamaması...
Nibong dikeniyle Lahuma'nun hayatının değişmesi ve sonrasında seyreden olaylar.
Dikenden Başka Mahsul Yok Malay edebiyatının önde gelen isimlerinden Şahnun Ahmed tarafından kaleme alınmış.
Acıyı bir yazgı olarak kabul eden ve her daim Allah'a şükreden katıksız bir imanın elçileri gibiydi Lahuma ve Jeha roman boyunca. Ancak Jeha bir yerden sonra kaldıramayacaktı üzerine kalan yükleri.
Kendi halinde, kimseye zarar vermeyen, tek derdi karnını doyurmak olan bu insanların çektiklerine şahit olunca insan dünya düzeninin adaletini bir kez daha sorguluyor şüphesiz.
Okunası bir eser, her ne kadar okurken sizi rahatsız etse de.
Hayat ve ölüm ;kıtlık ve bolluk "Allah'ın elindedir o her şeye gücü yetenin elindedir." İnsanoğlunun yaratıldığı günden itibaren telaslarını , zorluklara karşı hep bir inancının olduğunu , içinde yaşadığı zıtlıklar aleminde kendi inancını bulmasını düşündürdü hep .."
Malezya’daki çiftçilerin yaşam mücadelesini konu alan Malay edebiyatına ait bir eserdi okuduğum. Yaşam mücadelesi evet; ama yaşamak için savaşmaları diye pekiştirmek en doğrusu olur.
Bir pirinç tanesini kurtarabilmek için gösterilen çaba. Bu uğurda verilen ömürler ve karnını doyurmaktan öteye gitmeyecek mücadeleyi; ne olursa olsun Allah’a olan güvenlerini anlatıyor.
Hedef: Pirinç yiyebilmek. Yaşamaktaki tek amacı kendisi ve ailesinin yiyebileceği pirinci yetiştirmek olan bir babanın mücadelesi. Ne bitmek bilmeyen bir mücadeleydi bu?
Günümüzdeki ve ülkemizdeki şartları düşündüğümde ; bir yerlerde bir zamanlar bu hikaye veya benzerini yaşayan insanların olduğunu bilmek vicdanımı rahatsız etti diyebilirim.
Pirincin nasıl yetiştiği hakkında da fikir sahibi oldum. Bir pirinç tanesinin kıymetini daha iyi anladım. En nihayetinde yaşadığım şartlar için şükürler olsun. :))
Hayat ve ölüm; kıtlık ve bolluk Allah’ın elindedir. Allah’ın, O, her şeye gücü yetenin elinde.