Esîr-i nefs olmuşum n'edem ben
Bu âlemden ne yüz ile gidem ben
Bilirim bende yâ Rab çoktur isyan
Gece gündüz işim zâr ile efgân
Ağardı lihyemiz kalbim karardı
Nahîf cismim hazân oldu sarardı
Gel canını terk eyle ki cânân doğa senden
Hem kalbini pâk eyle ki irfan doğa senden
Aldanma sakın sözlerine dîv-i recîmin
Ver kuvvetini ruha ki vildân doğa senden
Tevhîd topunu destine al "Hû"ya devam et
Bir gün ola Haydar-sıfât arslan doğa senden
Kendi görür kendi sorar hâlimi
Günbegün artırır âh u zarımı
Kimden kime sunam arz-ı hâlimi
Yine benim arz-ı hâlim yâredir
Benim yârim şeyhim Muhammed
Sâmî Andan gayrı saran yoktur yaremi
Rahm eyle sultânım eyle keremi Vücudumda sağ yerim yok yaredir
Salihem kimseye açmam razımı
Koluma kondurdum şâhin-bâzımı
Yârdan gayrı çeken yoktur nâzımı
Yine bütün hasb-i hâlim yâredir
Ey gönül sabr et bu dehrin gamı gavgâsı geçer
Bir gün âsûde olur bu demi davası geçer
Seni bir fen ile bin derdi belâya düşürür
Mey-i efsânesi hem bâde-i sahbâsı geçer
Söz ile bulunmaz bir sâdık muhîb
Derde düşmeyince aranmaz tabîb
Her bir şükûfeye konmaz andelîb
Madem ki içinde gül olmayınca
Muhib = Seven.
Şükûfe = Çiçek bahçesi.
Andelip = Bülbül.
Ey gönül sabr et bu dünyanın gamı gavgâsı geçer
Bir gün asude olur, bu dem-i davâsı geçer.
İster ol yosma kıyafet, ister ol gümüş endamlı
Dokununca ecel rüzgarı, güzel seyri geçer.