Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sara Mills

Sara MillsSöylem ve İktidar yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
5
Okunma
0
Beğeni
160
Görüntülenme

Sara Mills Sözleri ve Alıntıları

Sara Mills sözleri ve alıntılarını, Sara Mills kitap alıntılarını, Sara Mills en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Her bir etkileşimde iktidar pazarlığı yapılır ve kişinin hiyerarşi içindeki konumu belirlenir, bu hiyerarşinin esnekliği, değişkenliği ve kesin çizgilerle belirlenememesi de durumu değiştirmez. Feminist dilbilimci Joanna Thornborrow Foucault'nun çalışmalarından yararlanarak kurumsal statüyle (yani kişinin bir kurum içindeki konumundan dolayı elde ettiği, yani bir doktorun ya da polis memurunun statüsü) başkalarıyla girdiği belirli etkileşimlerde yaptığı pazarlık sonucu elde ettiği kendi deyimiyle yerel statüsü arasında kritik bir ayrımda bulunur (Thornborrow 2002). Bu iki statü hem birbirleriyle etkileşim hâlindedir hem de birbirlerini etkilerler ama birisinin yerel statüsünü değiştirebilmesi genelde mümkün olduğundan (örneğin genelde kurumsal statüsü daha yüksek insanlarla ilişkilendirilen dilsel stratejileri kullanarak) ancak aynı kişinin benzer yollardan kurumsal statüsünü değiştirmesi daha zor olduğundan bu iki statü birbirlerinden ayrı çözümlenir ve bu da faydalı bir yaklaşımdır.
Bir şeyin gerçek sayılabilmesi için otorite sahiplerinin bunu onayladığı detaylı bir süreçten geçirilmesi gerekir. Bir şeyin 'gerçek' sayılabilmesi için içinden geçtiği bu karmaşık dışlama ve tercih sürecine örnek olarak Batıda televizyon haberlerinde gördüğümüz görüntülerin 'doğru' ya da ‘gerçeklere dayalı' olduğunu varsayma eğilimimizi verebiliriz, oysa bu görüntülerin ekranlarımıza düşmeden önce karmaşık ve uzun bir düzenleme ve dışlama sürecinden geçtiğini genelde aklımıza getirmeyiz.
Reklam
Foucault'a göre disiplin belli kurumsal bağlamlarla ilişkilendirilen ve ardından da genel düşünce ve tavırlara sirayet eden bir dizi strateji, prosedür ve davranış biçimidir. Hapishanede geliştirilen bu disiplin rejimleri şimdi iş yerlerine, orduya, okula ve üniversiteye yayılmıştır.
Kişi gözetlenmediği anlarda bile sürekli gözetleniyormuş gibi davranmaya zorlanır. Dolayısıyla bu tip mekânsal düzenler belirli bir iktidar ilişkisi biçimi ve davranış kısıtlaması barındırırlar.
1966'da Tunus'ta yaşarken burada grev yapan öğrencilerle dayanışma sergiledi (Macey 1994:191, 205). Paris'te 1968 olayları yaşanırken Foucault Tunus'taydı ama olayları büyük bir dikkatle izlemiştir. 1969'da Vincennes'de bir öğretim görevlisi olarak Fransa'ya döndü ve öğrencilerin üniversiteyi işgal ettiği bir etkinlikte gözaltına alındı (Macey 1994:209). 1971 ve 1973 yılları arasında ırkçılık ve Vietnam Savaşı karşıtı çok sayıda gösteriye katıldı ve pek çok bildiriye imzasıyla destek verdi. Ayrıca İspanya hükümetinin ayrılıkçı Bask hareketinin iki üyesini idam cezasına çarptırmasını protesto eden bir delegeyle birlikte 1975 yılında İspanya'ya gitti ve delegenin diğer üyeleriyle birlikte İspanya'dan sınır dışı edildi. Sovyet Rusya muhaliflerinin maruz kaldığı uygulamaları protesto eden ve Polonya'daki Solidarność [Bağımsız Özyönetimli Dayanışma Sendikası] hareketini destekleyen kampanyalara da katıldı ve İran'daki devrimle ilgili yazılar da yazdı (maalesef sonradan 'yanlış' tarafı övdüğü anlaşıldı) (Foucault 1988f). Siyasi eleştirileri iktidar sahipleri ya da sağcılarla sınırlı kalmadı, Komünist Partisi'nde kısa süreli üyeliğin ardından hararetli bir anti-Komüniste dönüştü.
İktidar/Bilgi kitabında "Eğer iktidar hiçbir zaman baskının ötesine geçmeyip hayır demek dışında hiçbir şey yapmasaydı sizce gerçekten hâlâ itaat etmeyi becerebilir miydik?"
Reklam
"Belki de otokratik ve hiyerarşik olan kapitalist üretim değildir de kapitalist olan disiplinli üretimdir. Ne de olsa üretimin kendisi artık tam anlamıyla kapitalist olmadığında bile işgücünün disiplinle organize edilmeye devam edildiğini biliyoruz" (Patton 1979:124).
Foucault "kapitalizmin varlık nedeni işçileri aç bırakmak değildir ama onları aç bırakmadan da gelişemez" der (Foucault 1988d:113). Bu sebeple Marksist teorisyenlerin de iddia ettiği gibi yoksulluk kapitalizmin kaçınılmaz bir sonucu olabilir ama Foucault yine de bunun kapitalizmin hedefi ya da tasarısı olarak görülemeyeceğini düşünür. Dolayısıyla kapitalizm her şeyi kapsayan bir planı takip ediyormuş gibi düşünülemez, kapitalizmin kendisi her biri kendi gündemini takip eden, kendi yöntemleriyle işleyen ve planlar yapan çeşitli çelişkili ve çatışan kuvvet ve kurumun bir araya gelmesinden ortaya çıkmış bir sistemdir ancak. Bu sebeple çözümleme yaparken kurumların nasıl işlediğini ve hem içerideki hem de dışarıdaki bireylerin talepleri ve direnişleriyle nasıl kısıtlandıklarını göz önüne almak gerekir.
Tarihin 'bir yere gitmediği', yani bir ilerleme yaşanmadığı fikri birçok okuyucu için son derece huzursuz edicidir. Ama Kendall ve Wickham'ın öne sürdüklerine göre Foucault tarzı çözümlemede "tarih bizi rahatlatsın diye değil fazla düşünmeden kabul ettiklerimizi sarssın diye kullanılmalıdır" (Ken- dall ve Wickham 1999:4). Günümüzü geçmişteki olayların kaçınılmaz bir sonucu gibi yansıtmaktansa günümüzün bu olayların olası sonuçlarından biri olduğunu fark etmeliyiz: Bu durumda günümüzü çözümlemek “ne olduğumuzu basitçe nitelendirmekten ibaret kalmaz, bunun yerine günümüzdeki kırılgan hatların gittiği yönü inceleyerek şu anda olanın artık neden veya nasıl şu anda olamayabileceğini kavramayı başarabiliriz"
Sayfa 103Kitabı okudu
Tahakküm altındaki insanların kontrolü ele geçirmesinin Foucault açısından ne kadar önemli olduğu özellikle 1970'lerde Groupe d'Information sur les Prisons'ın [Hapishaneler Üzerine Enformasyon Grubu] kuruluşundaki rolünden anlaşılabilir. Geniş bir siyasi yelpazeye ait aydınlardan, aktivistlerden ve eski mahkûmlardan oluşan bu grup Fransa hapishanelerindeki insanlık dışı koşullara dikkat çekmeye çalıştılar. Foucault bir basın toplantısı sırasında klasik özdeyişlerinden biriyle şu iddiada bulunmuştur: “Söylediklerine göre hapishanelerdeki nüfus kapasiteyi aşmış. Peki ama ya asıl haddini aşan bunca insanın hapsedilmesi ise?" (Foucault, akt. Macey 1994:258). Foucault daha önce liberal reform gruplarının yaptığı gibi mahkûmlar adına kampanyalar düzenleyerek değil de mahkumların kendi adlarına konuşabileceği iletişim kanalları açarak hapishane sistemini değiştirmek istemiştir. Grup gösteriler düzenlemiş, hapishanelerin önünde mahkûmların aileleriyle koşulları konuşmuş ve hem mahkûmlar hem de aileleri arasında anket düzenleyip sonuçlarını raporlarında yayımlamışlardır. Foucault 1971'de Le Santé hapishanesinin önünde bildiri dağıtırken gözaltına alındı. Mahkumların yeterince iyi organize oldukları görülünce grup faaliyetlerine son verdi. (Ceza ve hapse olan ilgisini Hapishanenin Doğuşu (1992/1975) kitabıyla ve de kendi ailesinin üyelerini öldürdüğünü ‘itiraf eden bir katil hakkındaki Ben, Pierre Riviére (1973) kitabıyla devam ettirmiştir.)
36 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.