İstanbul Masal Okulu'nda verdiği bir ders sayesinde tanıdım Sedat Anar'ı.Onu, hikayesini ve müziğini çok sevdim. Birkaç kitabı olduğunu biliyorum ama hiçbirini okumamıştım .
Ankara 'da Arkadaş Kitabevi'nde isminin ve kapağının cazibesine kapılıp aldım.İyi ki ... Nefes dahi alamadığım günlerimin eşlikcisi oldu bu sade ve sıcak öyküler.
.
86 sayfa ,9 öyküden oluşan ince bir kitap .Yazarın hayatından -bildigim kadarıyla - izler taşıyor. Urfa Halfeti ve Ankara öykülerin mekanı ( Yolu Ankara 'dan geçen sanatçıların yeri ayrıdır kalbimde), yalnızlığı seçmiş, üniversite eğitimini yarım bırakmış müzisyenler kişiler arasından hemen seçiliyor...Birecik Barajı'nın suları altında kalan köyler , Hacettepe Üniversitesi...Belli ki bildiği, gönlünden süzdüğü bir dünyayı yansıtmıs öykülerine.
.
Ben en çok Krikor 'u anlattığı iki öyküyü sevdim . Bu topraklardan geçmiş , ailesinden koparılmış, adını - dinini değiştirmeye zorlanmış insanların hikayesi anlatılmalı, onurlandırılmalı .
.
"Köyden Kente Uzanan Bir Çöp Hikayesi" ise gülmeye mecalimin olmadığı, en karanlık güne bir gülüş , bir nefes ferahlık oldu .
.
Yazdıkça, yazarın kaleminin güçleneceğine eminim, beslendiği kaynaklar o kadar zengin ki. Kim bilir daha neler ve kimler anlatılmayı bekliyor.
.
Yolu açık, okuru bol olsun