Selçuk Geçer

Yiyin Efendiler yazarı
Yazar
0.0/10
0 Kişi
10
Okunma
0
Beğeni
332
Görüntülenme

Selçuk Geçer Gönderileri

Selçuk Geçer kitaplarını, Selçuk Geçer sözleri ve alıntılarını, Selçuk Geçer yazarlarını, Selçuk Geçer yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
2007-2008 krizinin sağladığı bu bol para akışı, bize 2013'e kadar büyük bir refah dönemi yaşattı. Fakat bu refah, sağlam temellere dayandırılmadı maalesef. O dönemde, özellikle konut ve inşaat odaklı bir ekonomi izlediğimiz, gelen tüm parayı olduğu gibi oraya aktardığımız için elbette ki yaşanan refah aslında Lale Devrinden başka bir şey değildi. öte yandan aynı dönemde Güney Kore ve Çin, kendilerine akan parayı gerçek bir büyüme sağlamak amacıyla sanayileşmede kullanıyordu. Kendi ev ekonominizden yola çıkın; örneğin bir yerden büyük bir para kazanıyorsunuz ve kazandığınız parayla eve sürekli buzdolabı, bilgisayar, müzik sistemi, o, bu alıyorsunuz. Ama komşunuz öyle yapmıyor. O gidiyor parayı değerlendiriyor, iş kuruyor, bankaya yatırıyor, hisse senedi alıyor. Yani komşunuz parayı büyütmek için kullanıyor, siz ise tüketmek için.
Bütün dünya 1929 Büyük Ekonomik Buhranı'nı yaşarken biz uçuyoruz. Sözde değil, harbi harbi uçuyoruz. Bugün kapatılan Atatürk Havalimanı'nın yerinde uçak üretiyoruz. Hem savaş hem yolcu uçakları... Anlayacağınız bırakın Almanyayı, o dönem tüm dünya bizi kıskanıyor.
Reklam
Anlayacağınız kötülük ve tarih tekerrürden ibaret. Tekrar etmemesinin tek yolu ise gerçek vatansever, halk sever, ülke severlerin başa geçmesi.
Şu kadarın söyleyeyim, bugün kamu dahil ülkelerdeki tüm borçlar ödense, piyasada 1 kuruş bile kalmaz. Bu arada emin olun, bütün sıkıntılar da sona erer. Çünkü bütün sorunların temelinde aslında borçlar yatıyor. Olaya sadece kendi pencerenizden baksanız bile ne demek istediğimi çok net anlarsınız. Düşünsenize, bugün sizleri neredeyse bir ömür boyu bağlayan borçlarınız olmasa, bu kadar kaygılı olur muydunuz? İşte, bizi bu sayede kandırıp yönetiyorlar! Biliyorlar ki ekonomiyi basit bir şekilde anlarsanız foyaları dökülecek ve bütün yalanlar ortaya saçılacak. Adım adım uygulanan "Fakirden al zengine ver" temalı kaynak transferi fark edilecek. Daha da önemlisi krizlerin nedenleri ortaya çıkacak. Türkiye neden bu kadar çok ekononmik kriz yaşıyor sanıyorsunuz, sadece beceriksizlikten mi? Ülkemizin içinden geçtiği krizlere ileriki bölümlerde değineceğiz ancak ondan önce bu sıralar çok duyduğum hatta bazen benim de içimden geçirdiğim bir cümlenin altını çizmek isterim: "Ulan tarihte bu kadar zaman varken bu döneme ve coğrafyaya mı denk geldik?"
Ekonomi hayatımızın tamamen ortasındayken, neden çok karmaşık ve sıkıcı kavramlarla anlaşılmaz hale getirilir? Cevap gayet basit sevgili dostlar. Çünkü bu yolla insanların gerçekleri görmesi engellenir. Eğer insanlar basit gerçekleri görürse, yapılan üçkağdı fark eder ve bütün oyun bozulur. Ekonomik sisteme yakıştırılan karmaşıklık maskesi, insanlığın katlanmak zorunda kaldığı en felç edici yapıyı gizlemek üzere tasarlanmış büyük bir tezgâhtır. Ve bu tezgâh o kadar iyi kurgulanmıştır ki toplumdaki her birey kaderine razı olur. "Kısmi rezerv sistemi." Bunu okuduğunuzda hiçbir şey anlamadınız değil mi? Ekonomiyi bilenlerin önemli bir kısmı bile ekonomi sözlüklerine ya da Google'a koşmak istedi. Kısmi rezerv sistemi, bol bol borç yaratıp insanları gönüllü olarak köleleştiren sistemin temel taşlarından biri desem...
Ekonomi din gibi... Ne kadar anlaşılmazsa o kadar makbul sevgili dostlarım. Oysa o kadar basit ve hayatımızın içinde ki! Bakkala, markete, manava, doktora, okula gitmek; eve dönüp faturalarla karşılaşmak; televizyonu açıp bir film, dizi ya da reklam izlemek; eş dostla buluşmak veya birilerine borç verip almak... Bu saydıklarım ekonomi değildir de nedir? Ekonomi demek illa borsa terimlerinin, teknik indikatörlerin, karmaşık makroekonomi kavramlarının havalarda uçuşması mıdır? Buna rağmen ekonomi yıllarca sanki sıradan insanın anlayamayacağı kadar karışık ve soyut bir kavrammış gibi anlatıldı, yani din gibi lanse edildi. Bilinçli bir şekilde karmaşıklaştırıldı ki kolay anlaşılmasın, sadece Ekonomi Ruhbanları ile Siyaset Cambazları'nın oyun alanı olsun. Para sistemi, bugüne kadar en az sorgulanmış inanç şeklidir diyebiliriz. Paranın nasıl yaratıldığı, onu yöneten politikalar ve toplumu gerçekte ne kadar etkilediği, nüfusun büyük bir bölümünün kayıtsız kaldığı meselelerdir. Yaşadığımız dünya öyle bir dünya ki var olan zenginliklerin %40'ına toplumun sadece yüzde biri sahip. Her gün 34 bin çocuk yoksulluk ve önlenebilir hastalıklardan ölüyor. Dünya nüfusunun yüzde 50'si günde iki dolardan daha az bir gelirle yaşamaya çalışıyor .
Reklam
41 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.