Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Şerafettin Yamaner

8.8/10
4 Kişi
11
Okunma
0
Beğeni
929
Görüntülenme

Şerafettin Yamaner Gönderileri

Şerafettin Yamaner kitaplarını, Şerafettin Yamaner sözleri ve alıntılarını, Şerafettin Yamaner yazarlarını, Şerafettin Yamaner yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Emre Kongar’a katılmak mümkün değil.
Emre Kongar, Ziya Gökalp’in kültür-uygarlık ayrımını, daha çok siyasal amaçlarla ve İttihat ve Terakki’nin parça bölük, tutarsız politikasına karşı kılıf hazırlamak için geliştirilmiş bir yaklaşım olarak görürken (Kongar, İmparatorluktan Günümüze Türkiye’nin Toplumsal Yapısı, İstanbul: Remzi Kitabevi), Hikmet Altuğ ise, Ziya Gökalp’in İttihat Terakki’nin siyasal davranışlarına karışmayarak, sosyal ve kültürel hayatımıza kalıcı fikirler üzerine yeni ufuklara yönelen atmosferi yarattığını söylemektedir.
TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM YAYINLARIKitabı okudu
Kültür kavramı ve kültürlerin gelişmesi hakkında ilk çalışmalar, Batı kültürünü merkez alarak, dünyada tek bu kültürün evrimleştiğini ileri sürdüler. Arkeolojinin getirdiği buluntular ve etnolojik, etnografik yapılar, din, dil hakkında yapılan incelemeler, Batı kültürünün dışında da ileri kültürlerin olduğunu ve her kültürün kendi içinde evrim geçirdiğini, başka kültürlerle alış verişte bulunduğunu göstermiştir. Bunun yanında değişik kültürlerin yapıları, geçirdikleri değişiklikler incelenerek, tüm dünya kültürlerinin ortak temel ilkeleri aranmıştır.
TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Aydınlanma Dönemi
Avrupa’da düşünce dünyasını, 18. yüzyılda egemenliği altına alan felsefe akımının görüldüğü çağdır. Çağın felsefesinin amacı; akla, doğaya, insan mutluluğuna aykırı tüm peşin yargılara, boş inançlara karşı çıkmak, evrensel insan mutluluğunu sağlamaktır. Bu amaca yönelik girişimler 17. yüzyılda başlamış 18. yüzyılda yoğunlaşmış ve 19. yüzyıla kadar sürmüştür. Kant, F. Bacon, T. Hobbes, J. Locke, F. M. Voltaire, Montesquieu, J. J. Rousseau gibi düşünürler bu çağa damgalarını vurmuşlardır.
TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM YAYINLARIKitabı okudu
278 syf.
·
Puan vermedi
·
319 günde okudu
Son zamanlarda yarım bıraktığım kitapları da bitirmekteyim. Bu kitap askerdeyken okuduğum bir kitaptı, son kısmına gelmişken teskere almıştım ve öylece kalmıştı. :) Bitirmek bugünlere kısmetmiş. Sadece bitirmekle kalmadım, baştan bir daha okudum ve böylelikle iki kere okuduğum bir kitap oldu. Elimdeki kitap 1999 basımı bir kitap. Yazarı, 1981 yılında kendi isteğiyle emekli olmuş bir Kurmay Yarbay. Kitabın adından da anlaşılacağı üzere; klâsik bir Atatürk ilke ve inkılâpları tarihi kitabı değil; ezber yok, daha çok anlamlandırmaya yönelik. Bilimsel bir tarzda yazılmış; ama yaptığım onlarca alıntıdan da anlaşılacağı üzere; ortalama bir okuyucunun da rahatlıkla okuyabileceği bir eser. Gayet derli toplu, ana hatlarla ilgilenen, kısa, öz ve gerektiğinde rahatlıkla başvurulabilecek bir baş ucu kitabı. Ayrıca; her sayfası alıntı yapılabilecek bir eser. Bir müddet daha, bu kitaptan alıntılarla rahatsız etmeye devam edeceğim. :)
Atatürk Öncesi Ve Sonrası Kültürel Değişim
Atatürk Öncesi Ve Sonrası Kültürel DeğişimŞerafettin Yamaner · Toplumsal Dönüşüm Yayınları · 19987 okunma
Bir yandan da enformasyon savaşıdır bu. Bir taşla birçok kuş vurma çabası.
Atatürk’ün başlattığı bu yeni süreç, kimi kişiler tarafından -zaman zaman da Atatürk’ün hoşgörüsü ile- türdeş bir toplum oluşturma ve Batı’ya karşı üstün bir kimlik arayışına yönelik olarak, ırkçı bir görünüme de büründürülebilmiştir.* Etiler’in Anadolu’daki en eski Türk ulusu olduğu, Girit-Ege ve Grek uygarlıklarının müşterek bir Türk uygarlığı olduğu, Avrupa uygarlığının esaslarını İsa’dan binlerce yıl önce Türklerin kurmuş olduğu, Eti ve Grek Tanrılarının bir olduğu için Greklerin de Türk olduğu ve dünyadaki bütün dillerin Türkçe’den çıktığı gibi savlar bu dönemin ürünleridir. Lord Kinross, Atatürk’ün bir İngiliz diplomatına, “kent” sözcüğünün Türkçe olduğunu ve bunun, Türklerin bir zamanlar İngiltere’yi fethetmiş olduğunun bir kanıtı olduğunu söylediğini belirtir. Bütün bu girişimleri ve yaratılmak istenen havayı, her ne kadar ırkçı bir nitelik almış görünse de, ırkçılığa yaslandırmak mümkün değildir. Yapılmak istenen yalnızca, son bir veya iki yüzyıl boyunca fena halde tahrip edilmiş bulunan Türk ulusal öz yazgısına kuvvet vermekti. *Baskın Oran, türdeş (homojen) toplum oluşturulmasının Atatürk milliyetçiliğinin ideolojisi olduğunu, bu ideoloji ile hem sınıfsal ve hem de etnik açıdan “bölünmez” bir blok oluşturulmak istendiğini söylemektedir.
TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM YAYINLARIKitabı okudu
Özellikle dil ve tarih alanında yapılan çalışmalar ile hem yanlış bilgilenmiş Avrupa kamuoyunun aydınlatılması düşünülmüş, hem de Türk ulusunun, tarihteki güçlü yeri ve köklü kültürü ile övünmesi amaçlanmıştır. Atatürk, “Büyük devletler kuran atalarımız, büyük ve kapsamlı uygarlıklara da sahip olmuştur. Bunu aramak, incelemek, Türkiye’ye ve dünyaya bildirmek bizler için bir görevdir.” diyerek bu konuda yapılacak çalışmalara yön vermiştir.
TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Ulusal Kimlik
1930’lu yıllara gelindiğinde laik devlet yönetimi yerine oturmuş, Batı tarzı sosyo-kültürel reformlar değişen ölçülerde gerçekleştirilmiştir. Bu sıralarda Avrupalıların Türk insanını, Türk tarihini ve uygarlığını aşağılayan görüşleri ve bunun yanında Türk toprakları üzerindeki gerçek dışı iddiaları “ulusallık” anlayışının sınırlarını tekrar değiştirmiştir.
TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM YAYINLARIKitabı okudu
Türk okullarında okutulan tarih derslerinde bile, Türklerin kökeni Osmanlı oymağı olarak gösteriliyordu. Türk ulusu, tarihte var bile değildi. Tarih, büyük İslam ailesinin bir üyesi olarak yalnız Osmanlı’yı tanıyordu. İşte bu nedenle, Türk tarihçileri, Türk tarihini her zaman İslam tarihi ile karıştırmışlardır... En ateşli, en çabalı Genç Türkler bile, Türk ulusunun tarihini Osmanlıların küçük oymağından geriye götürmek yürekliliğini gösterememişlerdir... Yani Türk ulusunun tarihi 400 çadırlık Asyalı oymakla başlamış oluyordu. Osmanlı Türkleri, yalnızca tarihlerini Osmanlı’dan geri götürmek istememekle kalmıyor, hatta aynı ırktan öteki uluslarla (diğer Türk ulusları ile) karıştırılmalarını da istemiyorlardı.
TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM YAYINLARIKitabı okudu
Ulusal Tarih
Atatürk, Osmanlı Devleti’nin kuruluşundan Tanzimat’a kadar süren devirde, İslamlık temeline dayanarak oluşturulan “ümmet tarihi” ve Tanzimat Dönemi’nde, bu tarihe paralel olarak geliştirilen ve başlangıç olarak Osmanlı Devleti’nin kuruluşunu alan “devlet tarihi” anlayışını reddetmiştir. Çünkü bu tarih anlayışları Türk toplumunun tarihi ve kültürel köklerini yok saymakta, yönünü saptırmaktaydı.
TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM YAYINLARIKitabı okudu
Osmanlı Meclis-i Mebusan’ında resmi dil tartışmaları.
Çeşitli etnik topluluklardan oluşan Osmanlı İmparatorluğu’nda da resmi dilin Türkçe olması gereği savunulmuştur. Meclis’i Mebusan’ın 42. toplantısında “burası Memalik-i Osmani’dir ama dili Türkçe’dir,” önermesi her ulustan milletvekili tarafından kabul edilmiştir. Aleyhte olanlar bile görüşlerini kürsüden Türkçe konuşarak yapmışlardır. Bir Ermeni milletvekili “Biz Osmanlıyız, Türk değiliz.” demesine rağmen resmi dilin Türkçe olduğunu savunmuştur. Kozmidi Efendi ise, “Osmanlı Devleti’nin resmi dili Türkçe’dir. Bu inkar edilemez bir gerçektir,” demiştir.
TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM YAYINLARIKitabı okudu
Reklam
Ulusal Dil
Aynı dili konuşan insanlar arasında açıklanması zor duygusal bir bağ vardır. Bu bağ, ulusun oluşumunda ve devamında etkin ve birleştirici bir rol oynamaktadır. Atatürk, 1930 yılında, Adana’da, “Ulusallığın çok belirgin niteliklerinden birisi dildir. Türk ulusundanım diyen, her şeyden önce ve mutlaka Türkçe konuşmalıdır. Türkçe konuşmayan bir insan, Türk kültürüne, topluluğuna, bağlılığını iddia ederse, buna inanmak doğru olmaz.” diyerek, dilin ulusallık işlevini vurgulamıştır. Atatürk’ün dil konusundaki bu tavrını, onun, ülkedeki Türk unsurunu ayrıcalıklı bir grup olarak gördüğü şeklinde yorumlamak doğru olmaz. Onun bu tutumunu, o yıllarda dış kaynaklı yanlış ve temelsiz, siyasi ve ideolojik yönlendirmelere karşı toplumun birlik ve beraberliğini ulusal bir temelde sağlamaya yönelik bir girişim olarak nitelemek gerek.
TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM YAYINLARIKitabı okudu
Cumhuriyet yöneticileri, ulusallığı esas alan yeni bir toplumsal kimlik oluşturmak amacındaydılar. Ancak özgün Türk kültürünün pek çok öğeleri İslam ağırlıklı karma Osmanlı kültürü içinde kaybolup gitmişti. Soruna çözüm, ancak temele inerek, geçmiş kültürle köklü ve derin bağları olan öğeleri tekrar ortaya çıkarmakla getirebilirdi. Ulusal kimliğe temel yapılmak üzere ortaya çıkarılması düşünülen öğeler “dil” ve “tarih” idi. Atatürk, “milli bilincin ayakta kalabilmesi için dil ve tarih uğrunda çalışmaya mecburuz,” diyerek bunun bir zorunluluk olduğunu ifade etmiştir.
TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM YAYINLARIKitabı okudu
Atatürk Batı’yı önemsiyor, Anadolu’ya sahip çıkmak istiyor, Orta Asya’yı unutmuyor, İslam’ın ulusal Türk kültürünün bir öğesi olmasını da yadsımıyordu. Atatürk’ün, Batı uygarlığı ile Orta Asya Türk kültürü arasında bir yakınlaşma, hatta özdeşlik araması, 1930’lu yıllarda Batı’dan gelen tarihi ve kültürel küçümsemelere karşı bir tepki idi. Bu, Atatürk’ün Türk kültürünün üstünlüğünü kanıtlamak için başvurduğu bir yöntemdi. Bu yöntem, bazen bilimsellikten uzak bir görünüm almış olsa da, Türk kültürünün esas kaynağına inerek, Türk kimliğinin oluşturulmasında etkili bir araç olmuştur.
TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM YAYINLARIKitabı okudu
Atatürk de, başlangıçta (1921), kültür değişimleri sürecinde, Doğu’dan ve Batı’dan gelen bütün etkilerden tamamen uzak ve ulusal karakterimiz ve tarihimizle uyumlu bir kültür ileri sürmesine rağmen temelde “kültür sentezci” idi. Çünkü, yanlı ve tek bir görüşe ağırlık veren kültür ile oluşturulmak istenen kimliğin “ırkçı” bir görünüm alması mümkündür.
TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM YAYINLARIKitabı okudu
Cumhuriyet Dönemine kalan Türk kültürü sentezi, Türk-İslam bileşkesinin Batı’dan yapılan kurumsal alıntılar ile biçimlenen Osmanlı kültürü idi. Bu sentezde “yerel kültür unsurları” söz konusu değildir. Türklük ise, İslamlık ve Osmanlılık içinde eritilmiştir. Yapılması gereken ulusallıktan uzak bu görünüme ulusal bir nitelik vermekti. Bu da yeni bir kültür sentezini gerektiriyordu. Türk toplumunun tarihi geçmişi ve kültürel birikimi böyle bir sentez için elverişli öğelere sahipti.
TOPLUMSAL DÖNÜŞÜM YAYINLARIKitabı okudu
94 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.