Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Sibel Güneşdoğdu

Sibel GüneşdoğduÖzgür Renkler yazarı
Yazar
9.2/10
13 Kişi
29
Okunma
4
Beğeni
1.013
Görüntülenme

Sibel Güneşdoğdu Gönderileri

Sibel Güneşdoğdu kitaplarını, Sibel Güneşdoğdu sözleri ve alıntılarını, Sibel Güneşdoğdu yazarlarını, Sibel Güneşdoğdu yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Gitmek / Buğu
Az önce önünden geçen kadını ilgiyle inceledin. Derisi büzüşmüş yüzünün görüntüsü buruşuk bir muşambaydı sanki. Eski yüzlü kumaşlar vardır ya hani, yıpranmış döşemelikler, işte kimi insanların eski yüzlü olduğunu düşündün, hatta onun böyle doğduğunu, hiç genç olmadığını. Uzaklaşmaktaydı ama görüntüsü asılı kaldı gözlerinde, içine battı bakışlarındaki hüzün yüklü ışık, canın acıdı. Üst dudağı çizgiydi, ince bir çizgi, öpülmemiş, öpülmeye değer görülmemiş, gün geçtikçe unutmuş unutulmuşluğunu. Mutsuzluklar göçertirdi bir kadını. Özenerek diktiği, göğüs bölümünü balgümeciyle süslediği geceliğini giyip gitgide buzlaya dönüşen yatağına suçlu suçlu sokulduğu gecelerde itilip kakılmak, ipince dudaklarından, tahta gibi gövdesinden, varla yok arası memeleri yüzünden suçlanmak. Asmadaki bir salkım mor üzümün tanelerini sarmalayan buğuyu silmek gibi kolay mı yaşamdaki yanlışlıkları silmek?
KAN PORTAKALI Doktor konuşuyor. İlk tümcelerden sonrasını duymuyorum artık. Adamın dudaklarına odaklanmış gözlerim, annemin korku bulamacı bir renge boyanmış yüzüneyse hiç bakamıyorum. “Akciğerin sol lobunda portakal büyüklüğünde kitle...” Portakal büyüklüğünde... Kan portakalı mı? Portakal bahçelerindeki tüm portakallardan nefret ediyorum o
Reklam
Sonra bir suskunluk çöktü, masanın orta yerinde bekledi bir süre. Sokaktan sesler yükseldi, bir kavganın dumanı tüttü, camlar indi kaldırıma. Bir kadın çığlık çığlığa bağırdı, “Yapma,” diye yalvardı. Karşı binanın balkonunda oturan iri yarı adam en sunturlusundan bir küfür salladı aşağıya, karanlıkta yerini bulamadı uygunsuz sözcükleri. Rakı içtiler, kenara ittiler kavgayı, kırılan camları, boşlukta asılı kalan küfrü...
Çok yalnızım, korkunç bir yalnızlık…” Alfonzo sustu, kızların yüzüne baktı. Biricik, elini onun elinin üstüne koydu, dostlukla sıktı. Yüzündeki anlam “Yanındayım, seni anlıyorum,” diyordu. “Sanırım ben küçük bir çocuğum hâlâ; korunmak, sevilmek isteyen, karşısındaki insan tarafından vazgeçilmez olmayı arzulayan ve aradıklarını hiç bulamayan… Mutlu olduğumu düşündüğüm anlarda bile, farkında olmadan hep içim acıyor,” dedi Alfonzo ve sözlerinin etkisinden sıyrılmak ister gibi ekledi: “Hadi, bi yolluk daha içelim, sonra da dağılalım.” Renk atıldı: “Dağılmadık mı zaten?” Bir ah çekti Alfonzo. Gökyüzüne kaldırdı başını, yıldızları saydı:  “Bir, iki, üç, bin, milyon, milyar… Bunca yıldız gökyüzüne sığıyor da bir ben mi sığamadım dünyaya be?”
Konuşamadık, örttük, sakladık değiştiremeyeceğimiz gerçekleri, ama unutamadık da. Yine dışarı koşuyorum; şeker alınacak, irmik, yağ ya da çengelli iğne; kopan canımızı içimize iğnelemek için. Gitmek / Aklımda Bir Delilik
Ellili yaşlardaki adamın yüzü kıpkırmızı, cildi gergin, kırlaşmış saçına, sakalına karşın görüntüsü etkileyici. Türlü söylenceler var hakkında; semte gökten zembille inmiş bir gece, eskiden amirmiş, memurmuş, üniversitede hocaymış, filmlerde figüranmış… Böyle deli deli konuşmasa hayranlık uyandıracak bir yapıya sahip. Neden delirdi ki bu adam? Mutluluktan delirilir mi? Belki! İnsan neden delirir, başına hangi olay gelince? İnsan insanı delirtir; insanı insan delirtir. Gitmek / Aklımda Bir Delilik
Reklam
...Sevecenliğin olmadığı, hızlanan kalp ritimlerinin şakaklarda attığı coşkulu zamanlarda duvardaki saat tik taklarını bildik vuruşlarla yaymıştı boşluğa. Sırt kaburgaları sayılan, uylukları zayıf, içine kaçmış tüylü göbekleriyle ya da neşeli bakışları dünyasını aydınlatan, sarışın, esmer, sıradan, sıra dışı kadınlarla, sayısız ilişkiye tanıklık etti duvarlar, eşyalar. Kamış, daldığı gölden geri çekilince ter kokularıyla sarmalanmış gövdeler gittikçe katlanılmaz gelirdi. Şimdiyse… Gitmek / Bir Küçük Yıldızcık
Sibel İçli ve Özel...
S_ibel nasıl güzel İ_çli ve özel B_ir Şiir bir sel E_n iyisin sen Sibel L_akin huzurlu bir yel..
Hanife Çıta
Hanife Çıta
-temmuz
Sibel Güneşdoğdu
Sibel Güneşdoğdu
-
Sibel Güneşdoğdu
Sibel Güneşdoğdu
"...Kızın küçücük yüzünü ellerinin arasına aldı, dudağından öptü, çenesine indi, öptü, boyun çukuruna indi, öptü, göğüslerinin arasına indi, oraya gömdü yüzünü. Usulca yere kaydılar. Gecenin serin sessizliğinde, hiç konuşmadan, derin bir uykudan uyanmışçasına, çok özlemiş de yeni buluşmuşçasına, yıllardır bu anı bekliyormuşçasına sevişiyorlardı..."        
Sayfa 137Kitabı okudu
"...Sahilde yürüyorlardı. Kumsala indiler, bir sandaldan arda kalan iskeletin kıç tarafına ilişip denizin köpüren dalgalarını izlediler. Bir sessizlik uzamıştı aralarında. Kendilerini mi, denizi mi, birbirlerini mi düşünüyorlardı. Özgür’ün egzotik kokulu parfümünü Renk’in burnuna taşıyordu rüzgâr. Güneş ikisinin de tüm hücrelerini gevşetirken Özgür yavaşça kuma indi, uzandı boylu boyunca. Elini tuttu kızın, yanına çekti. İtiraz etmedi Renk. Isıyla kavrulan kumun üstünde yatıyorlardı. Güneş, gövdelerindeki türlü gereksinimlerin kilitlerini açıyordu bir bir..."        
Sayfa 162Kitabı okudu
Reklam
“... Her insanın yüreğinde kendine sakladığı bir yara vardır. Benim de bir yanım karanlık duygularla boğuşup durdu yıllarca; anneme yeterince yardım edemediğimi durmaksızın kulağıma fısıldayan duygularla, babamın hayatımızda yarattığı karmaşayı çözümleyemeyişimin sıkıntısıyla… Hep kendimi aradım; yaşamdaki dostluğu, saflığı. Ve şunu öğrendim; insan en son kendisini anlıyor…”  
Sayfa 173Kitabı okudu
"... Senin adın Renk olsun; beyaz ol, pembe ol… Sevdiklerine mavi ol, sevmediklerine, sakınılması gerekenlere siyah ol. Arada gri ol, ama sen ne istersen o olsun rengin. Hayatın rengi ol, rengârenk ol, hep mutlu ol ve arkana bakma, geleceğe dön yüzünü...”  
Sayfa 180Kitabı okudu
"...ürperiyorum. Yaşadıklarınla bana sıkıca sarılmanı beklerken, kimbilir ne zamandır içinde sakladığın soğuk sözcükleri sıralayıverdin.Terk mi ettin beni; emin değilim. Dönecek misin, dönersen incittiğin kalbimde kendini bulabilecek misin? Kırgınlığımı derinlere itiyorum, çok derinlere; ruhum yaşanan bunca şeyi anlamaya yanaşmıyor..."        
"... Kumral saçları uçuşuyor rüzgârda. Ona çok yakışan yeşil bluzunu giymiş. Bahçemdeki güllerin pembe yaprakları dökülüyor güne. Avuçlarımdan kayıyor zaman..."
"... Pencereyi ardına dek açıyorum.  Kokusu rüzgârla gelip yüreğimin derinliklerine sinsin. Bir kez, bir kez başını kaldırıp baksa..."
164 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.