İlk Kürt filmi 1926 yılında, Sovyet Ermenistan'ında çekilen Zerê'dir. Ermenistan sinemasının kurucusu olarak kabul edilen Hami Beknazaryan'ın yönetmenliğini yaptığı film, Hakob Gazaryan'ın yazdığı Zerê'nin Kaderi adlı öyküden uyarlanmıştır.
İngilizler,Fransızlar, Suriyeliler, İranlılar,Iraklar,ve türkiyeliler başka pek çok konuda uzlaşmıyor, anlaşmıyor olsa da konu kürt meselesine geldiğinde ortak tavırdan yana olmuşlar ve Kürt’lerin imha etme yoluna gitmişlerdir.
Estetik kelimesinin kökeni, Grekçe "aisthesis" ya da " aisthanesthai" sözcüğüne dayanır. Duyumsanan algı anlamına gelen bu kelimeler, günümüzde kullandığımız estetiğin felsefi karşılığını oluşturur. Özü itibari ile estetik, algılanan duyumun, duygusallığın ulaştırdığı bilgidir ve dolayısıyla bir bilim dalı olarak kabul görür.
Onların tarihleri sürgün ve göç tarihidir. Sürekli hareket halinde olan insanların tarihidir. Bu anlamda hareketin sanatı olan sinemayla ortak özellikleri vardır.
Ben o filmde Türkçe konuşulan bir yerde " siz Kürtçe konuşun!" Demedim. Nereye gittiysek, o bölgenin kültürüne göre hareket ettik. Dilin ne kadar doğal olduğunu göstermeye çalıştık.
“ Ben aslında sinemayı seviyorumdum. Sinemayı ben seçmedim sinema beni seçti. Kürdistan’da sinema için bir üniversite yok, okul yok. Benim geçmiş hayatım bana sinemayı öğretti. Sınırda yaşayan bir çocuktum. Hayat içerisinde sinemayı öğrendim.”
Bahman Ghobadi