Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Steve Biko

Steve BikoSiyah Bilinci yazarı
Yazar
8.6/10
21 Kişi
87
Okunma
12
Beğeni
1.816
Görüntülenme

Steve Biko Gönderileri

Steve Biko kitaplarını, Steve Biko sözleri ve alıntılarını, Steve Biko yazarlarını, Steve Biko yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Liberal, Soylu Vahşi zamanının geride kaldığını, siyahların kendi kurtuluş mücadelelerinde herhangi bir arabulucuya ihtiyaç duymadığını anlamak zorundadır. Hiçbir gerçek liberal siyah bilincinin gelişmesine hınç beslememelidir. Aksine bütün gerçek liberaller farkına varmalıdır ki adalet kavgasını verecekleri yer kendi beyaz toplumlarıdır. Liberaller, şayet gerçek liberalseler, kendilerinin de baskı altında olabileceklerini kavramalı, dolayısıyla kolay kolay özdeşlik iddiasında bulunamayacakları belirsiz bir "onlar"ın değil, kendi özgürlüklerinin mücadelesini vermelidirler. Bir liberal, mutlak bir şekilde kendini adayarak, beyaz kardeşine şunu öğretmelidir: Belli bir aşamada ülke tarihinin yeniden yazılması gerekebilir ve biz, "renk denen şeyin insanı kalıba sokmaya yaramayacağı bir ülke"de yaşayabiliriz. Siyahlar bunu yeterince duydu. Yani liberal, yağlama makinesi gibi hizmet etmek zorundadır ki biz, Güney Afrika için daha iyi bir istikamet bulma çabamızda vites değiştirdiğimizde, metalin metale sürtürme sesiyle değil, iyi bakılmış bir aracın serbest ve akışkan hareketiyle karşılaşabilelim.
"İnsanlar arasında, insan olmalarından gelen bir dayanışma vardır ve bundan ötürü herkes, dünyadaki her adaletsizliğe ve yapılan her yanlışa karşı sorumludur, bilhassa da kişinin tarıklığında işlenen yahut bilmiyor olamayacağı suçlara karşı."
Reklam
Bu umudun arkasında ise siyah insana dair ortak bir tespit vardı: siyah insan, insanlığı elinden alınmış, mağlup edilmiş, kendinden tiksinen insandır.³
Yine James Cone'un, beyazların beyaz Tanısına karşı siyahların siyah Tanrısını ve İsa'sını çıkaran Siyah İlahiyat'ı bu kitapta göreceğiniz gibi Biko'yu çok etkiledi.
Cleaver'ın "eğer çözümün bir parçası değilsen, o halde sorunun bir parçasısın"
"Yapay entegre çevreler, siyahlar üzerinde uyuşturucu etkisi yapmaktan ve suçluluk duygusundan mustarip beyazlara belirsiz bir tatmin sunmaktan başka bir işe yaramadığı halde, insanları bir şeylerin yapıldığına inandırmaktadır. Biri bu çay partilerini artırdıkça kendini daha liberal addeder ve vicdanını dizginleyip körelten suçluluktan da daha bir azade hisseder. Böylece kendi beyaz çevrelerinde -yalnızca beyazların girebildiği otellerde, plajlarda, restoranlarda ve sinemalarda- daha hafif bir yükle dolaşmakta ve kendisini geri kalan herkesten farklı hissetmektedir."
Reklam
"Aslında en büyük ırkçı bunlardır çünkü bizim ne istediğimizi bilecek zekaya sahip olduğumuzu inkar ediyorlar"
Bu mesele, insanların hazır olup olmamasıyla ilgili değildir; insanların hazır edilip edilemeyeceğiyle ilgilidir. Hazır insanlar derken de kastettiğim şey farklıdır. İnsanlar, nihai eylem için hazırlar mı? Kurulan siyasal parti de bizim vermek istediğimiz nihai biçimi henüz almamış olabilir, ama bu bir çeşit önlemdir, öyle değil mi? Bizi nihai adıma doğru itmek için her halükarda orada olması gerekiyor. Dolayısıyla mesele insanların hazır olup olmaması değil. Asıl önemli nokta, doğru ve yanlış ne olup bittiğidir. Eğer yanlışsa, bize doğrunun ne olduğunu ve doğruya yaklaşmak için ne yapmamız gerektiğini anlatacak bir tür platforma ihtiyacımız var demektir. Bir siyasal partinin varoluş gerekçesi bizce budur. İnsanlar güya siyahlar için olan ama gerçekte siyahlara karşı duran ve yalnızca beyaz toplumla iletişim kurmayı amaçlayan sahte telefonlar gibi sistem tarafından etkisiz hale getirildiğinde, bu gerekçe çok daha zaruri ve çok daha acil hale gelir. Burada kastettiğim, apartheid yaşamının kurumlarıdır -Bantu bölgeleri, CRC [Melez Temsil Konseyi], Hintliler konseyi. Bunların hepsi, bizim sorunlarımıza "cevap" olarak sistem tarafından kuruldular. Oysa problemi yaratan sistemin bizatihi parçasıdırlar. Ve işte biz bu noktada devreye giriyoruz.
Sayfa 109Kitabı okudu
Hareketin çeperinde duran bir sürü insan, okudukların- dan aldıkları güçle harekete dahil oldu. Liderlik denen grupta olanlar da okuyor ve farklı okuma eğilimleri var - ama ben çok az okuyorum. Bir kitabı bitirdiğim çok nadir- dir, daha ziyade orada bir şey bulmaya yönelirim. Öyle bir niyetim yoksa uzun bir zamana yayarım, mesela uyumadan önce okurum. İnsanların felsefeleri, stratejileri gibi şeyleri konu eden kitaplardan bahsediyorum. Stokely'nin kitabını 68' den ya da 69' dan bu yana kim bilir kaç yıldır ellinde tu- tuyorum. Henüz bitiremedim. Yahut diğerleri. Mesela Ua- mes] Cone'un kitabı; siyah ilahiyat üzerine olan bazı bölüm- lerini okudum. Elbette diğerleri benden çok daha hevesli okurlar. Çok okuyorlar, çok yazıyorlar, yorumluyorlar fa- lan. Yani bu unsurun böyle bir etkisi var. Şunu söylemek is- tiyorum; bu öncelikle deneyimden, herkesin farkında oldu- ğu durumun analizinden çıkan temel bir tutum üzerinde bütünleyici bir etkidir. Bakışınızı keskinleştirir; dile getirdi- ğiniz herhangi bir şeyde kendinizden emin olmanıza yar- dınm olur. Üçüncü Dünya insanlarının ortak deneyimi.
Sayfa 100Kitabı okudu
Ortada büyük bir tartışma vardı. Siyahlar, beyazlara ait bir bölgede en fazla 72 saat kalabiliyordu ve haliyle ilk 72 saatin sonunda ne yapılacağına dair bir tartışma başlamıştı. Bu bölgenin dışına çıkıp yeni bir 72 saat için geri mi dönüyoruz yoksa yasaya karşı mı koyuyoruz? Beyazlar diyordu ki hayır, yürüyüp çıkmalıyız. Çok kısıtlayıcı
Reklam
Mücadelede dayak yemeye hazır olmak, bize yetecektir. Korku kavramını söz dağarcığımızdan tamamıyla çıkarmalıyız. Nihayetinde hakikat kötülüğü mutlaka yener ve her zaman beyaz adam kendi harisliğini, siyah toplulukta kendini gösteren bu temel korkuyla besler. Özel Birim ajanları yalanı doğruya çeviremeyecekler ve kimse onlara itibar et- memeli.
Biz bireyler, Zulular, Xhosalar, Vendalar yahut Hintliler olarak baskı görmüyoruz. Biz siyah olduğumuz için baskı görüyoruz. Kendimizi bütünleştirebilmek ve birleşik bir grup olarak karşı koyabilmek için tam da bu kavramı kullanmamız şart. Kötülüğün faillerini şaşkına çevirecek bir azametle birbirimize sımsıkı sarılmamız şart.
Siyah bir yazarın söylediği gibi sömürgecilik, yerlileri kontrol altında tutmakla asla tatmin olmaz; tuhaf bir mantıkla yerlinin geçmişine dönmek, onu tahrif edip bozmak zorundadır. Hâliyle bu ülkede siyah adamın tarihini okumak, en çok hayal kırıklığı yaratacak şeydir. Zira tarih, baştan aşağıya yenilgilerden ibaret uzunca bir silsile olarak sunulur. (...) Bize öğretilen tarihte herhangi bir nesnellik olmadığı gibi, olguların, henüz bilgisiz olan öğrencinin bile midesini kaldıran dehşet verici yanlış tasvirleri söz konusudur.
yaşadığımız duruma dair yanlış bir analizinin üzerine temellendiği sürece siyahlar ile beyazlar arasında da yanlış gidecek olan bu siyasal koalisyonu ortadan kaldırmanın vaktidir. Bunun için bir sebebim daha var: söz konusu koa- lisyon mevcut durumda birliğimizin önündeki en büyük engeli teşkil ediyor. İçlerinden hiç kimsenin hususi olarak emek
Beyazları hücum hâlinde olmak da kesmiyor. Önyargı- larına öylesine gömülmüşler ki, siyahların, hiçbir beyaz rehberliği ve vasiliği olmadan kendi düşüncelerini formüle edebileceklerine inanmuyorlar. Dolayısıyla, sistemi çok yan- lış bulan beyazlar bile, siyahların kışkırtımaya verdikleri tepkiyi dizginlemeyi kendilerine vazife addediyor. Hiç kim- se de çıkıp, yanlış olana karşı durmanın liberal beyazların işi olmadığını hatırlatmıyor. Fakat -sayıları oldukça az olan- liberallerin bizzat sistemin içinde olmalarına rağmen, siste- me karşı duran siyahların hareket tarzlarını belirlemekle kalmayıp ona öncülük etmeleri, bize bir tesadüften çok da- ha fazlası görünüyor. Bizce onların bu rolü, beyaz iktidar yapısının bütünselliğini de açıklıyor -bizim sorunumuz be-yazlar olmasına rağmen bize bu problemle nasıl baş etme- miz gerektiğini anlatmaya heveslenenler yine bazı beyazlar oluyor. Bunu, bütün dikkatimizi başka yerlere çekerek ya- pıyorlar. Bize durumun, ırkla değil sınıf çatışmasıyla ilgili olduğunu anlatıyorlar. Bırakalım onlar, Özgür Eyalet'teki van Tonder'e gitsinler ve bunu ona anlatsınlar. Biz proble- min ne olduğunu bildiğimize ve bulgularımıza sadık kala- cağımıza inanıyoruz.
233 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.