Steven Erikson Gönderileri
Steven Erikson kitaplarını, Steven Erikson sözleri ve alıntılarını, Steven Erikson yazarlarını, Steven Erikson yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Our souls might as well be trapped inside a haunted keep. Sure, we built it – each of us – with our own hands, but we've forgotten half the rooms, we get lost in the corridors. We stumble into rooms of raging heat, then stagger back, away, lest our own emotions roast us alive. Other places are cold as ice – as cold as this frozen land around us. Still others remain for ever dark – no lantern will work, every candle dies as if starved of air, and we grope around, collide with unseen furniture, with walls. We look out through the high windows, but distrust all that we see.
Çaresizliği sadece gençler mi bilirler?
Sayfa 241Kitabı okudu
Is it any wonder none of you know happiness? You are all twisted branches from the same sick tree.
Yaşamak çile çekmektir. Var olmak -bizim halimizde bile-
direnmektir."
"öğrenilen tek şey bu oldu, Karsa Orlong," dedi 'Siballe adıyla
bilinen kadın Tlan Imass. "Tamamıyla. Taş, deniz, orman, şehir
-ve de şimdiye dek yaşamış her yaratık- aynı mücadeleyi paylaşır.
Var olmak, olmamaya direnir. Düzen, ayrışmanın ve düzensizliğin
kaosuyla savaşır. Karsa Orlong, öğrenmeye değer tek hakikat, tüm
hakikatlerin en būyüğü budur. Tanrılar kusursuzluktan, doğaya ve
doğanın belirsizliğine karşı kazanılacak erişilmez zaferden başka
neye ibadet ederler? Bu mücadeleyi tarif eden pek çok sözcuk var-
dır. Kaosa karşı dűzen, ayrışmaya karşı yapı, karanlığa karşı ışık,
ölūme karşı hayat. Fakat hepsi de aynı anlama gelir
Sayfa 592Kitabı okuyor
One day uncertainty will come to your door, will clamber down your throat, and it will be a race to see which arrives first, humility or death.
Pençe gülümsedi. "Öğrenmeye başlamışsın , Paran. Sahip olduğun bilgileri paylaşmakta asla acele etme. Kelimeler sikkeler gibidir - biriktirmek yarar getirir."
Sayfa 65Kitabı yarım bıraktı
I accept no authority other than my own will, the desires I choose to act upon, and the judgements I make for myself.
"Bana kalırsa bir terfi zamanı geldi." dedi Coltaine. "Artık bir çavuşsun, asker."
Hiçbir şey demeyen adamın gözleri daha da kısıldı.
"Bence bir selam vermen uygun olacaktır," diye homurdandı Bult.
Diğer lağımcılardan biri genzini temizledi ve bıyığını tedirgince çekiştirdi.
Yüzbaşı Lull adama doğru döndü. "Bu konuda söyleyecek bir şeyin mi var, asker?"
"Pek yok," diye mırıldandı adam.
"Çıkar ağzındaki baklayı."
Asker omuz silkti. "Şey, o... daha iki dakika önce bir yüzbaşıydı, komutanım. Yumruk az önce onun rütbesini düşürdü. O Yüzbaşı Kıyım, komutanım. İstihkâmcıların kumandanıdır. Veya öyleydi."
Sayfa 708Kitabı okudu
Burada öykülerden başka bir şey duymazsın.Öyküler kanını akıtmaz.Öyküler sana açlık çektirmez, ayaklarını ağrıtmaz.
Sayfa 57Kitabı okudu
The truth of futility was the hardest truth of all, and for those clear-eyed enough to see it, there was no escape.
All that unfolds in the mortal realm gives shape to the ground upon which the gods walk. Thus, they are never certain of their stride. It falls to us to prepare the footfalls, to dig the deep, deadly pits, the traps and snares.