Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.25
Steven L. Peck
Steven L. Peck Yorumları ve İncelemeleri
Steven L. Peck sözleri ve alıntılarını, Steven L. Peck kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Borges’in ‘’Babil Kitaplığı’’ hikayesi üzerinden oluşturulan kısa fakat oldukça etkileyici aynı zamanda alışılmışın dışında bir kitap."Cehennem" tanımına yazar farklı bir yorum getirmiş. Buradan çıkış biletini alabilmenin tek yolu ise yazılabilecek tüm kitapların olduğu bir yerden kendi hayatının anlatıldığı kitabı bulmak. Çok sayıda kitabın olduğu bir yeri cennet olarak düşünsek de eserde durum hiç öyle değil. Kitaplarda anlamlı birkaç kelime bulsan bile bir nimet… Bana bazı kısımları hafiften ‘’Platform’’ filmindeki kast sistemini de anımsattı. Ben kitaba ne kadar kısa desem de binlerce yıl süren bir monotonluk, sonu olmayan bir uçurumdan düşüş ve ızdırap verici bir umutsuzluk okuyacaksınız… Bu arada yazar sanırım Zerdüşt. Zira bu dine biraz övgü ile değinmiş.
Kitap bir kişinin öldükten sonra cehenneme gitmesi ve kendisini dünyada tasvir edilen cehennemden çok farklı bir cehennemde bulması ile başlıyor. Yazarın yarattığı cehennemde kişinin sonsuz kitap rafları arasından kendi hayatını saniyesi saniyesine anlatan kitabı bulması gerek cehennemden çıkabilmesi için. ilk defa bu kadar ilginç konuya sahip bir kitap okudum. Yazarın anlatımı gayet yalındı. Zerdüştlük hakkında bilgiler içeriyordu kitap. Kitaba şans verilebilir bence ama ben biraz daha uzun olmasını isterdim. Kitabın konusu, yazarın işleyişi beni tatmin etti ancak kitabın biraz kısa ve sonunun biraz aceleye getirilmiş gibi olması beni üzdü.
Konusu oldukça ilginç bir kitap. Soren Johansson adlı adamımız dünyadayken inandığı dinin rituellerini yerine getiren biridir. Ancak öldüğünde kendini cehennemde bulur. Çünkü gerçek din zerdüştlüktür. Üstelik bu cehennem oldukça farklıdır. Burası yazılabilecek tüm kitapların bulunduğu bir yerdir ve buradan kurtulmanın tek yolu bu kitaplar arasından kendi hayat hikâyenin anlatıldığı kitabı bulmaktır.
Cennet tasviri gerçekten hayal gücünün sınırlarını zorlar nitelikte. Dipsiz bir kuyu ve neredeyse sonsuz sayıda kitap. Yazar Borges'in Babil Kitaplığı öyküsünden esinlenmiş. (Bu kitabı da merak ettim.) Tüm bu ilginçliğin yanında beklentimi tam karşılamadı. Bilemiyorum belki kısa olmasından ya da benim sonunu daha farklı hayal etmemden kaynaklanmış olabilir. Bir solukta okuyacağınız ilginç bir kitapsa aradığınız okuyun derim
112 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
Sıradan bir adam olan Soren Johansson öldüğünde, kendini cehennemde bulur. Orada onu sonsuz bir umutsuzluk, işkence ve hüzün beklemektedir ama bu cehennem ona öğretilenlerden yine de çok farklıdır: Burası, yazılabilecek tüm kitapların var olduğu bir yerdir ve oradan kurtulabilmek için kendi hayatının anlatıldığı kitabı bulmak zorundadır.
Biliminsanı ve yazar Steven L. Peck, varoluşu, ölümü, sonsuzluğu sorguladığı bu metafizik romanında, Borges'in ünlü “Babil Kitaplığı” öyküsüne yeni bir yorum getiriyor ve gotik edebiyatın öncü eserlerinden biri olan Vathek'ten beri işlenen umutsuzluk ve ölümsüzlük kavramları üzerine karanlık bir anlatıya imza atıyor.
"İnanç, insan doğası ve sonsuzluğun acımasız sınırlarına dair dehşet verici bir yaklaşım."
Umut içinde umutsuzluk...
Sakın fazla beklentiyle başlamayın. Çünkü sonu tatmin etmiyor. Ama kendisi çok güzeldi. Esinlendiği yer Borgesin Hayaller ve Hikayeler kitabındaki babil kitaplığı hikayesi. Bunu zaten belirtiyor. Sonsuz sayıda kitapla dolu bir cehennem var. Buradaki tüm insanlar aynılar ve de hep aynı şeyleri yaşıyorlar. Ne bilim daha değişik bir son olabilirdi. Kahramanımız da umut içinde umutsuzluk yaşıyor. Yani o kadar çok kitap var ki, bu yüzden umudu hiç tükenmiyor. Ama hepsi anlamsız sembol ve yazıyla dolu. Bu yüzden de umutsuz. Amacı da içinde kendi hayatının olduğu kitabı bulmak. Değişikti yinede. Okunabilir. Bakabilirsiniz. Buradan da anladım ki ben sonu havada kalan bilim kurgu kitaplarını sevmiyorum. (Bilim kurgu olarak değerlendirmek istedim. Buraya değinmek için.) Bu yüzden eğer ki sonu havada kalmayan, eksik bırakmayan, bir yere bağlanan şekilde bir kitap biliyorsanız bana önerebilirsiniz. Önerilere açığım her zaman. Kitapla kalın... :)
Jorge Lois Borges cenneti kitaplarla dolu bir kütüphane olarak hayal eder. Benim de inancım bu yöndedir. Ben edebiyata inanıyorum ve Borges benim tanrılarımdan biri. Ama ya cehennem de öyle bir yerse?
Ya cehennem dünyada yazılmış, yazılacak ve yazılma ihtimali olan anlamlı ve anlamsız bütün kitaplarla dolu bir kütüphane ise? Ve tek çıkış yolu kendinize ait kitabı bulmaksa?
Sonsuzluk ne kadar sürer? Kısa bir cehennem ziyareti kadar mı?
Kısa Bir Cehennem Ziyareti
Kitap oldukça yaratıcı bi perspektiften bakmis olup beni düşündüren bir kitap oldu. Kitap da ölmüş olan insanların cehennem olarak nitelendirilen, sonsuz (aslında sonsuz değil kitabı okuyanlar beni anlayacaktır) bir kütüphanede, kendi hayatlarını yazan kitabı bulana kadar bu cehennem denen yerden çıkamıyorlar. Bunu konu alıyor.
Kısa Bir Cehennem Ziyareti
Merhaba
•
Kısa Bir Cehennem Ziyareti; Çınar Yayınları’nın “Geceyi Yaşa!” sloganıyla duyurduğu ve korku, bilim kurgu ve polisiye kitapları derleyip sunduğu Kara Çınar Dizisi’nin ilk kitabı.
•
Kara Çınar Dizisi’nde: daha önce farklı yayınevlerince yayımlanmış Infernaliana, Sarı Odanın Esrarı gibi kitapların yanı sıra; Kısa Bir Cehennem Ziyareti ve
Güzel bir cehennem tasviriydi. Kurgu olay örgüleri güzel bir kitap. Bir çok karakterin neden geldiğini neler yaptığını okumuş olduk. Hiç unutmayacağım bir karakter ismi oldun SOREN.
108 syf.
10/10 puan verdi
Kayıp Rıhtım forumunun dillere destan kitabını en sonunda okuyabildim. Söylendiği kadar varmış gerçekten de...
Kasvetli mi kasvetli, içinizi sıkan, adeta biri sizi boğazlıyormuş gibi hissettiren korkutucu bir kurgu var ortada. Tekdüzelikten hoşlanan biri olmama rağmen dehşete düşmeden edemedim.
Cehennem tasviri konusunda oldukça başarılı bir eser. İnsan gerçekten cehennemi okuduğunu hissediyor ve sonsuzluğu, gelip geçiciliği, zamanı sorguluyor. "Vakit nakittir." sözü resmen geçerliliğini kaybediyor.
Özellikle tek tıkla istediğimiz her şeye ulaşabildiğimiz bir zamanda bu eseri okumak daha da korkutucu. Okurken akışa uygun bir şekilde gittikçe daha da umutsuzluğa kapıldım. Zaten eser boyunca umut, umutsuzluk, düzen ve kaos birbiri içine giriyor. Bu tarz kurguları okumayı sevenleri derinden etkileyeceğine eminim.
Yazarın esinlendiği Borges'in Babil Kitaplığı öyküsünü önceden de okuyup etkilenmiştim ama bu kurgudan sonra tamamen yeni bir anlam kazandı ve kitap biter bitmez öyküyü yeniden okudum.
Bazı kitaplar hem hakkında saatlerce konuşulmaya açık hem de kelimeleri kifayetsiz bırakacak kadar derin oluyor...
108 syf.
10/10 puan verdi
Kitap düşüncelerimin çok ötesinde çıktı. Hayal gücünün sınırlarını zorlayan bir matematiksel kurgu eşliğinde yazılmış olduğu için belirli bir yerden sonra anlatıcının yaşamındaki geçmişi, mevcut anı, geleceği, düşüncelerini, umutlarını ve umutsuzluklarını… hepsini bir yana bırakıp yalnızca dehşet içerisinde sonsuzluk terimini kavramaya çalışarak okumaya devam ettim. Tabii kurguya göre ortada bir sonsuzluk yok. Sonsuzluğun bile bir sonu var, fakat bu sonun ne kadar uzakta olduğu düşünülünce ikisinin bir farkı kalmıyor. Tüm kasvet de burada başlıyor işte.
Ortada bir ölüm olmadığı için bir süre sonra yaşam da anlamını tamamen yitiriyor. Kasvetli kelimesini kullanmak istiyorum ama en karanlık kelime bile böyle bir tekrarın ve monotonluğun verdiği anlamaızlaşmayı tanımlayabilecek güçte değildir sanırım.
Kurgu gerçekten kelimelerle anlatılamayacak bir dehşet veriyor. Hem felsefi yanı olup düşündüren hem de düşünmenin hiçbir anlam ifade etmediği bir bağlam mevcut yani. Edebi bir kaygı gütmeden yazılmış olduğu halde tüm umutsuzluğu iliklerinize kadar aktarabilen, kurgusal yönüyle çok başarılı bulduğum bir eser oldu.
Sonsuzluğa uzanan bir kitap cehennemi düşünün. Çıkışı yok. Düşüş var bu kütüphanede sadece, sonsuzluğa düşüş o da. Kendi yaşam öykünüzü bulduğunuz zaman kurtulabilirsiniz ama bu sayısız kitaplar ve kütüphaneler arasında imkansız. Ölüm yok sürekli yeniden dirilirsiniz. Yemek sınırsız ve ne isterseniz. İnsanlar milyonlarca yıl yaşıyor sadece. Ve arayış, düşüş sonsuza kadar sürüyor. Dibe ulaşamadan. Mutlaka okunmalı diyebilirim.
Yazarı ilk kez okudum ve bu yüzden ne beklemem gerektiğini hiç bilmiyordum. Ama karşıma kısacık bir kitap olmasına rağmen dolu dolu ve düşündürücü hoş bir metin çıktı, iyiki almışım ve okumuşum dedirtti bana.
Kitap ölen ve hiç bizim bildiğimiz cehenneme benzemeyen bir yerde 'öteki hayatına' başlayan karakterin cehennemde milyarlarca yıl geçirdikten sonra bize başına gelenleri anlatmasıyla başlıyor. Kendine has bir esprisi anlayışı bile vardı kitabın.
Bizi düşündürmek istediği konular oldukça derin. Buna karşın dili oldukça sade ve akıcı idi. Hiç sıkılmadan bir oturuşta bitirdim. Kitabın belli bir alt metni ve gönderme yaptığı esas bir kaynak olduğunu düşünmüyorum. Daha çok her okuyanın kendi hayat tecrübesi ve hayata bakış açısı ile farklı yorumlarda bulunabileceği bir kitap. Benim için cehennemin en vurucu yanı tek düze oluşu değildi örneğin. Elbette milyonlarca yıl süren bir tek düzeliği tecrübe etmediğim sürece nasıl bir bunalıma yol açar bende tahmin edemem. Ama yinede sonsuzluğa uzanan bir kütüphanede, içinde anlamlı tek bir kelime olan bir kitap bulabilmek için bile yüz yıllar harcamak, okunacak tek bir kelimeye muhtaç kalmak, bu daha vurucuydu benim için.
Farklı bir cehennem tasviri, sonsuzluk ve varoluş hakkında kısa akıcı bir kitap okumak istiyorsanız tercih edebileceğiniz ilginç bir eserdi.
Çok ama çok acayip bir kitap. Hepi topu yüz sayfalık bir kitapta böyle sarsılmayı hiç beklemiyordum.
Kitabın konusu malum ama içerdiği derinlik tahmin edilemez. Ben cehennemde geçen gergin bir işkence hikayesi bekliyordum, onun yerine her türlü değeri sorgulatan acayip bir kitap çıktı karşıma.
Kitap, din, tanrı, cennet, cehennem kavramlarının sorgulanmasıyla başlıyor ve dünyada belki de yalnızca bir kişinin kurgulayabileceği bir cehennem kurgusunun içine bırakıyor okuru. İlk başlarda ilgi çekici ve eğlenceli gelen bu cehennem, kitabın ortalarına doğru gerçek bir cehenneme, sonlarına doğruysa hayal bile edemediğim kafamdaki cehennemden bile çok çok daha korkunç bir yere evriliyor.
Hatta bana kalırsa, burada cennet de eleştiriliyor. Bana en çok vuran kısım bu galiba. Benden önceki arkadaşların da yorumlarında belirttiği gibi, esasında çok güzel bir yer gibi duruyor burası. Yediğin önünde yemediğin arkanda, sonsuz bir sohbet ortamı, serbest cinsellik... Cennet gibi. Ama değil işte. Öyle olmuyormuş o iş. Neden olmadığını merak ediyorsanız, buyrun kitabı okuyun. :)
Velhasıl kelam, tatmin etmeyen sonu haricinde ben kitabı çok beğendim. Uzun bir süredir okuduğum en ilginç kitaptı. İlgililerine önerilir.
Herkese iyi okumalar!
Sıradan bir adam Soren Johansson ölür ve kendini cehennemde bulur. Ama bu cehennem bizim bildiklerimizden çok farklıdır. Orada pek çok ölü ile birlikte onları bir iblis karşılar ve dünya üzerindeki gerçek inancın Zerdüştlük olduğunu ve zerdüşt olamayanların cehenneme gideceğini söyler. Tabiki bu sonsuza dek değildir. Kurtuluşun bir çağdaşı var.
Cehennemde Borges'in Babil kitaplığından esinlenmiş bir kitaplık. İçinde dünyada yazılabilecek tüm kitapların yer aldığı milyarlarca kitap. Cehennemde yer alan bu kütüphanede kendi hayatınızın yer aldığı kitabı bulup yerine yerleştirdiğinizde artık cennete gitme zamanınız geliyor. Çok kolay değil mi? Okuduğunuzda göreceksiniz tabi bunu. Belki de göremeyeceksiniz.
Ölümün, sonsuzluğun işlendiği, özellikle son bölümlerde karanlığı ve umutsuzluğu hissettiren bir anlatı.