1450’lerde dökümcü ustası Gutenberg’in matbaayı icat etmesiyle yeni bir hayat başladı.
Elli yıl içinde Kuzey Avrupa ülkelerinde 40.000 baskıda 6 milyondan fazla kitap basıldı.
80 milyon nüfuslu 16. yüzyıl Avrupa’sında basılan kitap tirajı 150 milyona ulaşmıştır.
...1472 ila 1500 arasında 214 tane matematik kitabı matbaada basılıp yüzbinlerce satmıştır.
‘’Japonya’nın aksine, Ortadoğu’da yüksek ve orta sınıflar, Avrupa’nın üretim metodlarını öğrenmekte başarısız olurken, Avrupa’nın giyim kuşam biçimlerine, Avrupa tarzı konaklar yapmaya kendilerini kaptırdılar...’’
(İktisat tarihçisi Charles Issawi)
Ve böyle her şeyci ideolojilerde zihnin tek işlevi vardır:Kendi kaynaklarını tekrar tekrar okumak,başka kaynakları ise ya reddetmek ya da ön kabullere göre süzerek ve amaca uygunluğuna göre seçerek okumak.
Bizim dimağımız henüz eşyadan fikirlere intikal edemiyor,fikirlerden eşyaya geçmeyi tercih ediyoruz.Çünkü bu sayede düşüncelerimiz sonsuz hayaller içinde,her şeyi kendi emellerine göre tertip edebileceği hayali bir çevre bulabiliyor.
Düşünmek ise zordur,doğrulara doğru gerçekten zor bir yolculuktur.Yolda bizi en çok şaşırtıp yanıltacak kılavuzlarımız,bizzat kendi psikolojimizin putlarıdır,önyargılarımızdır,kendi kaygılarımız ve özlemlerimizdir.
Lord Curzon İsmet Paşa'nın en yüksek fiyatı koparmak isteyen bir halı satıcısı gibi pazarlık ede ede sonuna kadar dayanacağını, sonunda razı olacağını umuyordu. Bundan önce doğulularla olan alışverişinde eski ve çürümüş rejimlerle karşılaşmaya alışıktı. Bunlarda çıkarlar ilkelerden üstün tutulur ve kişisel yönetim birtakım uzlaşmaları kolaylaştırırdı. Ama burada Curzon'un bir türlü kavrayamadığı yeni bir şey vardı. Şimdiye kadar hiçbir doğu ülkesinde
Benzeri olmayan, ilkelerin herşeyin üstünde tutulduğu, vatsnsever, milliyetçi bir hareket
Zaten bir entelektüelden ve bir aydından beklediğimiz şey budur. Her konuda bir yere angaje olmamak, farklı düşünceleri, farklı fikirleri hayatının değişik dönemlerinde ortaya koyabilmek, fikrini değiştirebilmek. / Cemil KOÇAK