ABD'nin aklı İngiliz, ruhu Fransız ve damarlarında akan kan ise Almandır.
Alman, Fransız ve İngiliz idare geleneği olarak nasıl ilişki kurar diye bakıldığında, Almanlar teritoryal, yani bir yerde nasıl bir idare varsa aynısını diğer yerde kurar. Fransızlar, idare sistemi olarak kompartman sistemini kabul ederler ama Fransızların deniz aşırı sömürgeleri olduğu için esneme payları da vardır. İngilizler ise tamamen esnerler. Nitekim İngilizlerin anakarada bile farklı idare yapıları mevcuttur. ABD açısından bakıldığında, ABD kişiye göre elbise diker.
Gramsci, "eskinin ölemediği, yeninin doğamadığı bir dönemden geçiyoruz," diyerek tasvir etmiş ve "böyle dönemlerde canavarlarla savaşırız" diyerek, istikrarsızlık döneminin sonucunun ne olduğunu anlatmıştır. Bu yaklaşım, bu dönemin hakikatidir.
Yeni dünyada, yeniden ulus-devlet kavramının temel olacağı tespit edilmektedir. Fakat ulus-devlet kavramı, Soğuk Savaş'tan bugüne kadar, insan hakları, demokrasinin geçişkenliği, çok-kültürlülük başlıkları altında tahrip edilirken, bugün bu kavramın tahrip edilmesinde, bölgesel olarak hiyerarşilerin tesis edilmesinin etkili olduğu görülmektedir. Bu nedenle, bölgesel ittifakların yanı sıra bunların içerisinde, alt hiyerarşi gruplarının varlığının da görülmesi gerekir.