Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Teklif Dergisi

Teklif DergisiTeklif - Sayı 1 (Ocak 2022) dergisi
Dergi
9.0/10
23 Kişi
252
Okunma
107
Beğeni
3.988
Görüntülenme

Teklif Dergisi Gönderileri

Teklif Dergisi kitaplarını, Teklif Dergisi sözleri ve alıntılarını, Teklif Dergisi yazarlarını, Teklif Dergisi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Tahsin Görgün:(...)Hakikat ile alakalı mesele de yine insanın varlık yapısı ile alakalı gözüküyor: olanın, varlığı dışında bir mânâsının olduğu veya olabildiğini fark ettiğimizde, yani görünüş ile çerçekliği birbirinden tefrik etmenin mümkün, muhtemel veya zorunlu olduğunu anladığımızdan itibaren veya anlamamız itibarıyla hakikat ile ilgili soru ortaya çıkar ve bir araştırma ve soruşturmaya dönüşür.
İbrahim Halil Üçer:(...)Ama öncesinde, İslam düşüncesinde akıl-şer'-örf unsurlarının nasıl bütünleştirildiğiyle ilgili bir örnek vereyim. Ahlak-ı Adüdiyye şerhinde Taşköprülüzâde'nin ilâhi teklife dayalı yükümlülük fikri ile insâni doğaya-akla ve toplumsal geleneğe dayalı yükümlülük fikrini tamamlayıcı bir şekilde vazettiği bir manzara var. Buradan insan tipleri de çıkarıyor. İnsâni doğanın ve aklın öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmeyen kişiye mecnun, yani deli; yaygın toplumsal kabullerin öngördüğü yükümlülükleri yerine getirmeyen kişiye ebleh, yani alık veya bön; ilâhi buyruktan kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirmeyen kişiye ise fâsık, yani günahkâr diyor. Bunların karşıtı olarak âkil, hikmetli-râşid ve âdil insan tipleri vaz ediliyor; Taşköprülüzâde için bunlardan birinin olmadığı durumda diğerinin mevcudiyetinden bahsetmek mümkün değil. Bunları belki mükellefiyetin derüni boyutlarını ve asli gâyesini kavrayarak bu kavrayıştan doğan yükümlülükleri de üstlenen ârifi de ekleyebiliriz. Bunların birlikteliği kâmil insanı oluşturuyor. Bu kısmı uzatmayayım, gelmek istediğim nokta şurası: Özellikle Gazâli ertesinde, ilâhi buyrukla tamamlayıcı bir şekilde tasavvur edilen teleolojik insan doğası tasavvurunun yerine, mekanik evren ve dolayısıyla insan tasavvuruna intikal ettiğimizi düşünelim. Bu, amaçtan işleve, doğadan ilişkiye, nitelikten niceliğe, erdemden role doğru intikal ettiğimiz yepyeni bir durum ortaya çıkarıyor. Tabi bununla birlikte yeni bir ahlâki rasyonalite fikri aynı zamanda.
Reklam
Ömer Türker: İslam düşünce geleneğinde iki terim var: Mesuliyet ve teklif. Mesuliyet kelimesi sormak anlamındaki se-e-le kökünden geliyor, soran ve soruya muhatap olan anlamını ifade ediyor. Aynı zamanda bizim konuştuğumuz mânâda kendini sorgulayan olarak da yorumlanabilir. Teklif kelimesi de “alakadar ve tutkulu olmak” anlamındaki ke-li-fe kökünden geliyor ve bulunduğu bapta “kendini zora sormak, külfet ve meşakkate katlanmak” anlamına geliyor. Demek ki insan, soru sorarak kendisine yük alan, kendisini zor sokan bir varlık.
imaj tanrısı kurban istiyor
(...) İçinde yaşadığı çağın gereği modern insanın mottosu "görünüyorum öyleyse varım" dır. Dolayısıyla o, görüntüleşen mekânlarda yaşar. Onun zamanı bir görüntü olduğu gibi giyimi, kuşamı, yemesi, içmesi, evi , ofisi, öğretmenliği çalışma biçimi de bir görüntüdür. O görüntü vermeden, görüntüleşmeden var olamaz.
Sayfa 88
hesap verilebilirliğin ön şartı seçme özgürlüğüdür
(...) Kişi ancak aksini yapma özgürlük ve kudretine sahip olduğu bir eylemle yükümlü tutulabilir. ( Teklif dergisi) Akıl, irade ve seçme hakkına sahip olmak gibi özellikler, insanoğlunu diğer varlıklardan ayıran en temel ayırıcı özellikler olsa gerek. Hukukta bile aklı olmayanın sorumluğu yoktur. Insanın haricindeki bütün diğer varlıklar, kendisine yüklenen rol ya da fonksiyonları yerine getirip ömürlerini tamamlıyorlar. Ve onların sorumlulukları yok, sadece fonksiyonları var.
Sayfa 74
Reklam
nitelik ve ahlak yoksa, nicelik ve hukukî yaptırım vardır
(...) Meleke sahibi insanların bulunmadığı durumda kurallar formelleşir; kuralların formelleştiği durumlarda, kurallara uymak ihtiyârdan daha çok, irade ile irtibatlanır. Formel kuralların sınırsız geçerli olduğu yerde, teklif ve mükellefiyet yerini fonksiyona ve role bırakır.
Sayfa 66
yönelişimizin yönüne dikkat !!! veya Fatiha/ 5 ve 6.ayet
(...) Bir yöneliş insandaki bir eksikliği hakikaten ikmal ediyorsa, hakikidir. Hakikî bir şekilde insanı ikmal etmeyen yönelişler, fazilet adını suistimal ederler.
Sayfa 65
söylemlerimiz, sosyal etki gereği varolduğumuz yapılardan etkilenir
Hakikati söyleyebilmenin ön şartı, o hakikate inanan bir toplumun mensubu olmaktır. Bu mensubiyet insana hakikatle irtibatını enfüsî bir tecrübe olmaktan çıkararak, iştirak üzerinden gerçekleşen yakîni temin eder.
Sayfa 62
Kalbinin sesi aslında, akıllı saatinin, İnternet tarayıcının ve algoritmanın iş birliği ile inşa ettiği ritim olabilir. En azından toplumsal gerçekliğin bu yönde inşası için emek sarf eden bir yapılanmanın tam ortasında olduğumuz kısmı açık.
Sayfa 132 - "Kalbinin Sesini Dinle" Mutlu Olma Yükümlülüğünün Gölgesinde Duygular/ MERVE BETÜL ÜÇER
Reklam
Mutlu olmak için kalbinin sesini dinlemek bireylerin, kalbin arzulanan ürünlerde attırılmasını sağlamak markaların sorumluluğunda. Bu noktada önem kazanan soru şu: hayallerinin peşinden koşarken giydiğin ayakkabının markası ne ?
Sayfa 134 - "Kalbinin Sesini Dinle" Mutlu Olma Yükümlülüğünün Gölgesinde Duygular/ MERVE BETÜL ÜÇER
Ölüme doğru oluşuyla yaşamak, azar azar kendini tamamlamaya doğru yol almak demek bu bakımdan. Ne denli genç ölse de, insan ölümle hitâma eriyor ve tam da bu hitâma erişle birlikte itmâm oluyor: İnsan doğduğunda ölüme ama aynı zamanda kendine doğmuş oluyor.
Sayfa 114 - İlksel Teklif Sorumluluğun ve Özgürlüğün İmkanı/ ÖZKAN GÖZEL
Beşeriz ve fakat insan olmakla/ insan kalmakla mükellefiz. İnsana sunulmuş teklif hakikatte onu özgür - özü gür- kılmaya müteveccih: Yük eğer onu layıkıyla omuzlayabilirsek bizi özgürleştirebilecek. Topraktan yapılmayız ve fakat başımız göğe yükseliyor.
Sayfa 113 - İlksel Teklif Sorumluluğun ve Özgürlüğün İmkanı/ ÖZKAN GÖZEL
Özgürlüğü yükümlülüğün temeli değil, kendisi olarak kavramaya başlayınca onu kaybettik. Bu anlamıyla onu kaybetmek, ahlaki tedebbürü ve giderek insanı da kaybetmek mânâsına geliyor.
Sayfa 70 - Özgürlük Kazandıran Yükümlülük/ İBRAHİM HALİL ÜÇER
Modern insanı en iyi görüntüsünden tanırız.. Çünkü onun "zâtı" görüntüsüdür. Bir başka deyişle onun mevcudiyeti görüntüsüne bağlıdır.
Sayfa 88 - Görüntüleşen İnsan ve Arıtılmış Mükellefiyet/ DURSUN ÇİÇEK
1.354 öğeden 1.306 ile 1.320 arasındakiler gösteriliyor.