Oslo Üniversitesi'nde Sosyal Antropoloji Profesörü olarak görev yapmaktadır. Antropoloji üzerine olan Ethnicity and Nationalism, Small Places, Large Issues ve The Tyranny of the Moment: Fast and Slow Time in the Information Age kitaplarının da yazarıdır.
Maalesef pek çok siyasi rejimin yaptığı gibi, şayet tamamen korku ve şiddet aracılığıyla yönetmiyorlarsa, herhangi bir toplumda iktidar sahipleri şu veya bu şekilde iktidarlarını meşrulaştırmak zorundadırlar.
Iktidar, tarifi zor ve güç bir kavramdır. Filozof Bertrand Russell vaktiyle, fizik için enerji ne ise sosyal bilimler için de iktidarın o anlama geldiğini söylemişti.
İktidar, kültür ve diğer ana kavramlar gibi ideoloji de tarifi zor bir kelimedir. Şimdilik, ideolojinin, kültürün, toplumun nasıl örgütlenmesi gerektiğiyle ilgilenen bir yüzü olduğunu; diğer bir deyişle siyaset, kurallar ve doğru yanlış ayrımıyla ilgili olduğu önerisini kabul edeceğiz. İdeoloji, normatif bir bilgi türüdür; örtük ya da aleni olabilir ve karşı koyulabilir.
Her toplumda görece güçsüz gruplar var olmalarına rağmen, toplumun temel aldığı değerlere yaygın bir riza gösterme eğilimi vardır -bunlar yüzünden kaybetmekte olan insanlar arasında bile. Marx'ın kendisi dâhil pek çok Marxist teorisyen bu olguyu, insanların kendi çıkarlarının farkında olmamaları diye tarif edilen ‘sahte bilinç' olarak tanımlamışlardır. Toplumdaki ciddi orandaki güç farklılıkları nedeniyle, güçlü olanlar diğer gruplara nazaran dünya görüşlerini geliştirebiliyor ve ideolojik fikirler derinlemesine toplumun doğal kabul edilenlerinin parçası kılınarak ona bir' doğallık' havası verebiliyorlar.
Bu kitap bence sosyal-bilimlerin içine düştüğü garabeti gösteriyor. İçinde kayda değer birkaç tespit var. Onlar da yanlış zaten. Puan olarak 6/10 veriyorum. Sosyal-antropolojiye olan ilgim azaldı. Okumanızı tavsiye etmiyorum.