Aslında herkesin içinde bir parça Schadenfreude vardır, kesinlikle var ve olmaya da devam edecektir desem abartı bile olmaz aslına bakarsanız. Schadenfeude kelime anlamı “başkalarının talihsizliğinden duyulan keyif” demek ve sadece şu an içinde bulunduğumuz çağda değil her çağda hişsedilmiş yalnızca Almanlar buna isim vermişler. İngilizler ya da başka milletler bu duyguyu o kadar çok yermişler ve insanların hissedebileceği en kötü duygu, his olarak tanımladıkları için kendi dillerine almayı reddetmişler. Ama ne var ki futbolda, siyasette, ilişkilerimizde -aile, flört, evlilik, arkadaşlık-, iş yerimizde Schadenfeude hep var oldu, olmaya da devam ediyor. Önemli olan bu duyguyu dizginleyebilmek, ona duracağı yeri gösterebilmek. Çünkü eğer Schadenfreude’da ileri gidersek kendimizi bir noktadan sonra alçalmış hissetmemiz çok olasıdır. Özellikle de şu an içinde bulunduğumuz internet çağında, aslında her gün kendimizi daha iyi hissetmek, bir nebze de olsa hayatımızın iyi olduğunu hissetmek için Schandenfreude’ye başvuruyoruz. Yazarın sonunda verdiği İştirak Kuralları bölümünde bununla nasıl ve ne şekilde baş edebileceğimiz de anlatılmış. Ben okurken çok keyif aldım, anlatımı su gibi akıp gidiyor ve asla sizi de yormuyor. İnsanlığın içinde kalan ve dışarı çıkardığında “kötü insan/bunu nasıl düşünürsün yaftası” yememek için biriktirdiği her şeyi yazar, aslında bütün bunlarla insan olduğumuzu bize hatırlatıyor bir yandan. Keyifli okumalar