En Eski Timur Özkan Sözleri ve Alıntıları
En Eski Timur Özkan sözleri ve alıntılarını, en eski Timur Özkan kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Ulucanlar cezaevi müzesi
Bir gün cezaevine yolunuz düşerse
Tozlu duvarlara elinizi sürüp
Rutubet kokusunu soluduktan sonra
Fareler ekmeğinize ortak olduğunda
Özgürlüğü özlemek için;
Saatiniz işlese, zaman dursa
Durup düşünmek için çok az bir vaktiniz olsa...
Sizce özgürlük hayatınızın ne kadarı?
Ne dersiniz?
Mahkumiyete gider...!
Sayfa 61 - Müzenin Girişindeki Sizi Karşılayan İlk YazıKitabı okudu
Ulucanlar cezaevi müzesi
... koğuşlarda gezerken empati kurmaya çalıştığınızda görebiliyorsunuz demir parmaklıklar arasında bakan özgürlük yasağı gözleri ve hissedebiliyorsunuz ölüme hazırlıklı yüreklerin acısını.
Sayfa 61Kitabı okudu
Ulucanlar cezaevi müzesi
Aynı yapıda altı koğuş olan cezaevinde koğuşlara "tabutluk" derler, içeri girdiğinizde yukarı baktığınız zaman tavanlar tabut şeklinde göründüğü için böyle adlandırılır. Bu da psikolojik baskı yaratır mahkum üzerinde.
Sayfa 64Kitabı okudu
Ulucanlar cezaevi müzesi
Tuvaletini yapan mahkumun, pisliğinin üzerinden eğilip de yere yakın olan musluktan su içtiğini düşünüp, anlayabiliyorsunuz yapılan psikolojik baskıyı.
Sayfa 66Kitabı okudu
Taceddin Dergahı (Hamamönü)
İstiklal Marşı ile bazı şiirlerini bu evde yazar. Şimdi bu sokağın adı Mehmet Akif Sokak ve Mehmet Akif Ersoy'un evi, müze olarak hizmet veriyor.
Sayfa 69Kitabı okudu
Direksiyon Binası
23 Nisan 1920 tarihinde, TBMM'nin kurulması ve bu tarihin "Milli Bayram" olarak kutlanması kararları da burada alınmıştır.
Sayfa 72 - Ankara GarıKitabı okudu
TCDD Açık Hava Buharlı Müzesi
Müze girişindeki tabelada "Buharlı ile bir kez de olsa seyahat edin, yarın çok geç olabilir" ibaresi göze çarpıyor.
Sayfa 75Kitabı okudu
Abidin Paşa Köşkü
İstanbul'un işgali üzerine İngilizlerin el koyduğu Harp Okulu, 1920'de Ankara'ya taşınır ve Abidinpaşa Köşkü'nün etrafına kurulan barakalarda (o zamanki adıyla "Sınıf-ı Muhtelife Zabit Namzetleri Talimgahı") subay yetiştirmeye devam eder. Buradan mezun teğmenlerin Sakarya Meydan Savaşı başta olmak üzere Kurtuluş Savaşı'nın her aşamasında gösterdikleri başarılar tarihe geçer
Sayfa 99Kitabı okudu
Ankara
Ahmet Haşim'e "şehirlerin güzelliği nedir?" diye sormuşlar. "Manaları" demiş. Belki denizi yok, belki ormanlar içinde değil, belki İstanbul kadar tarihi eski değil ama bana göre yaşanmışlıklarıyla manalıdır Ankara..
Sayfa 67Kitabı okudu
Miras Heykeli
Heykelde; "Hitit aslanına ters binmiş Nasrettin Hoca" betimlenmiştir. Heykeltraşımız şunları yazmıştır heykel hakkında;
"Heykel on bin yıllık Anadolu Medeniyeti'mizin bir özetidir. ... Nasrettin Hoca geçmişten gelip geleceğe esprili bir şekilde yolculuk yapar ve insanların birleşme ve ayrılma noktası olan Ankara Garı meydanında yerini alır."
Sayfa 74 - TCDD Garı ÖnüKitabı okudu
Anıtkabir
... ve Atatürk karşınızda, köpeği bile yanında ortam çok inandırıcı ve göz göze geliyorsunuz. "Bu savaşları sizin için yaptık, ipoteksiz bir vatan ve aydınlık bir gelecek bıraktık" diyor ve soruyor "Benim emanetim ne durumda?" Verecek cevabımız yok, en iyisi başımızı öne eğmek ve yavaşça çıkışa yönelmek
Sayfa 120Kitabı okudu
1938 Kasım'ıydı. 6 yaşındaydım. Ata'mız Dolmabahçe Sarayı'nda hayata gözlerini yummuştu. Bir top arabasının üzerinde bayrağa sarılı naaşın hafif yağmur altında Ankara caddelerinde önümüzden geçişini, milletinin Ata'sını gözyaşları içinde saygıyla uğurlayışını hiç unutmuyorum. Dostlarımızla dertleşen annemle babamın "O gün gökyüzü bile ağlıyordu!" dediklerini anımsıyorum... Çocuk yüreğimin ilk acısıydı Ata'mızı yitirmek...
Sayfa 44Kitabı okudu
MTA Müzesi
Dinazorların yanında bulunan fil iskeleti ise günümüzden yaklaşık 3500 yıl öncesine ait ve Kahramanmaraş'ta 1970 yılında bataklıkta (Gavur Gölü) bulunmuş. Günümüz Asya filinin eski temsilcilerinden olan Maraş filinin aslında çok yakın bir geçmişte, Anadolu'da yaşamış olduğu anlaşılmakta.
Sayfa 124Kitabı okudu
Rıfat Ilgaz, gecekondu halkına "güneş ülkesinin çocukları" diyor.
Sayfa 143Kitabı okudu
Ankara bir düşler kentidir. Kentin kendisi insanları düşler dünyasına taşıdığından değil; İnsan Ankara'da düş kurmadan yaşayamaz da ondan. Ya yönetimle ilgili bir düşünüz olmalı, ya mutlulukla ilgili; ya iyi insanlıkla ilgili bir düşünüz olmalı, ya da iyi sanatçılıkla ilgili.
Düşlersiz yaşanamaz Ankara'da: Çünkü ufuklar sınırlıdır dağlarla, geniş bir ufuk düşünüz yoksa. Çünkü dereler sığdır ve 'denetim altındadır', göğsümüzde yüreğimiz bir çağlayana kaynak oluşturmuyorsa.
Sayfa 145Kitabı okudu