John Berger, “Kadın hiç durmadan kendisini seyretmek zorundadır. Hemen hemen her zaman kendi imgesiyle birlikte dolaşır,” der ve “ Erkekler kadınları seyrederler. Kadınlarsa seyredilişlerini seyrederler”diye yazar.
Ancak toplumu değiştirmek, üç adım ileri ve ardından iki adım geri atmaktır. Sonra da bir ileri ve bir geri adım atmak. Davranışlar, yavaşça değişir ama değişir.
"Her zaman siyaset ve sanal arasında sevgi-nefret ilişkisi
olmuştur. Politikacılar insanları ayartırlar ve sanatçılara
bunun için ihtiyaçları vardır. Fakat sanatçılar bolca karizmaları varken insanlara ulaşacak araçlardan ve güçten yoksundurlar. Açıkça,
onlar [politikacılar ve sanatçılar] birbirlerine ihtiyaç duyarlar."
Szabö, karakterlerinin güç ve ahlaki sorgulama üzerine yaşadıkları bu ikilem üzerine söylediği gibi:
"Her zaman siyaset ve sanal arasında sevgi-nefret ilişkisi olmuştur. Politikacılar insanları ayartırlar ve sanatçılara bunun için ihtiyaçları vardır. Fakat sanatçılar bolca karizmaları varken insanlara ulaşacak araçlardan ve güçten yok sundurlar. Açıkça, onlar [politikacılar ve sanatçılar] birbirlerine ihtiyaç duyarlar."
Sinemada kanonların oluşumu ile 'usta yönetmen mitleri arasındaki ve bu mitler ile patriyarkal perspektüf arasındaki bağlantı düşünüldüğünde, Varda'nın bu bağlantıları kıran türden bir yönetmen imgesiyle ve performansıyla kanonda yer etmesinin etkisi çok büyüktür.