Hikayeler, sade bir dille anlatılmış olmakla beraber derinlikli, etkileyici ve illüstrasyonlarla ahenk içerisindeydiler. Özellikle "Sessiz Bebek" beni ayrı etkiledi. Kimse benimle konuşmayana kadar konuşmayacaktım ve tam bu düşüncemin üzerine denk geldi bu hikaye "Tıp demek için bir iki üç diye saymak bile gereksizdi." Grotesk çizimlerle BAMBAŞKA bir noktaya taşınmış kitap. Kaç kez sayfalarını çevirirken buldum kendimi bilmiyorum. Sevgiyle öneriyorum!
Son zamanlarda gerçekten çok güzel çocuk/gençlik kitapları okuyorum. Aman aman maşallah
Mim ve Nim ikiz kardeşler…
Ömürleri panayırlarda geçiyor. Burada doğdular, böyle büyüyorlar… Kısaca hayatları bunun çerçevesinde şekilleniyor. Fakat Mim, Nim gibi kendini gösteremiyor, onun kadar çabuk adapte olamıyor her şeye. O kadar ışığın, gürültünün ve telaşın içinde Mim kendini çok yalnız hissediyordu. İkizi Nim, akrobasi hareketlerine dahil olmuşken onun tek isteği bavula doldurduğu kitaplarla bir hayat geçirmek ve kitaplarını artık oradan çıkarıp bir kütüphaneye sahip olmak.. İkizi Nim, gösteri esnasında bir kaza geçirince Mim bazı şeyleri tekrar düşünmek zorunda kalır. Bakalım Mim kendini bu açmaz içinden çıkartabilecek mi? İnsanın kardeşinim olması ne güzel yahu
Kardeşlik, dostluk, aile gibi temaların çok güzel işlendiği güzel bir kitap olmuş. Güzel çizimlerle de desteklenmiş.
Solo'yu hiç yalnız bırakmayan Fısıltı, ona yolda da eşlik etmiş. Yolda olmak; yürümek, koşmak, terlemek, dans etmek demekmiş ve düşündüklerinden çok daha eğlenceliymiş.
Fısıltı, kırmızı boyalı evinde canı sıkılan yalnız bir çocukmuş. Bir gün pılı pırtının içinde debelenirken bir ses duymuş. Ses kulağına öyle tanıdık gelmiş ki bunun bir şarkı olduğundan habersiz, ona kapıldıkça kapılmış.
Sesin nereden geldiğini bulmak için eşyaları karıştırmaya başlamış. Çekmecelerin, dolapların içine bakmış. Çarşaflara dolanmış. Halıların, kilimlerin altına, perdelerin arkasına yuvarlanmış.
Hava karardığında el fenerini yakmış ve hiç durmadan kazmış. Açtığı tünel onu önce dar bir koridora. sonra geniş bir odaya çıkarmış. Sese yaklaştıkça daha çok eşyayı merdivenden itmiş, sürüklemiş, kapı dışarı etmiş. Eşyalar azalınca kalın bir kitap dikkatini çekmiş. Durup okumuş ve baktıkça eski bir resmin içinde kaybolmuş.
yabancılarla göz göze gelip yüzlerindeki alaycı ifadeyi görmektense kitabıyla bakışmayı tercih eden, eğer kıpırdarsa hareketsiz kalarak oluşturduğuna inandığı görünmezlik pelerininin yok olmasından korkan mim ile tanışmak ne güzel. panayırda büyüyen, seyredilmek değil seyretmek isteyen mim. kitaplara kaçan, kitaplarla uzak diyarlara kaçan mim... korkularından ve hayal kırıklıklarından metrelerce yükseğe...
kitapçıda gezinirken göz göze gelince aldım hemen. baktım hava güzel sahilde çimenlere yayılıp mim ile birlikte yükseldik, bitirdim bir solukta. bir cesaret öyküsü. korkularının üstüne gitme ve yenmeye dair. keyifle okunan bir çocuk kitabı. içindeki çocuğu öldürmeyen yetişkinler için sevilesi bir kalem tuba kumaş. kurduğu düşlerin peşine takılmak güzel. hep kursun, hep yazsın okuyalım.
Doğuştan kocamandı kulakları.
Yalnız konuşulanları değil,
korkuyla atan tüm kalpleri duydu.
Ve titreyen iç sesleri.
Duymamak için uğraştıysa da
kulaklarına engel olamadı.
Sonunda onları kesmek zorunda kaldı"
Sonunda kaçmayı başardı
ama ona kadar sayamadan yakalandı.
Bir daha kaçmasın diye cezalandırılması lazımdı.
Patronu içine her girdiğinde büyüdü on santim daha.
Önce adam kaldı ayakları altında, sonra ev, sonra tüm dünya.
Evrende yalnızdı sonunda.
Sırtını dönüp uyudu rahatça