Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Tuğba Sarıünal

Tuğba SarıünalFil Saati yazarı
Yazar
Derleyen
Editör
Tasarımcı
8.4/10
1.752 Kişi
5,4bin
Okunma
293
Beğeni
17,8bin
Görüntülenme

Tuğba Sarıünal Gönderileri

Tuğba Sarıünal kitaplarını, Tuğba Sarıünal sözleri ve alıntılarını, Tuğba Sarıünal yazarlarını, Tuğba Sarıünal yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
-Katilin hep gelecekten haberler getireceğini düşünürken bizi sekiz yüz sene geriye götürmesinin amacı ne olabilir? -Bize hep zamanla işaret verdi ama biz geleceği hep ondan önce tahmin etmeye çalışırken bir şeyi unuttuk. Zaman düz bir çizgide ilerleyen bir mefhum değildi. Geçmiş, gelecek ve şimdi aynı anda gerçekleşirdi. Yani zaman, düz algılanan bir çemberdi.
İnsanoğlu her şeyi bulduğunu düşünmüştü ama bundan daha büyük yanılamazdı ve belki de zamanın bir illüzyon olduğunu anlamak için sadece biraz daha zamana ihtiyacı vardı.
Reklam
Aslında her şeyin derinine inildiğinde bir olmak kavramı ortaya çıkar. "Bizler tek kanatlı melekleriz ancak birbirimize sarılmak suretiyle uçabiliriz." der Mevlana. Sufiler dönerken bir eli yukarıyı bir eli de aşağıyı gösterir. Bu hareket gökyüzüyle yeryüzünün birleşmesini işaret eder. Aslında doğada var olan her şey birbiriyle bağlantılıdır yani doğa tam anlamıyla iç içe geçmiş bir yığındır. Hiçbir şey tek başına diğerlerinden arınmış olarak var olamaz. Her şey, içinde bir diğerine dair izler barındırır. -Yani günümüzde yaşayan her şey? -Evrenin var olduğu günden bu yana bu bağlantı hiç kopmamıştır. DNA'yı düşünün. Bir veritabanına benzer ve sadece yüzde 2'si bizi biz yapan özellikleri barındırır. Geriye kalan kısmı tüm evrimsel süreçten gelen bilgileri barındırır. Yani ilk insanların bilgileri şu an DNA'mızda mevcut. -Evrenin var olduğu günden yok olacağı güne kadar kopmayacak bir bağlantıdan mi söz ediyorsunuz? -Kesinlikle. Ve mana aleminde beş duyuya ihtiyaç olmadığı vurgulanır. Dünyayı algılamamıza yarayan duyular yanıltıcıdır ve gerçek alemde hiçbir vasıfları kalmaz. Yine sahip olduğumuz bütün duyuların birleşiminden oluşan ve bizi üst akla yakınlaştıracak tek bir duyudan bahsedilir. Kalp gözü, ilahi his ya da duru görü ama ilginçtir ki tüm bunlara giden yol yine beş duyudan geçer. Madde alemini deneyimlemeden diğer aleme geçiş imkansızdır. Bir ölümlüye aşık olmadan ilahi aşka erişmenin ya da yaratılmışları sevmeden yaratıcıyı işitmenin mümkün olmadığından söz eder.
Doğa tarafsızdır. İnsan doğadan güç alıp onu çöle de çevirebilir, çölleri çiçek bahçesi de yapabilir. Kötülük atomlarda değil, insanın ruhundadır.
Her kaybedişten bir arayış doğmaz ama her buluş bir yokluğun habercisidir. İnsan çoğu zaman dünyanın hakimi, bazen de küçük bir anın esiridir.
Karadelik, bir yıldızın ölmesiyle oluşan herhangi bir biçimi olmayan gökcismidir. Olağanüstü çekim gücü sayesinde çekim alanına giren her şeyi kendisine doğru çeker. İnsan için uzay, bilinmezi fazla bir alan. Bilmediklerimizin yanında bildiklerimiz bir hiçtir.
Reklam
Zaman, hissettiğimizin ötesinde bir kavramdır. Düz bir çizgide tek taraflı ilerleyen ve hızı sabit bir olgu değildir. -Ama zaman geçmişten gelip geleceğe doğru ilerlemez mi? -Newton da böyle düşünmüştü ve zaman mutlaktır demişti. Mutlak olan zaman; evrenin her noktasında sabit bir hızla ilerleyen, ölçülebilen ama algılanamayan bir şeydi. Ancak 300 yıl sonra Einstein geldi ve Newton'un sabit zaman kuramını hiçe sayacak kendi buluşunu açıkladı. Haklıydı da. Zaman sabit değildi. Sabit olan tek şey ışıktı ve ulaşılabilecek en yüksek hız da yine ışığa aitti. En ilginci de; bir cisim ışık hızına ulaştığında zaman onun için duracaktı.
Gerçek kabul ettiğimiz pek çok şey aslında gerçek olmayabilir. Zamanın eğilip bükülebilen bir şey olduğu ispatlandı ve pek çok bilim adamı zamanda yolculuk etmenin mümkün olabileceğini söylüyor.
Sevdiğin birini, uyumuş mu uyanık mı diye değil de, uyumuş mu ölmüş mü diye kontrol etmenin tarifi yoktur. Hasta eşinin nefesini, cılız bir rüzgar gibi hissettiğinde tarif edemediği bir mutlulukla yaşamına geri döndü.
İnsan küçükken büyük değişimlere çabuk alışır ama alıştıklarının acısı en çok yetişkin hayatını esir alırdı. Koşulsuz sevildiğini hissederek büyümek, ne yaparsam yapayım beni yine de severler diyebilmek ve tek bir kişiye bile olsa şımarabilmek lüks değil gereklilikti ama hiçbir duygusal gereklilik bedenin büyümesine engel teşkil etmediğinden diğerleri tarafından net olarak gözlemlenemezdi. Ruh eksiklik çekse de; boy uzar, omuzlar genişler ve sakallar büyürdü.
Reklam
Parasızlık tüm kötülüklerin anasıdır..Benjamin Franklin.
İnsanı kötüye götüren amaçsızlık, dengesizlik ve sevgisizliktir..Asla parasızlık değil.
Haksızlıkla ayakta kalan bir düzeni, haksızlık yaparak yıkamazsınız..
Kime göre ? Neye göre ?
Herkes zirveye ulaşmak ister değil mi? Oysa zirve denilen yer yükselişin sonu, inişin başlangıcıdır..
Bazı hayatların özeti..
-onu hala seviyorum. -Ama o öldü… -ölmesi onu sevmeme engel değil ki. -seni ölene kadar seveceğim cümlesi yersiz mi yani? -Ölen ben olsaydım belki de durum değişirdi.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.