o duru çocuksu alnın ölüme yüz sürmez
sır vermez bir gülüşle kıvrılır dudağın
inanma, karanlık geceleri süslemez güzel düşler
bir kent karartılmış mevsimleri yaşarken.
diriyiz. yeryüzüne bırakılmış bir iz.
yağmurun vuruşkan sesi: kuşdiliyle bir öykü.
yağmurun kırılgan sesi: teni yanık toprak.
karşılıklı gülüşür geçer gideriz.çentikliyiz. nasıl da aldatılmış. anlaşılmaz
yeryüzündeki yaşımız. kimden düştük?
kimin izi... bir unutuşun başlangıcı mı?
yoksa bir anımsayışın kemendi mi?gövdeyiz. yarılınca görülür içimiz.
görmediniz mi? ustaca hazırlanmış bir yitiriliş.
özünde dilsizlik olan şu yağmur neden susar? 'toprağa düşen damla!
sakın taşma
ve ömrümüzü sorma:'zaten yalanımız kadar ömrümüz'
Dünya kirletilmişse,
Üstünüze sıçramış
Bir şey vardır mutlaka.
Benimki aşktan bir leke,
Kazındıkça kendini temize çeken
Gizlice. Sürtündükçe kıvılcımlar saçan
Çakaralmaz renk cümbüşü işte.
Her su damlası
Okyanusunu içinde taşır
Akar akar akar
Varoluşuna biçim arar
Bardakta da
Irmakta da
Denizde de
Kanar, boşluğun tükenişini alır
Uçarsa kokusu kalır
Ya dağlardan ozon
Ya denizlerden iyot
Bilene enginliğin çıpasına takılı
O bitimsiz tadı kalır
Dünya kirletilmişse,
Üstünüze sıçramış
Bir şey vardır mutlaka.
Benimki aşktan bir leke,
Kazındıkça kendini temize çeken
Gizlice. Sürtündükçe kıvılcımlar saçan
Çakaralmaz renk cümbüşü işte.
Ya sizinki?
Her su damlası okyanusunu içinde taşır
Okyanus içindeki damlayı gövdesinin gürültüsünden tanır
Seni bir daha sevdim su
Seni bir daha sevdim pervane
Seni bir daha sevdim ateş
Değil mi?
Aşk yanmaktır diye çığlık atar biri
Yalnız yanmak mı diye gelir cevap
Yanan da yanmakta değil midir hem
Pervaneninki çok eski bir hikâye
Gerçek yakarken kendini de tüketen ateşin hali