Babam ölümün korkunç olmadığını söylüyor. Uykuya dalar ve ağrılardan kurtulurmuşsun. Çok hızlı olurmuş, sonra huzur içinde dinlenirmişsin. Hepimiz öleceğiz... Sen... Ben... Babam. Belki annene ve eşine de kavuşursun? Ama gökyüzüne gidiliyor mu, bilmiyorum.
Şimdi sen Bay Muffin, şimdi sen,
Bizden daha iyi biliyorsun ölümün ne olduğunu. Ölüm ya bir dinlenme, korkmamalı ölümden,
Ya da bir yol, sonsuz yaşama ve mutluluğa giden.
Öyleyse korkmak niye ölümden?
Öyle değil mi Bay Muffin, bilirsin sen?
Komiser iç çekti.
"Çok acıklı bir durum. Dört sıfır! Ama hiç değilse bir adın olmalı. Adı olmayan biri, bir hiçtir. Yanı adı olamayan biri, yok demektir."
Fare ellerine baktı, ileri uzattı,geti çekti. "Ben yok muyum?"diye düşündü.
"Mesela yorgun bir porsuğa bir bardak meyve suyu vermek suç değildi,kazayla tökezleyip bardağı üzerine dökmeniz durumu değiştirmezdi. Tipik bir iyi kalplilikti. Kötü olmamaktı."
Yani "kötülük yapmak yasak ama iyilik yapmaya çalışırken kötü bir şey yapılmışsa affedilir."