Ülkü Yağmur URAL , Gazi Üniversitesi, İletişim Fakültesi, Radyo-Televizyon-Sinema bölümü mezunudur. Yüksek lisansını ise Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde yapmıştır. TRT’de Yitik Zaman Peşinde adlı belgeselde yönetmen yardımcısı olarak görev almıştır. Sonrasında uzun yıllar, ulusal televizyon kanallarında çalışma hayatı, eğitim, sağlık ve parlamento muhabirliği yapmıştır. Kamu kurumlarında ise basın danışmanı ve müşavir olarak çalışmıştır. Cadı Kazanında Pandemi ve Kağıttan Kayıklar adında iki kitabı bulunmaktadır.
Muhteşem okurlarımız;
3 haftalık bir toplantı arasından sonra yeniden bu akşam birlikteyiz. İkinci haftanın sonunda toplantı olmayınca bir boşluğa düştünüz değil mi? 😊 Amaaaa….Harika bir şiir meetingi yaparak aradaki bu boşluğu da kapattık sayenizde.
Bugün size başka bir sürprizimiz daha var. Kitap sunumlarımızın öncesinde grubumuzdaki Değerli yazarlarımız
Duygu Göker Şentürk ile beraber kısa bir söyleşi yapacağız. Sakın kaçırmayın. 😊
Uğultulu Tepeler’in uğultusunu kulaklarında hissetmeyen kaldı mı acaba? Bu Victoria Dönemi romanı, kimine göre dünyanın gelmiş geçmiş en büyük aşk romanı; kimine göre her okunuşunda değişik tatlar veren çağlar ötesi bir eser ya da insanın içine işleyen bir anlatımla dile getirilmiş uzun bir şiirdir. Sizler de düşüncelerinizi incelemelerinizde belirttiyseniz lütfen bağlantılarınızın linkini yorumda paylaşın. 🦋
Deliliğin fantastik dünyasında dolaşırken Foucault, aslında "deli"nin bize onun deli olduğuna karar veren, onu öyle konumlandıran genel toplumsal harita üzerinde işgal ettiği yer itibariyle yansıdığını gösteriyor. Her çağın kendi ütopyası içinde kendini arındırdığı, saflaştırdığı, idealleştirdiği tarihsel yolculukta, delinin bu arınma ayin ve oyunundaki yerini ve rolünü kavramamızı sağlıyor. Bu nedenle, Deliliğin Tarihi, aynı zamanda aklın tarihinin ana hatlarını da ortaya koyuyor: Akıl, kendini ancak deliliğin zıddında, deliliğin zıddı olarak tanımlayabiliyor. Öyleyse delilik, toplum düzeninin varlığı için gerekli mi? Derin felsefe yapalım diyorsanız, meet atmosferinde buluşalım. 💫
Bi Dünya Kitap Grubu artık kocaman bir aile oldu bizim için ❤️
Görüntülerimiz Ankara buluşmamızdan ✨ Yine unutulmaz bir buluşma gerçekleştirdik.
Yağmur çamur demeden heyecanla bir araya geldik.
Bu buluşmamıza yazarlarımızdan
Duygu Göker Şentürk ve Selda Akay da katılarak günümüzü renklendirdiler. Birlikte çesitli oyunlar oynayan, etkinlikler, sohbetler yapan grubumuzla yine çok keyifli vakit geçirdik.
Doymadık... Hemen ertesi gün planlanan
Gün Yüzü söyleşisine katıldık. Gün yüzü gördük. ☀️
Bi Dünya Kitap Grubu olarak, 3yıldırbüyüyen, 1200'denfazlaüyesiolanbirWhatsAppkitapokumagrubuyuz. Topluluğumuzücretsizbirplatformdur. Ayda 4 kitap ile 2 haftada 1 kere grupça okuduğumuz kitaplar hakkında çevrim içi sohbetlerle verimli zamanlar yaşıyoruz. Her ay farklı şehirlerde düzenlediğimiz yüz yüze buluşmalarla aramızdaki bağları güçlendiriyor; yazarlarla çevrim içi söyleşilerimizle günümüz edebiyatının kalemleriyle de tanışıyoruz.
Her yaştan, farklı meslek gruplarından ve şehirlerden kitap okuyan insanlarla tanışıp yepyeni dostluklar edinmek; okuduğunuz kitaplara farklı kapılardan bakıp okuma veriminizi artırmak, okurken motive olmak için sizler de Bi Dünya Kitap Grubu'na davetlisiniz!
Unutmayın biz kocaman bir aileyiz ve siz sevgili okurlara da kapımız her zaman açık. Katılmak için özelden yazabilirsiniz. 💌
PANDEMİ BULUTU ALTIN-DAKİ HAYATLARIN ALTIN KELİMELERLE ANLATILDIĞI BİR KİTAP
Cadı Kazanında Pandemi öyküsünü elime aldığımda açıkçası bu kadar titizlikle kaleme alınmış olabileceğini düşünmemiştim. Pek çoğumuz isim yapmış yazarlara başarılı gözüyle bakıyoruz. Hâlbuki yeni kalemler de çok başarılı ürünler ortaya koyabiliyor.
Bu öykü kitabında hepiniz kendi hayatlarınızdan bir şeyler bulacaksınız.
Hayali olanı süslemek kolaydır. Ama gerçekler abartısızdır, yalındır. Gerçekleri edebiyatla buluşturmak her zaman için daha zordur. Ama Ülkü Yağmur Ural bunu büyük bir titizlikle başarmış. Kitabın içinde bazı öyküler var ki metaforik anlatımla zekice kurgulandığı için çok hoşuma gitti. Kendime 3 tane favori öykü seçtim. Bunlardan 2 tanesi metaforik anlatımdan dolayı hoşuma giden "Dünya Evinde Cinayet ve Pişmanlıklar Oteli" öyküleriydi. Üçüncüsü ise "Hamsi Buğulama" isimli öykü idi. Ama bunlar dışında kalan öykülerin her biri de birbirinden güzeldi. Okumanızı tavsiye ederim.
“Saçların … Ömrüme dolanıp kalsalar.“ diyen bir adam size zarar verebilir mi?Bir gün gelip sizi saçlarınızdan tutup sürükleyeceğini bilseniz kanar mıydınız bu güzel sözlerine?
Bu iki cümlemle bile bu kitabın konusunu anladınız değil mi?
Şiddet gören kadınlar… Üstelik sevildikleri, sevdikleri adam tarafından canı yakılan kadınlar. Memnun
Zaman su gibi akıp gidiyor. Rahat yaşadığımız, doyasıya sosyalleştiğimiz günlerde birdenbire kovid girdi hayatımıza. Maske, sosyal mesafe, dışarı çıkmanın kısıtlanması hayatın bir parçası oluverdi. Kimimiz bu dönemde aşırı panik halindeyken kimimiz de bana bir şey olmaz havalarındaydı. Bu dönemde mesafeyi dikkat etmeyen ve burnumun dibine yapışan insanlarla marketlerde birçok kez tartışma yaşadım. Bu insanlar ne hikmetse her seferinde kendilerini haklı görüyorlardı. Ve bu insanlar yüzünden bu kadar uzun sürdü pandemi bana göre. Kolonya ve dezenfektan hayatımızın merkezine yerleşti. Şu anda bile çantamın vazgeçilmezleri halinde.
Pandemi bitse bile kovid19 hala hayatımızın bir parçası olarak devam ediyor. İyi-kötü, acı-tatlı birçok anımız var bu dönemle alakalı. Ülkü Yağmur Ural'ın Cadı Kazanında Pandemi isimli öykü kitabı ile o günlere bir seyahate çıktım.
On altı kısa öykü yer alıyor kitapta. Yazarın anlatım tarzını çok sevdim. İlk cümle ile hemen içine alıyor sizi, sıkılmadan okuyor ve öykünün bir parçası haline geliyorsunuz. Kitabın içerisinde hayattan parçalar var. Bu nedenle okurken bazı sahneler size çok tanıdık geliyor. Hayal kırıklığı, sevgi, pişmanlık, ölüm, ayrılık gibi hayatın içerisinden duygular ve yaşamlar... Her biri ayrı dokundu bana.
İsmi ile dikkati üzerine çeken kitap,içeriği bakımından da okumaya değer