Umut Çalışan sözleri ve alıntılarını, Umut Çalışan kitap alıntılarını, Umut Çalışan en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kaçma telaşı çok sürmedi; soluk borusu kırılınca, önce çığlıkları ıslık sesine döndü, birkaç saniye sonra da sabıkalı ruhu, ucuz kömür kokan baca dumanlarına karışarak göğe yükseldi..
Acaba bir erkek için hangisi daha kötü diye sordu sonra kendine. Hiç çocuğunun olmaması mı, yoksa dünyada onca kötülük varken çocuğunu uzak bir şehre okumaya göndermesi mi? Ya da sen evladından uzakta huzursuz uykulara yatarken, onun birkaç ay önce tanıştığı birinin omzunda huzur bulması mı?
Ölmek? Bu kelimeyi duyması bile içini sıcacık yapmaya yetmişti. Sesli söylenince kulağa ne kadar da hoş geliyordu. Aslında hiç fena fikir değildi. Burada, ormanın içinde, devrilmiş ağaçların ve ıslak yaprakların arasında, mis gibi kokmuş toprağın üzerinde, kimse görmeden, hem de yağmur yağarken ölmek…
Acılı ya da acısız olması çok önemli değildi. İsterse hemencecik öldürsünler, isterlerse sefil bir mahlûk gibi yalvartsınlar, umurunda bile değildi. Geride imamın pamuklarla süsleyebileceği bir ceset bırakmaları yeterliydi. Bunca acının, gözyaşının, hayatı taşımaktan çoktan kamburu çıkmış sırtının ve yaşlı bir ihtiyarın elleri ile doldurduğu bedeninin üzerine, ağır ve sıcak, yapak bir yorgan gibi serilecek bir kepçe toprak… Tek istediği bu değil miydi?
Kaçma telaşı çok sürmedi; soluk borusu kırılınca, önce çığlıkları ıslık sesine döndü, birkaç saniye sonra da sabıkalı ruhu, ucuz kömür kokan baca dumanlarına karışarak göğe yükseldi.
Bazen meseleyi çözmek gerekir derdi babası, bazen de olduğu gibi bırakıp kendi kendine çözülene kadar uzaklara gitmek… İkincisini seçti; dolaştığı teller ile cebelleşen adam kurtulmadan önce uzaklaştı.
İnsanların çoğu, üzüldüklerinde ya da herhangi bir nedenden dolayı bunalımda olduklarında, eski günlerini hatırlayıp moral bulmaya çalışırlar. Ve çoğu zaman başarırlar da… Oysa Bora için durum tam tersiydi. Geçmişte kalan mutlu bir anı, onu sevindirmek yerine daha çok üzüyordu. Hatta aklında gelen şey, ne kadar keyifli, ne kadar güzelse, boğazına takılan yumru da o kadar büyük oluyordu. Aynı dakikayı tekrar yaşayamayacağını bilmek, o sahnedeki insanlarla bir daha asla bir arada olamayacağını düşünmek, onu resmen delirtiyordu.
Neden büyükler benim sadece 11 yaşında bir kız çocuğu olduğumu unutuyor. Evet bazen ben artık yetişkin bir kızım diye diretiyor olabilirim ama bu benim en doğal hakkım. Bu yıl yazlığa, oradan amcamın yanına, canım sıkıldıkça Öykü ile yüzme havuzuna gidecektik. Hatta Ece ile çekeceğimiz videoları youtube’ye koyacak, milyonlarca takipçiyi kendimize hayran bırakacaktık. Ahh baba ah. Bu benim en güzel yaz tatilim olacaktı. Oysa şimdi başıma gelene bak. Kablolu tv’nin ne olduğundan haberi bile olmayan dedem ve babaannemin yanında sıkıntıdan patlayacağım tastamam üç ay. Umarım dedem wi-fi şifresini unutacak kadar bu-namamıştır. Tanrım! Umarım dedemin evinde hala bir internet bağlantısı vardır.