Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Veli Şirin

6.7/10
3 Kişi
17
Okunma
0
Beğeni
859
Görüntülenme

Veli Şirin Sözleri ve Alıntıları

Veli Şirin sözleri ve alıntılarını, Veli Şirin kitap alıntılarını, Veli Şirin en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
1372 yılında da. Sultan I. Murat Çatalca'ya kadar olan yerlerin fethini emretmiş ve nihayet, bu tarihte Çatalca'da alınmıştı. Bu durumda Bizans İmparatoru'nun Avrupa ile bağlantısı kesildi. İstanbul kuşatılmış oldu. İmparator V. Paleoloğos, Sultan I. Murat'a elçiler göndererek bağlılık anlaşması yaptı. Oğlunu da rehine olarak Osmanlı sarayına gönderdi. (1373) 1391 yılında Bizans İmparatoru V. Paleoloğos ölünce, yerine geçen oğlu Osmanlı Devleti'ne olan bağlılık anlaşmasmı tanımadı. Bunun üzerine Yıldırım Bayezıt, İstanbul surlarına kadar her tarafı işgal ettirerek, şehri tam bir kuşatma altına aldı. Yedi ay kadar süren bu kuşatma, İstanbul'un Osmanlılar tarafından gerçek manâda ilk kuşatmasıdır. Sultan Yıldırım Bayezıt, bu ilk İstanbul kuşatmasını, Macar kralı Sigismond'un saldırıya geçme ihtimaline karşı, Bizanslılarla önemli bir anlaşma yaparak kaldırdı.
Askerî Teşkilâttaki (Sefiyye ) Bozulmalar: Uzun süren savaşlar, ordu ve donanmayı yıpratmıştı. Artan ihtiyaçlar karşısında, merkez ordusu olan "Kapıkulu" içine devşirme kanuna aykırı olarak asker alınmıştı. Tımarlı sipahiler ihmâl edilmeye başlandı. Tımar düzeninin bozulmaya başlaması ile, devletin maaşlı asker sayısı arttı ve bu durum hazineden devamlı bir nakit çıkışını mecburiyet haline getirdi. Yüzyılın ünlü devlet adamı ve siyaset bilgini Koçi Bey Risalesi'nde Kapıkulu ordusunun kanuna aykırı olarak ve yanlış olarak çoğaltılmasının zararlarını uzun uzun açıklamıştı. Sultan IV. Murat'a sunduğu eserinde tımar düzeninin bozulmasını ve bunun getireceği zararları da anlatan Koçi Bey, devletin zayıflamasının en önemli sebepleri olarak ordunun ve maliyenin bozulmasını göstermektedir. Donanma, Barbaros Hayreddin Paşa'nm ölümünden sonra, yerine denizci olmayan Sokullu Mehmed Paşa'nın tayini ile, daha 16. yüzyılın ikinci yarısmda ihmal edilmeye başlandı.
Reklam
Osman Bey, Ahilerle de yakın ilişkiler içinde bulunmaktaydı. Ünlü Ahî şeyhi Edebâli'nin kızı Bâlâ Hatunla evlendi. Beyliğin yönetilmesinde özellikle adalet ve eğitim işlerinde Ahilerden faydalandı. 1299 yılında Türkiye Selçuklu Sultanı III. Alâaddin Keykubâd, Moğollar tarafından tahttan indirilip, İran'a sürgün edilmesiyle, Türkiye Selçuklu Sultanlığı boşaldı. Anadolu'da otorite kalmadı. Osman Bey bu tarihten itibaren, diğer Anadolu beyleri gibi, daha bağımsız hareket etmeye başladı. Ayrıca 1299 yılında, Türkiye (Anadolu) Selçuklu Devletinin ileri gelen bazı devlet adamları ve komutanları Osman Gazi'ye katıldılar. Osmanlı Beyliği'nin Anadolu'daki nüfuzu daha da arttı. İşte bu sebeple Osmanlı Devleti'nin kuruluş yılı olarak 1299 yılı kabul edilmiştir.
Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u şenlendirmek için gerek Anadolu'daki Türklerden ve gerek zaptettiği yerlerdeki Hristiyanlardan bir hayli aileyi buraya naklettirdiği gibi, İstanbul'u sosyal ve kültürel müesseselerle süslemiş ve camiinin yanına zamanın en yüksek hukuk ve ilahiyat fakültelerinden olan meşhur Sahn-ı Seman medreseleriyle, bunları tamamlamak üzere 'Tetime' medreselerini yaptırmıştır. Fatih Sultan Mehmet ecdadı zamanından beri mevcud olan kanunları 'Kanunnâme-i Al-i Osman ' ismi altında tedvin ettirdiği gibi, kendisinin koyduğu kanunlarıda buna ilave etmiştir.
İsmail Hakkı Uzunçarşılı
ANKARA SAVAŞI (1402)
Yıldırım Bayezıt, İstanbul'u 1402 yılına kadar dört defa kuşattı. Hatta bu kuşatmalar için, Anadolu Hisarını yaptırmıştı. İstanbul'u almak için büyük gayret göstermişti. Ancak bu defa başka bir dert çıktı. Timur, Anadolu'ya girmişti. Son defa yaptığı kuşatmayı da, Timur'un Anadolu'ya girmesi üzerine kaldırdı. ''Anadolu Türk Birliği"
Fetret Devri
1402 Ankara yenilgisinden sonra Yıldırım Bayezıt'ın oğulları Süleyman, Mehmet, İsa ve Musa Çelebiler ülkenin çeşitli yerlerinde hakimiyet kurarak, babalarının yerine geçmek için birbirleriyle mücadeleye başladılar. Timur'un ele geçirdiği toprakları Yıldırım Bayezıt'ın oğulları arasında paylaştırması Osmanlı Devleti'nin on bir yıl süren ve Fetret Devri adı verilen karışık bir dönem yaşamasma sebep oldu. Sonunda mücadeleyi Mehmet Çelebi'nin kazanması ve 1413 yılında tek başına Osmanlı tahtına oturmasıyla bu dönem sona erdi.
Reklam
Telgraf: Avrupa'da 1833 yılında telgraf icat edilmişti. 1841 - 1844 yıllarında İngiliz ve Fransızlar kullanmaya başladılar. Kırım Harbi sırasında 1854 yılında Osmanlı topraklarında da telgraf döşenmeye başlandı. İlk olarak İstanbul - Varna - Kırım arasında yapıldı 1855 ' de İstanbul - Şumnu hattı yapıldı. Bu arada İstanbul - Viyana hattı da tamamlanmış ve Avrupa ile haberleşme sağlanmıştı.
1313 yılında Bizans'ın Harmankaya Tekfuru Köse Mihal Müslüman oldu ve Osman Gazi ile birlikte fetihlere katıldı. Bursa ve İznik kapılarına kadar olan kasabalar alındı. Buralarda kaleler yaptırıldı. Etrafı fethedilen Bursa şehri yalnız kalmış durumdaydı.Osman Bey, burasını da fethetmek için, Bursa çevresindeki bütün toprakları ele geçirip şehri kuşattı. Hatta 1321 yılında Mudanya limanı da ele geçirilince Bursa Tekfurluğunun dış dünya ile bağlantısı kesildi. Sonunda 1326'da Osman Bey'in oğlu Orhan Bey tarafından alındı. Osman Bey yaşlanmış ve hastalanmıştı. Yerine oğlu Orhan Bey'i bırakmıştı. Osman Bey Bursa'nın fethini görmeden 1324 yılında öldü ve daha sonra mezarı Bursa'ya nakledildi. Bir başka rivayete göre ise, Osman Bey Bursa'nın fethedildiği haberini duyduktan sonra vefat etmiştir.
Osmanlı-Macar Münasebetleri
Kanunî Sulltan Süleyman'ın padişah olduğu sırada, Osmanlı Devleti için Avrupa'da en önemli tehlike, Roma-Germen İmparatoru Charles Quint'in (Şariken); İspanya, Almanya, Italya'nın kuzeyi, Fransa'nın kuzey ve doğusunda bazı topraklar ve Avusturya topraklarıdan meydana gelen güçlü bir devlet kurmuş olmasıydı. Şariken, Macaristan kralı II. Layoş'a
Osman Bey Bileciki fethettikten sonra merkez yaptı. 1302 yılında, bölgedeki Rum Tekfurlarının İstanbul'dan da yardım alarak hazırladıkları güçlü bir orduyu Koyunhisar'da yendi. Bundan sonra Osman Gazi İznik ve Bursa'nın fethi için hazırlıklara başladı. Türkiye Selçuklu Devleti'nin politikası devam ettirerek uç bölgelerini, her birinin başında birer "uç beyi", bulunan üç beyliğe böldü. Bu beyliklerin sınırları kuzeyde Karadeniz'e ve diğer tarafta ise İzmit ve İznik dolaylarına kadar uzanıyordu.
Reklam
Moğollar'ın Ortadoğu'da yıkamadıkları tek devlet Memlûkler idi.
Sultan Murat'ın Rumeli'deki ilk hedefi Edirne'ydi. (...) Lala Şahin Paşa komutasmdaki bir Osmanlı ordusu 1363 yılında Edirne'yi almak üzere hareket etti. Karşısına çıkan, Bizans ve Bulgarlardan meydana gelen bir orduyu yenen Lala Şahin Paşa Edirne'yi fethetti. Edirne'nin fethiyle Sırp ve Bulgarların Bizansla bağlantısı kesildiği gibi Türklere Balkanların fetih yolu açılmış oldu.
Orhan Bey'in Şahsiyeti
Sultan Orhan Bey, Osmanlı Devleti'nin topraklarını babası zamanından çok daha geniş bir hale getirdi. Öldüğünde Bilecik, Bursa, Balıkesir, Sakarya, Kocaeli, Bolu illerinin tamamı; Çanakkale ve Eskişehir illerinin büyük kısmı Osmanlı topraklarına katılmıştı. Rumeli'ye geçilmiş, Tekirdağ, Kırklareli ve Gelibolu yarımadası alınmıştı. Bu topraklar üzerinde kalabalık Türk nüfusu yaşamaktaydı. Sultan Orhan, aynı zamanda kendi adına para bastırmış ve bu şekilde de bağımsızlığını ilan etmişti. Bu bakımdan bazı görüşlere göre, Osmanlı Devleti'nin bağımsız bir devlet olarak kurulması Orhan Bey devrinde gerçekleştirilmiştir. Orhan Bey'in bastırdığı paranın üzerinde şunlar yazılıydı: "Allah Osmanoğlu Orhan'ın mülkünü (Devlet) daim etsin" Orhan Bey dindar, adaletli, komutanlarma ve bilginlere karşı saygılıydı. İznik'te yaptırdığı imaretin (Fakir ve kimsesizlere yemek verilen ve ihtiyaçları karşılanan sosyal kurum) açılışında, kendi eliyle çorba dağıtmıştı. Memleketin içinde dolaşır, yapılan işleri denetler ve gerekli tedbirleri aldırırdı.
Niğbolu Savaşı (1396)
Osmanlı Devletinin Balkanlardaki ilerlemelerine karşı durabilecek güçlü devlet Macaristan idi. Bu sebeple Macarlar; bir taraftan Balkanlarda hâkimiyet iddiasında bulunuyorlar, diğer taraftan da Osmanlıları durdurmak istiyorlardı. Ancak sadece Macar ordularının, Osmanlı kuvvetlerini durduramayacağını bildiklerinden, Papa'dan yardım istediler. Papa'nın Macarlara yardım sağlamasının sebebi ise, Macarların Katolik olmasıydı. Papalık bu yolla. Balkanlardaki Ortodoks Hristiyanların Katolik yapılabileceğini de umuyordu. Macar Kralı Sigismund'un komutasında toplanan birleşik Hristiyan kuvvetleri (Haçlı) Fransız, İngiliz, iskoç, Alman ve diğer Avrupa devletlerinin askerlerinden meydana geliyordu. Türkleri Balkanlardan atmak için hazırlanan bu ordu Doğan Bey komutasındaki Niğbolu kalesini kuşattı. Doğan Bey kaleyi kahramanca savundu. Diğer taraftan Yıldırım Bayezıt'ta gerekli tedbirleri alarak Haçlı Ordusuna doğru hareket etmişti. Karşılaşan iki ordu Niğbolu'da çetin bir savaşa tutuştular. Türk savaş taktiğini uygulayan Yıldırım Bayezıt, zayıf Türk kuvvetlerini düşman önüne sürdü. Bunlar Fransız kuvvetleriyle çarpıştılar ve sahte bir geri çekilmeyle Haçlı Ordusu'nun büyük kısmını tuzağa doğru çektiler ve sonunda Türk Ordusu Haçlı Ordularını büyük bir yenilgiye uğrattı. Haçlı kumandanlar ve Macar Kralı canlarını güçlükle kurtardılar. Niğholu zaferi ile Bulgaristan tamamen Türk topraklarına katıldı.
Kayı Boyunun Anadolu'ya gelişi hakkında kaynaklar iki rivayet nakletmektedirler. Birincisi, Kayılar, diğer Türk boyları gibi, 1071 Malazgirt Zaferinden sonra Anadolu'ya gelmişlerdi. İkincisi ise, Kayılar Anadolu'ya 13. yüzyıl ortalarına doğru, Orta Asya'da Moğol tehlikesinin belirmesinden sonra gelmişlerdir. Kayı Boyu, Türkiye Selçuklu Sultanı I. Alâaddin Keykubad (1220-1237) devrinde Orta Anadolu'da Karacadağ yöresine yerleştirildi. Daha sonra Kayılar ikiye ayrıldılar. Bir kısmı güneye doğru gitti, bir kısmı ise, Ertuğrul Gazi'nin beyliğinde Söğüt'e yerleştiler. Söğüt, Bizans sınırında bir "Uç" bölgesiydi. Kayılar burada Bizanslılarla mücadeleye giriştiler. Böylece, Ertuğrul Bey ve kendine bağlı olan küçük oymağı, Türkiye Selçuklu Devleti'nin "uç" teşkilatı içinde yerini almış oluyordu. Söğüt kışlıkları, Domaniç ise yaylaları idi. Ertuğrul Gazi, Kayı Boyu'nun beyi olması ve Bizanslılara karşı başarılı mücadeleler yapmış olması sebebi ile diğer uç boyları arasında ün kazanmış, sözü dinlenir olmuştu. Ertuğrul Gazi 1281 yılında doksan yaşlarında iken öldü. Yerine küçük oğlu Osman Bey, geçti. 1258'de Söğüt'te doğan Osman Bey, bu sırada 23 yaşında idi!
87 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.