Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Veli Şirin

6.7/10
3 Kişi
17
Okunma
0
Beğeni
832
Görüntülenme

Veli Şirin Gönderileri

Veli Şirin kitaplarını, Veli Şirin sözleri ve alıntılarını, Veli Şirin yazarlarını, Veli Şirin yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
64 syf.
7/10 puan verdi
Lise seviyesindeki gençlerin genel olarak 16. ve 19. yy arasında Avrupa'da olan gelişmeleri öğrenmeleri için kısa ve öz olarak anlatılmış bir kitap. Siyasi, ekonomik, teknolojik, sosyolojik birçok açıdan yaşanan gelişmelerin özetle anlatıldığı bir eser. Bir saatte okunup bitirilecek nitelikte. Okuyacak olanlara iyi okumalar dilerim.
Ana Hatlarıyla Siyasi ve Kültürel Avrupa Tarihi
Ana Hatlarıyla Siyasi ve Kültürel Avrupa TarihiVeli Şirin · Biyografi Net Yayıncılık · 202110 okunma
Reklam
Osmanlı'nın En Cesur Padişahı..
Yıldırım Bayezıt Cesur ve iyi bir kumandan idi. Savaş meydanlarındaki hızlı, çabuk davranışları sebebi ile "Yıldırım" lakabını almıştı. Bilginlere, din adamlarma saygı gösterir, onları memnun ederdi. Halka adaletli davranırdı. Çabuk karar veren, bir kişiliği vardı. Sık sık halkının şikâyetlerini dinlerdi. Bursa, Edirne, Kütahya ve Balıkesir de camiler yaptırmıştır. Yine birçok darûşşifa, imaret, medrese yaptırmıştır. Türbesi,kendi adı ile anılan Bursa'daki caminin yanındadır.
Sayfa 56 - Uyanış
"Sevmek sadece görmekle olsaydı, Aşık Veysel destan yazar mıydı sevdiğine."
Veli Şirin
Veli Şirin
Tarikatlar, Şeyhülislamlığın gözetimi altında, halkın ahlaki, dini, manevi, sosyal ve kültürel eğitimi ile de ilgilenirdi. Mesala, Yeniçerilerin , ahlaki ve manevi eğitimi ve önderliğini Bektaşi Tarikatı yapardı. Mevlevilik hanedan arasında, Nakşibendilik ulema arasında yaygındı. İnsanlar kendi mizaçlarına ve görüşlerine uygun olan tarikatlarla ilgilenirdi. Toplumun düşünce hayatında tarikatların çok büyük etkileri vardı. Osmanlı kuruluş dönemlerinde daha etkin olan tekke/tarikat erbabı, zamanla bu etkisini kaybetmiştir.
Telgraf: Avrupa'da 1833 yılında telgraf icat edilmişti. 1841 - 1844 yıllarında İngiliz ve Fransızlar kullanmaya başladılar. Kırım Harbi sırasında 1854 yılında Osmanlı topraklarında da telgraf döşenmeye başlandı. İlk olarak İstanbul - Varna - Kırım arasında yapıldı 1855 ' de İstanbul - Şumnu hattı yapıldı. Bu arada İstanbul - Viyana hattı da tamamlanmış ve Avrupa ile haberleşme sağlanmıştı.
Reklam
İsyanların Sebepleri ve Özellikleri: 17. yüzyılda, Osmanlı Devleti içinde birçok iç isyan çıkmıştır. Bu iç isyanları, İstanbul isyanları ve "Taşra" isyanları olarak iki kısımda inceleyebiliriz. Taşra isyanları ise, Celâlî isyanlan ve Eyâlet isyanları olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. İstanbul isyanları tamamen askerî nitelikte idi. Eyâlet
Dış Sebepler: Coğrafya keşifleri, Rönesans ve Reform hareketleri sonunda, Osmanlı Devleti'nin en büyük düşmanı olan Avrupa ülkeleri büyük bir atılım yaparak gelişmeye, güçlenmeye, başladılar. Kuzeyde Ruslar devamlı güneye doğru iniyor, açık denizlerde İspanyol ve Portekizliler Osmanlı topraklarına saldırıyordu. Merkezî Avrupa'da ise, Osmanlı Devleti'ne karşı güçlü devletler ortaya çıkmıştı. Osmanlı Devleti daha da genişleyecek bir durumda değildi. Doğu'da İran'ı, Kuzey'de Rusları, Batı'da Almanya-Avusturya'yı aşamıyordu. Kuzey Afrika'da ilerleyeceği kadar ilerlemişti. Açık denizlere çıkılamadığı için yeni kıtalara ulaşamamıştı. Ayrıca, dünyanm en hareketli toprakları üzerinde ve çok çeşitli milletlerden meydana gelen bir devlet olarak, başında birçok dertleri vardı. İşte bütün bu sebeplerden dolayı Osmanlı Devleti, 16. yüzyılın sonunda başlayan ve 17. yüzyılda devam eden bir bunalım devrine girdi.
Toplum Yapısında Meydana Gelen Bozulmalar : Duraklamanın en önemli sebeplerinden biri de, 16. yüzyıl sonlarında başlayan ve 17. yüzyıl boyunca devam eden, Anadolu-Celâlî isyanlarının Anadolu'da meydana getirdiği sosyal olaylar ve bozulmalardır. Şehirler, kazalar ve köyler Celâlîler ve hükümet güçleri arasında sık sık el değiştirmekten büyük zararlara uğramışlardı. Yerleşik hayat isyanların arttığı yıllarda ve bölgelerde çekilmez hale gelmişti. Karışıklıklar, toplum düzenini alt-üst etmiş, iktisâdi hayat bozulmuştu. Bu durum "Tımar" düzeninin bozulmasının ve dolayısı ile devletin en büyük askerî gücünün dağılmasına sebep olduğu için önemli sonuçlar meydana getirmişti. Ayrıca, tarım ve hayvancılık büyük zarara uğramış, gelişememişti. Bu yüzyıllarda nüfusun aşırı artışı da buna eklenince devletin merkezî topraklarmda (Anadolu, Rumeli) işsiz, başıboş dolaşan binlerce insan ortaya çıkmıştı. Bunlar celâlî olarak ülkede güvenliği sarsıyorlardı. 17. yüzyılda devletin en çok uğraştığı meselelerden biri olan iç isyanlar ve bu isyanların bastırılması için yapılan çalışmalar, Anadolu toplum yapısında önemli değişikliklere sebep oldu. Ahlâkî, kültürel, iktisadî bozulmalar ve halk ile devlet arasındaki ilişkilerde kopmalar meydana geldi.
Şimdiki zamandan farksız
îlmiyyedek i Bozulmalar: Osmanlı ilmiyye sınıfı 17. yüzyılda, önceki devirlerdeki üstünlüğünü sürdüremedi. Rönesans ve Reform hareketleri, Coğrafya keşifleri Avrupalıların gözünü açmış ve büyük bir ilerleme göstermişlerdi. Osmanlı bilginleri ise tam tersine bir rahatlık içine girmiş ve hızla ilim seviyelerini kaybetmeye başlamışlardı. Yüzyılın ünlü bilgini Kâtip Çelebi bu durumu eserlerinde acı acı anlatmaktadir. İlmiyyenin bozulması, onların denetiminde olan adalet, eğitim, şehir ve kazaların belediye işlerine de etki yaptı. Kadılar rüşvet almaya, çocuk yaştaki kimseler müderris (profesör) tayin edilmeye başladı. Meselâ Sultan III. Murat devrinde, padişah hocasının oğlu Mehmet Efendi küçük yaşta Mekke kadısı oldu. Bu kayırmalar özellikle adalet işinde olunca sonuçları daha büyük olmuştur. Halk ile devlet arasındaki bağlar zedelenmiştir.
Reklam
Maliyedeki Bozulmalar: Avrupalıların açık deniz yollarını ve yeni kıtaları bulmaları Osmanlı Devleti maliyesine büyük etkiler yapmıştı. Hint ve Çin mallarının transit geçişinden büyük gelir temin eden Osmanlı Devleti Ümit Burnu yolu'nun bulunması ile bu gelirlerin önemli kısmını kaybetmiştir. Para değerindeki düşmeler, asker ve halk arasında hoşnutsuzluklar meydana getiriyordu, bu gibi durumlar artarak 17. yüzyıl boyunca devam etti. Diğer taraftan, devletin en önemli gelirlerinden olan gümrük gelirleri, milletlerarası ticaret yollarının değişmesi ile azaldığı gibi, 16. yüzyılda Fransızlara verilen imtiyazlar (kapitülasyonlar) zedelenmiş ve 17. yüzyılda diğer ülkelere de (İngilizler ve Felemenkler başta olmak üzere) imtiyaz verilmesiyle iyice azalmıştı.
Askerî Teşkilâttaki (Sefiyye ) Bozulmalar: Uzun süren savaşlar, ordu ve donanmayı yıpratmıştı. Artan ihtiyaçlar karşısında, merkez ordusu olan "Kapıkulu" içine devşirme kanuna aykırı olarak asker alınmıştı. Tımarlı sipahiler ihmâl edilmeye başlandı. Tımar düzeninin bozulmaya başlaması ile, devletin maaşlı asker sayısı arttı ve bu durum hazineden devamlı bir nakit çıkışını mecburiyet haline getirdi. Yüzyılın ünlü devlet adamı ve siyaset bilgini Koçi Bey Risalesi'nde Kapıkulu ordusunun kanuna aykırı olarak ve yanlış olarak çoğaltılmasının zararlarını uzun uzun açıklamıştı. Sultan IV. Murat'a sunduğu eserinde tımar düzeninin bozulmasını ve bunun getireceği zararları da anlatan Koçi Bey, devletin zayıflamasının en önemli sebepleri olarak ordunun ve maliyenin bozulmasını göstermektedir. Donanma, Barbaros Hayreddin Paşa'nm ölümünden sonra, yerine denizci olmayan Sokullu Mehmed Paşa'nın tayini ile, daha 16. yüzyılın ikinci yarısmda ihmal edilmeye başlandı.
Merkez î Yönetimdeki Bozulmalar: Yönetimdeki bozulmalar, duraklamanın esas sebepleri arasındadır. II. Selim devrinde Sokullu Mehmet Paşa'nın dirayeti durumu korumuş ise de, sonra padişah olan III. Murat (1574-1595), III. Mehmet (1595-1603) ve I. Ahmet (1603-1617) devirlerinde yönetimde önemli bozulmalar meydana gelmişti. Birkaç padişah hariç tutulursa bu yüzyıldaki diğer padişahların devrinde de bu durum devam etmişti. Kanunlara uyulmamış, devlet işlerine padişahların anneleri (Valide Sultan), saray kadınları ve çeşitli saray mensupları karışmış, rüşvet alınıp verilmeye başlanmıştı. Devlet merkezindeki bozulmalara paralel olarak, eyaletlerde de beylerbeyi ve sancak beylerinin kanunsuz hareketleri görülmeye başlanmıştı.
17. Yüzyılda Osmanlı Devleti' nin Genel Durumu
İstanbul'un fetihden soma, hızla yükselerek, gücünün doruğuna çıkan Osmanlı Devleti, 16. yüzyıl sonlarından itibaren yavaş yavaş durakladı ve 17. yüzyıl boyunca bu "Duraklama Devri" devam etti. Bu devirde de, devletin genişlemesi ve büyümesi kısmen devam etti ise de, bu genişleme hiçbir zaman önceki asulardaki gibi olmadı. Osmanlı Devleti'nin 17. yüzyıl boyunca yaşadığı bunalım yahut duraklama devrinin filizleri Kanunî devrinden itibaren görülür. Bunun içindir ki, Kanunî devrini tartışmasız "Osmanlı Devleti'nin en güçlü devri"dir. Daha sonra hiçbir devirde o güce erişilememiştir.
89 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.