İstanbul gibi megapollerde sahte bir sosyallik hakimdir. Birey sosyal hayatını popüler sanat formu olma iddiasındaki televizyonun öyküsel anlatımıyla kurar. Yaşamın gerçek pratikleri yerine, düşsel yeniden üretimi geçer. Günlük yaşamın çarkları altında ezilen, benliğini yitiren, kimligi silinmiş insan kendisine yeni bir varlık alanı açma istegindedir.
Sayfa 138