Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yılmaz Öztuna

Yılmaz ÖztunaBir Darbenin Anatomisi yazarı
Yazar
8.5/10
565 Kişi
2.056
Okunma
244
Beğeni
11,2bin
Görüntülenme

Yılmaz Öztuna Gönderileri

Yılmaz Öztuna kitaplarını, Yılmaz Öztuna sözleri ve alıntılarını, Yılmaz Öztuna yazarlarını, Yılmaz Öztuna yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Abdülaziz Han hâ'l ediliyor
Abdülaziz Han, Topkapı Sarayı'na nakledildi. Sarayburnunda karaya çıkan hakan ve ailesi, arabalara bindirilerek Saray'ın harem kısmına getirildiler. Saray hazırlanmamıştı. Hakan ve ailesine öğle yemeği verilmedi. Üçüncü Selim dairesine yerleştirildiler. Önce bunun, çok kaba bir dikkatsizlik eseri olduğu sanıldı. Zira burası, 68 yıl önce, Üçüncü Selim'in Şehid edildiği daire idi. Sonradan bilhassa bu daireye yerleştirilmeleri için Hüseyin Avni Paşa'nın emir verdiği anlaşıldı. Türk ordusunun başındaki adam, çepeçevre düşmanla çevrili büyük bir imparatorluğun Orduları ile uğraşacağına böylesine süfli işlerle vakit harcayıp mizacına yakışır şekilde eğleniyordu.
Sayfa 56
Abdülaziz Han'a yapılan darbenin sabahında
Saray gerçek bir muhafaza altında değildi. Sadece bir kaç nöbetçi vardı: Albay Reşid Bey, Albay Ziver Bey, Binbaşı Hüsameddin Bey, Binbaşı Osman Bey, Kıdemli Yüzbaşı Hüsnü Efendi. Sarayın uzağında hassa birliklerinden sadece 4 bölük bulunuyordu ama bu bölükleri çağırıp emir verecek tek kişi yoktu. Üç Kıtada on iki milyon kilometre kareye hükmeden bir imparator ce yeryüzündeki bütün müslümanların başı işte böyle korunuyordu.
Sayfa 51
Reklam
Enderûn, benzeri olmayan bir yüksek tahsil müessesesiydi. Teşkilât bakımından orijinaldi. Müessesenin maksadı, yüksek devlet adamı ve kumandan yetiştirmekti. "Oda" denen 7 daireye bölünmüştü. Bir çeşit sınıf olan bu 7 odanın isimleri, en basitten en yüksek dereceye doğru şöyleydi: Küçük Oda, Büyük Oda, Doğancı Odası,Seferli Odası, Kiler Odası, Hazine Odası ve Has Oda.
"Vak'a-i Hayriye" diye anılan Yeniçeri ve diğer Kapıkulu Ocakları'nın ortadan kaldırılması, Türkiye tarihinin büyük dönüm noktalarından biri, hattâ modern devrin gerçek başlangıcı oldu.
İçlerinde Avrupa'nın en tanınmış prens, asilzade, general ve amiralleri bulunuyordu. Büyük düşman bayrakları, kadırgaların arkasından denize serilmişti. Donanmay-ı Hümâyûn, bütün toplarını kuru sıkı ateşleyerek "Cihan Hâkanı" Kanunî Sultan Süleyman'ı selâmladı. Manzara, hayaline bile cesaret edilemeyecek bir haşmet arzediyordu. Kanunî, manzara karşısında yanındaki vezirlere ve elçilere şöyle dedi: "İşte insan bütün bunları görüp de gurura kapılmamalı; herşeyin Cenâb-ı Hakk'ın inayetiyle olduğunu hatırlayıp Allah'a şükürler etmelidir." Divân-ı Hümâyûn, muzaffer kapdân-ı deryâya "vezir"yani büyük-amiral pâyesinin verilmesini Kanunî'ye arzetti.
Fakat dünyaca meşhur eserleri Muhît adlı deniz coğrafyasına ait kitabıyle Hindistan gezisini anlatan Mirâtü'l-Memâlik (Ülkelerin aynası)'idir. Bu eserler, Türk amiralini XVI. asrın en büyük bilginlerinden biri derecesine ulaştırmaktadır. Seydi-Ali Reis'in bu kitapları Almanca'ya, İngilizce'ye, Fransızca'ya, Özbekçelye, İtalyanca'ya çevrilerek birçok defalar basıldı.
Reklam
Cerbe savaşına katıldı. Preveze'den sonra Türkler'in tarihleri boyunca kazandıkları en büyük deniz zaferi olan bu savaşta da amirallik etti. 1563 ocak ayında, takriben 65 yaşında, Galatadaki devrinin denizci, bilgin ve şairlerinin toplantı yeri olan büyük konağında, huzur, şan ve şeref içinde öldü. Seydi-Ali Reis, en az amiralliği derecesinde coğrafya, matematik ve astronomi bilgini olmakla da ünlüdür. Ayrıca şair olarak da devrinde şöhret yapmıştır. Büyük Türk astronomu Ali Kuşçu'nun Fâtihin emriyle yazdığı Fethiye adlı ünlü astronomi kitabını Farsça 'dan Türkçe'ye çevirmiştir. Mir'at-ı Kâinât adında bir matematik kitabı yazmıştır.
Halbuki Kanunî, Trablus'u fethederse kendisini beylerbeyi yapacağını Turgut'a vaat etmişti.Turgut, bu durumdan çok müteessir oldu. Fakat tek kelimeyle olsun itiraz etmeyi onuruna yediremedi. Filosuyla Trablus önlerinden ayrılırken, o zamana kadar Osmanlı tarihinde vuku bulmak şöyle dursun, vukuu hayalden bile geçirilmez bir olay oldu. Bütün Donanmay-ı Hümâyûn,Sinan Paşa'yı karada bırakıp, Turgut'un peşine takıldı. Turgut, Türk amirallerini, uzun münakaşalardan sonra ve Sinan Paşa'nın yalvarmaları üzerine, bu hareketlerinin devlete isyan demek olduğuna ikna etti. Artık İstanbul'a gidip derdini bizzat padişaha anlatmaya karar vermişti.
Turgut, çakıldığı kasarada, kendisini görmek için meraktan ölen Avrupa'nın en ünlü şahsiyetlerinin ziyaretlerini kabul etmişti.Birgün Barbaros, ansızın donanmasıyla Genova önlerine geldi. Birkaç saat içinde Turgut kendisine teslim edilmezse, şehirde taş üstüne taş bırakmayacağını bildirdi.Doç, yani Ceneviz cumhurbaşkanı, Turgut'u, Barbaros'un kadırgasına yollamaya mecbur oldu. Türk denizcileri, amirallerinden levendlerine kadar,Barbaros 'tan sonra ikinci başbuğ olarak Turgut Reis 'i Osmanlı resmi vesikalarında anıldığı ismi ile Turgutça Bey'i tanıyorlardı.
Fransa'nın mütefekkir tarihçi ve coğrafyacısı Grenard,Türkler'in Fransa seferiyle, Türk haşmetinin zirvesine çıktığını, Tulon'un küçük bir İstanbul olduğunu, Şarlken'in cihan ölçüsündeki strateji alanını Kanunî Sultan Süleyman'a bıraktığını yazar.
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.