"...O vahim gecede annemin aldığı dört kurşun yarası ve hâlâ vücudunda bulunan mermi parçaları onu sürekli rahatsız etmektedir. Bütün Hocalı sakinlerinin kalbinde bu tür kurşun yaraları vardır."
Dilinin ucunda sesinin kıyısında
Anlatsan büyük anlatacaksın
Haykırmaktan yılgın
Okusak bir sağır şiiri
Susamadıklarımız da anlamlar
Adını anamadım bu şiirin
Ama kime okusam anlarlar
✍️
Kızıma önerilen kitap hepimizin dikkat etmesi gereken konuyla ilgili. Milletleri ayakta tutan en önemli değerlerden biri de dildir. Kitaptaki kahramanımız Orhan, Türkçenin yanlış kullanıldığını fark edip buna dikkat çekmek için Orhun Yazıtları benzeri bir çalışmanın içine girer. Yazarı bu önemli kitap ile Türkçeye verdiği önem nedeniyle kutlamak gerekir. Millet yaşayacaksa ancak dili ile yaşar.
KUŞKESEN’E DAİR
Kuşkesen, Yücel Öztürk’ün Ötüken’den (İstanbul-2021) çıkan, yedi hikaye, doksan altı sayfadan oluşan son hikaye kitabı. Kitap ismini ikinci hikayeden alıyor. “Kuşkesen” ismi kuşları kesen yani öldüren anlamını çağrıştırıyor ilk okunduğunda fakat öyle değil. Kuşkesen, tahtadan kuşlar yapmak demek. “Neden kağıttan değil, kumaştan
Gerçek edebiyat; pozsuz, hakiki edebiyat neden var? Neden bir çok eser yazdığı halde şu küçücük kitaptaki gerçek ve sahi hissini veremeyen onca yazar var? Onların yapamadıkları, kotaramadıkları, yaratamadıkları şey ne? Ve nasıl oluyor da bu yazar 96 sayfa içine bu kadar insan ve bu kadar gerçek, bu kadar edebiyat katabiliyor? Nasıl oluyor da 96 sayfa içerisinden hayat ve edebiyat birbirine sarmaş dolaş çağlayabiliyor? Bu itinalı, gıpta edilecek dil ve üslup, edebiyat dışında hiç bir şeye gönül indirmeyen bu kalem ve çizginin edebiyat seven herkesi çağırdığı yere severek, özleyerek ve mutlulukla koşmak gerek. Çünkü ihtiyacımız var buna.
İyi ki edebiyat var!