Sonsuzluk gibiydin, sen gidince
Boynu büküldü balkondaki çiçeğin
Bir bir küstü odalarına ev
Kapılar çarptı birbirine, duvarda
Şarkı söylerken çektirdiğin fotoğraf
Uzun süre gelemedi kendine; aynada
Yüzüme baktım, acıdım kendime.
(...)
Bu halk
bu uzantılı yetim
bu her şeye müthiş aç
onurlu öksüz
sırtı
yere getirilemeyen çocuk
cumhuriyet'le
büyümüştür okullarda
sonra
yanlış sularda
kulaç atmış
Ve yaşlı yanlışlarla
sokulmuştur
göğün denizine
(...)
Yaklaşır gibiydin sanki uzaklaşırken bile
Yine de anlayamadığım bir şey var orada
Soramadığım bilemediğim, görünmez bir şey
Bir şey var orada uykusuzluk gibi
Susuyor uykular içinde çığlık çığlığa.
Bakınca sen yakınlaşırdı bütün uzaklıklar
Isınırdım; ekmektin öpüp başıma koyduğum
Sendin henüz hiç yazılmamış şiir
Sendin çocukluğum az önce yağmış karlarda.
Ellerini hohlayan; işte eşyaya sinmiş sesin
Dolaşıyor evin gecesini herkesler uyuyunca.
Devrile devrile geçiyor zaman
Sessiz sülalesi içinden gecenin
Kim anlatabilir acıkmış bir halkı
Kim sorabilir çekilmiş acılardan
Anlayana bırakılmayan yanlış hayatı
Türkiyem
Ah
Benim
Şaşkın
Ve karanlık yıldızım
Kötü
Kışlardasın
Şimdi
Buluğ yaşlardasın
Biliyorum
Dağların
Da
Yaşlı
Ve zarif
Ama
Genç
Muhtaç
Ve hastasın,