Kıyametin yarın kopacağını söylüyor bazı kahinler
Ötekilere göre bir iki haftamız daha var
Gazeteler türlü felaket haberiyle dolu
Ve sen hangi yöne döneceğini bilmeden
oturup bekliyorsun.
Ben biliyorum.
Gel. Ve sevgilim ol.
Gece yarısı durdu ay, yıldızlar, uyku.
Ölü, zamanın adılını mırıldanıyordu
Hiç bilmediği yabanıl bir dille,
Ay gibi karanlıkta dinliyorduk bizse,
Neden hep sonumuza doğru benziyoruz,
Madem aramaya çıkmış tohum bu
Ölüyü saklıyoruz evde.
Bu ölü açık denizdeydi, kılıç gibi,
Başlamanın hiç bilmediğimiz istenci,
Bilgeliğin altın kemeri başımıza değdikçe
Her sabah her akşam görünür gözümüze
Yaşlı bir kıral gibi sağına soluna bakan
Zamanın duvara yazılmış ikiz resmi,
Ölüyü saklıyoruz evde.
Bir ölü gerekli her eve
Dalmış parmaklarının kalenderliğine,
Hiç bilinmez ki öldüğümüz
Bu yağmur hem gece yağar hem gündüz,
Söndürüp camlara damlayan ayı
Gündüzle gece yanyana iner denize,
Ölüyü saklıyoruz evde.