O da ister miydi dışarıdaki hayatlara dokunabilmeyi? Benim ara sıra duyduğum o iştiyakı hiç duymamış olması mümkün müydü? Bu yüksek duvarları aşıp kıyılarda yürümeyi; parklardan, pazarlardan yükselen cocuk kahkahalarına dokunabilmeyi; bir gün son nefesini tüketene dek gülebilmek, yağmurun altında islanabilmek, karda yuvarlanabilmek, toprağın tozun içinde yalınayak koşturmak, herkes gibi olmak yani... Bir Tanrıdan çok, bir çocuk gibi...