Ortaya çıkışı Baudelaire’nun Paris Sıkıntısı kitabına dayanan Flaneur kavramı, Walter Benjamin, E.A.Poe gibi düşünür ve yazarlar tarafından da işlenmiştir. Bu kavramın kelime anlamı ‘’aylak, başıboş’’ demektir. Kentselleşme süreci ile birlikte ortaya çıkmış, gözlem yapan, hayatı, kenti araştıran araştırmacı olarak işlenmiştir. Araştırırken etken değil edilgen olmaya özen gösterir, kendini mümkün olduğunca gizler. Kenti gezer, kentlilerden uzak durur ve yaşamı anlamlandırmaya çalışır. Özellikle pasajlar, meydanlar, parkla, ara sokaklar flaneur için ideal gözlem alanlarıdır.
Tıpkı Aristoteles felsefesinde olduğu gibi hareket onun için kilit eylemdir. Gücünü hareket etmekten alan flaneur, gözlemlemek için hareket ederken düşünür, yaşar. Doğasında bireysellik barındırır. Bu bireysellik öyle bir safhadadır ki onun için kahraman olmak, öne çıkmak ya da topluma mal olmak hiç istenmeyen durumlardır. Aylaklık onun doğasında vardır. Filozofvari disiplinli bir anlamlandırma çalışması içinde değildir; yaşayan, zevk içeren, paradoksları kafasına takmayan bir yaşam sürer.
Flaneur neden hareket halindedir, neden yollardadır sorusunun cevabı kısaca çünkü kendisini arar, hareket ettikçe de gözlemledikçe de yeni gerçeklikler keşfeder, hayatı anlamlandırmak ister diyerek verebiliriz.