Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"…Vatan için yaşamak, vatanın ilerlemesi için çalışmak da vatan için ölmek kadar şereflidir."
Bugün Türkiye’de din konusunda yanlış düşünen iki zümre var. Biri gelenekselliği putlaştıran ve yeniliklere tamamen kapalı bir kutu haline gelen Ortaçağ’ın kiliselerini andırıyor. Diğeri ise liberallikten dem vurduktan sonra dini tamamen inkâr etmese de yanlış örnekler üzerinden insanları uyuşturan bir afyon olarak lanse ediyor. Şekilciliğe indirgenmiş bir din ile özünden koparılıp özgürlük teranelerine bırakılan din insanı Tanrı’dan uzaklaştırıyor. Oysa din iyi niyet beslemek ve iyilik yapmakla toplumu düzenleme işlevini görür. Birbirine güvenen insanlar ve sorumluluğunu bilip karşı tarafa saygılı davrananlar… Kant’ın görev ahlâkıyla beraber yapmak zorunda olunan hizmeti de eklediğimizde din adamlarının topluma verebileceği ve toplumdan alabileceği o kadar çok şey var ki. Snelman da böyle yapmış, yanlışlara karşı din adamlarına cephe almak yerine olması gerekeni demokratik bir yolla bizzat yüzlerine karşı söylemiş ve beraber çalışmak için elini uzatmış. Tanrı’yı bulan insanlar aydınlanmayı ruhlarında hissederek birer meşale olmaya başlamışlar.
Reklam
Ben bir Türk milliyetçisiydim. Şahsi düşmanım az olsa da ‘’bu faşist’’ deyip beni boğazlamak isteyen fikrî düşmanlarım çoktu.
Kitaptan başımı kaldırdım. Öğrendiklerimden haz duyuyordum ve başkalarına da anlatmak istiyordum. Keşke diyordum keşke beni tek kendime bıraksalar ve ben hep böyle okusam, araştırsam, düşünsem, yazsam. Ama kenarımda akan dünya beni bırakmıyordu, bırakmayacaktı.
Nihal Atsız’ın birçok okul değiştirmesi ve öğrencilik yıllarının daha en başlarında azınlıklar tarafından Türk olduğu için horlanması, onu keskin bir karakter haline getiriyordu. Nihal Atsız güzel İstanbul’da, Türk devletinin başkentinde, Türk olmayanlar tarafından horlanıyor ve buna çok içerleyerek büyüyordu.
Biz Türk’üz, Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar bir vicdan ve kültür meselesidir. Biz azalan veya azaltan Türkçü değil, çoğalan ve çoğaltan Türkçüyüz. Ve her vakit bu istikamette çalışacağız.
Reklam
"Kimseden haksız bir şey talep etmiyoruz. Atalarımızdan kalan mirasın, mefahirimizin gömülü olduğu toprakların bizim olması ülküsünü kalbimizde taşıyoruz. Oraları unutmamak istiyoruz. Ben bunları şahsım için istemiyorum. Oralarda çiftlik yahut apartman yapacak değilim. Milletim için düşündüğüm haklardan dolayı da kimse bana “vatan haini” diyemez. Bu çirkef iftirayı iadeye tenezzül etmiyorum. Kimin hain, kimin vatanperver olduğunu tarih tayin edecektir. Hattâ etmiştir bile."
Hüseyin Nihal AtsızKitabı okudu
Tek suçu, milletini düşünmek...
Nihal Atsız’ın yöneldiği başka alan ise ASALA terör örgütüdür. Terör örgütünün faaliyetlerini gözlemleyen Atsız, hükümeti bu konuda uyarmak için Ötüken’de bir yazı dizisi kaleme alır. Fakat bizim hükümetimiz uyarılmayı sevmiyor, tehlikeye değil, uyarana saldırıyordu, yani Atsız’ın başı yine belaya giriyordu. Çevresindekilerin uzun uğraşları sonuç vermeyince Atsız tekrardan mahkûm olur. İki buçuk ay kadar kaldıktan sonra Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk tarafından çıkarılan af ile serbest kalır.
Ruhlarımız buluşur elbet Tanrı Dağı’nda...
Türk milleti yalnızdı ve Nihal Atsız bunu iliklerine kadar hisseden bir şahsiyetti. O hayatı boyunca hep yürümüş, üzerine vurulan darbelerle daha da sert ve keskin bir karaktere bürünmüş ve onun dimdik duruşu, kendisini yalnız hale getirmiştir. O hep iyi olsun diye söylemiş fakat birileri hep yanlış anlayarak Atsız’ı mahkûm etmiştir. 10 Aralık 1975 tarihinde saat 17.00 civarında derin bir nefes aldıktan sonra hayata gözlerini yumuyor ve evinin duvarına astığı “Ümit, en son terk olunan şeydir.” sözünden hareketle umuduna gidiyordu. Onu herkes davaya bitmez, tükenmez imanıyla hatırlayacak ve unutmayacaktır.
Haritalarda, ırkımızın yaşadığı yerlere baktık. Milletimize fenalık edenleri tarihte okuduk. Ve milli kini, ateşten damgalar gibi kalbimize yazdık.
Hüseyin Nihal AtsızKitabı okudu
Reklam
Bir soralım kendimize...
Ancak sen bugüne kadar elinden gelenin en iyisini yaptın mı? Bir mukayese et kendini başkalarıyla. Mesela Osman Turan lise hayatında binlerce kitap devirmiş. Ya sen kaç kitap devirdin? Kuran'ı kaç kere baştan sona anlayarak okudun? Hangi spor dalında uzmanlaştın? Kaç mazlumu güldürdün? Kaç zalime kök söktürdün? Kaç şiir yazdın...
Üç ömre bedel kırk yedi yıl gün gibi geçti, Dünyadaki her zevke dedim: Yok kadar azmış. Bir başka hayat, bir başka cihan özlüyorum ben, Bildim ki ölümden öte gerçek olamazmış…
Hüseyin Nihal AtsızKitabı okudu
"İnanır mısınız? Ben anılmak değil, unutulmak istiyorum. Bundan zevk alıyorum." Hüseyin Nihal Atsız
29 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.